HABER7
CHP’nin reklam ajanslarıyla yaptığı algı operasyonlarının yerel seçimlerde kısmen netice vermesi üzerine partideki bütün propaganda süreçleri bu ajanslara bırakıldı. İstanbul’da reklam bütçesini deprem bütçesinden daha fazla şekilde oluşturarak manipülasyona, hizmetten daha çok para harcama taktiği önce bütün CHP’li belediyelere yayılmış ardından genel merkez de aynı yola başvurmuştu.
14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta iki ayaklı olarak gerçekleştirilen seçimlerde tamamen PR odaklı çalışma yaptığı dikkat çeken CHP’nin semboller, sloganlar ve söylemlerde tamamen reklam ajanslarının yönlendirmesiyle hareket ettiği belirtiliyordu. Meydanlarda kalp işaretiyle poz verilmesi, Kılıçdaroğlu’nun mutfaktan yaptığı yayınlar, şehirlere donatılan bilbord reklamlarındaki ifadeler hep aynı elden çıkmış ürünler gibiydi.
‘AJANS’ HEDEFTE
Seçimlerin hezimetle kaybedilmesinin ardından adeta günah keçisinin arandığı CHP’de kimileri depremzedelere, kimileri yurtdışı seçmene, kimileri Kılıçdaroğlu’na, kimileri küçük ittifak ortaklarına suç yüklerken, fondaş medyada CHP’nin reklam ajansı hedef gösterildi.
CHP’ye yakın Halk TV’deki “Konuşmasak Olmaz” programında konuşan gazeteci Kadri Gürsel, seçimin tamamen reklamcılara emanet edildiğini vurgulayarak Kılıçdaroğlu’nun ‘Sana Söz’ sloganını eleştirdi.
Kadri Gürsel, şunları söyledi:
“Türkiye’nin kaderini belirleyecek seçim reklamcılara emanet edilemeyecek kadar önemliydi. CHP bunu nasıl reklamcılara, hem de politik kavrayışı çok daiyi olmayan reklamcılara emanet etti. Ben bunu anlamıyorum. ‘Sana söz’ diye slogan söylüyoruz. Bu bence apolitik bir slogan. Sana söz de, ne? ‘Bana güven, ben sana söz veriyorum’ diye... Sanki güvenilmez biri gibi. Güvenilmezliğin zımnen kabulüyle başlanan bir kampanya...”