67 madenci gönüllü olarak depremin 2. günü gittikleri Hatay'ın Antakya ilçesinde 115 kişiyi enkazdan çıkarırken, 11 kişiyi sağ olarak kurtardı. Depremin 6. günü 5 aylık hamile bir kadını ve depremin 153. saatinde Rabia öğretmeni kurdukları tünel ile kurtaran madenciler, yaşadıklarını hüzün ve sevinçleri unutamazken madenci olmanın ve enkazdan 11 insanı çıkarmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Bir hafta boyunca enkaz altında kalan vatandaşları kurtarmak için yaşadıklarını aktaran madenciler, yerin altında yıllarca cevher ararken şimdi bir insanı enkazdan canlı çıkarmak için verdikleri mücadelede yorulmadan çalıştıklarını ifade etti.
“Bir can bir candır, iyi ki madenciyiz”
Madenci Hamza Karaca, Rabia öğretmene ilk ulaştıklarında zorlu bir süreç başladığını kaydederek, “Bize bir asker enkazdan ses aldığını söyledi. Yaklaşık 2 saat süren çalışma ile dar bir alan açtık ve ulaştık. Rabia öğretmen bir başörtüsü ve çorap istedi verdik. Çok dar bir alandı. Enkaz çok birbirine girmişti yanında annesi vefat etmişti. Bir yudum su içirdik ve kendisini yormamasını söyledik. Kalorifer peteğini keserek çıkardık. Dünyaya bedel bir can. Çok soğukkanlıydı. Sırt üstü çekerek çıkardık. Maalesef annesi vefat etmişti onu da çıkardık. Daha sonra bir başka enkazda 4-5 aylık hamile bir bayan vardı, onun bulunduğu zemin çok kötüydü. Onu da dar bir alan çıkararak madencilik teknikleri ile kendisini çıkardık. İyi ki madenci olmuşuz. Şimdi umarım tüm kurtardığımız canlar iyidir. Kozan'dan gelip kendilerini kurtardığımızı ifade etmiştik. İyi haberlerini almak bizi daha da mutlu eder. Beni Rabia öğretmeni kurtarırken en çok etkileyen elinde bir kağıt vardı ve karanlıktı onu okuyabiliyordu. Bu beni çok etkilemişti” dedi.
“Aklımız hala orada”
Madencilerden Mustafa Kara ise 30 yıllık madenci olduğunu, ilk kez böyle bir afet ile karşılaştıklarını ama can kurtardıkça orada büyük bir mutluluk duyduğunu kaydetti. Kara, "Şimdi geldik ama hala aklımız orada. Her anımızda oradaki yaşadıklarımız gözümüzün önünden gitmiyor” diyerek duygularını paylaştı.
“Anlatırken boğazımız düğümleniyor her birinin ayrı hikayesi var”
Maden mühendisi Habip Karaduman ise “Anlatması çok zor, ülkemiz adına büyük bir felaketti. 8 günde cansız bedenler çıkardık ama 11 can kurtardık. İtfaiyeciler, madenciler, gönüllüler hep birlikte büyük bir mücadele verdik. Hep bir umut vardı enkazlarda. Enkazdan vatandaşları çıkarırken açtığımız tünellerde artçı depremler vardı. Büyük bir fedakarlıktı ve onlarca kişiyi kurtardık. Çok büyük bir mutluluktu. Unutmadığım 5 aylık hamile bayan yanında vefat eden eşi ile 6 gün boyunca yan yana kalması çok zorluydu ama biz su verdik, maske vermek istedik, ben iyiyim demesi çok zorlu şartlarda ben iyiyim demesi beni çok etkiledi. Allah yardım etmiş. Bizi en çok zorlayan bina yapısını, depremde farklı yerlerde bulmak zorlu bir süreçti. Merdiven boşluğu dediğimiz alanlarda cansız bedenlere ulaşmak bizleri çok üzdü. Keşke yaşam üçgeni olabilseydi. Benim baba mesleğim, çok gururluyum. Oradaki madencilerle ve mücadele eden herkesle gurur duyduk. Keşke olmasaydı ve daha güzel yerlerde tanışsaydık. Uyumadık yemek yemedik ama yorulmadık. Tüm kurtardıklarımızı merak ediyoruz ama umarım iyilerdir” dedi.
“Yer altıdan hep cevher çıkardık ama can çıkarmak farklı bir duygu”
Rabia öğretmeni kurtarma çalışmasında yer alan İlyas Beydilli ise her enkazın bir burukluk ve kurtarma mücadelesinin başladığı alan olduğunu belirterek, “Ses dinleme yaptık, tüm arama kurtarma ekipleri ile birlikte büyük bir mücadele verildi. Ülkemiz adına çok üzgünüz. Beni en fazla etkileyen Rabia öğretmen. Küçük bir koridor oluşturduk. Bizi bir asker durdurdu ve yardım istedi. Bir ses duyunca mutlu oluyorsun ve kurtarma mücadelesi başlıyor. Rabia öğretmene yaklaşınca ilk eşarp ve çorap istedi. Biz de temin ettik. 10 metrelik bir koridordan çıkardık. Orada kendini düşünmeden ona maske uzattım, bana maskeyi sen tak dedi. Çıkartıldığında anlatılmaz bir mutluluk vardı. Umarım iyidir. Bir de enkaz altından kedimiz vardı ve onu çıkardık. Bir küçük kedi kadar yer vardı ve ufak bir sopa ile çıkardık. Bizim için tarifi zor duygu. Yer altıdan hep cevher çıkardık ama can çıkarmak farklı bir duygu” dedi.
“Yerin atında biz olsak dışarda beklentin ne olurdu diye düşünüyor insan”
67 kişilik gönüllü maden ekibinin de depremzede olduğunu ve insanlar için kendi ailelerini güvenli bölgelere bırakarak mücadeleye katıldıklarını aktaran Ömer Lütfü Doğan ise “Ekiplerimizin gönüllü mücadelesi çok büyüktü. 67 kişilik ekiple herkes elinden geleni yaptı. İnsan empati yapıyor ve yerin altında sen olsan dışardaki insanlardan beklentin ne olurdu diye düşünüyor” diye konuştu.
Beril Solmuşgül