Panele ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ali Akyol ve Prof. Dr. Cumali Öksüz, Genel Sekreter V. Doç. Dr. İbrahim Gökdaş, İl Kültür Turizm Müdürü Doç. Dr. Umut Tuncer, fakülte dekanları, öğretim üyeleri, öğrenciler ve davetliler katıldı.
ANTİDEMOKRATİK KARANLIK ZİHNİYETİ BERTARAF ETTİK Panelin moderatörü ve ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir, 28 Şubat sürecinin Türkiye’de büyük yıkımlar gerçekleştirdiğini ifade ederek, darbenin her türlüsünü lanetlediğini söyledi. Prof. Dr. Aldemir, “28 Şubat darbesi, İslam’ın bin yıl bayraktarlığını yapan bu topraklardan İslam’ın izlerini silme projesiydi. O yüzden ‘bin yıl sürecek’ dendi. Cumhurbaşkanımızın ve yol arkadaşlarının iradesi ve kararlı duruşuyla nasıl ki paradan altı sıfır attıysak, bin yıl süreceği iddia edilen 28 Şubat zihniyetinden de iki sıfır attık. On yıla varmadan o antidemokratik karanlık zihniyeti bertaraf ettik. Bin yıl sürmedi ama bizleri zihnen dönüştürdü. Artık o günler geride kaldı diye düşünenler olabilir; oysa 28 Şubat zihniyeti, mukaddesatçı, muhafazakâr ve demokrat bir iktidara rağmen fırsat kolluyor. Bugün ekonomik alanda sosyo-kültürel alanda yaşadığımız saldırılar bize gösteriyor ki 28 Şubat zihniyeti hala canlı” dedi.
MEDYA TARAFINDAN DESTEKLENDİRadyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, 28 Şubat’ın aktörlerinin medya tarafından desteklendiğini belirterek, “Medya, 28 Şubat post-modern darbesinin gerçekleşmesinde en önemli aktör oldu.” dedi. RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, 28 Şubat darbesi nedeniyle Türkiye’nin çok ağır bedeller ödediğini ifade eden Uslu, “Dönemin dışarıdan kumanda edilen kalemşörleri, toplumda bir algı operasyonu düzenleyerek muhafazakâr kesimi bir düşman gibi gösterdiler. Şimdi kendisini ulusalcı olarak sosyal demokrat olarak tanımlayan birçok gazetecinin o günden bugüne nasıl evrildiğini, o gün neler yaptıklarını unutmadık. Bugün kendilerine demokrasi meydanları kuranların o günlerini yakın dönem hafızamız halen akılda tutuyor. Geçmiş darbelerde yaşananlar 15 Temmuz sürecinde hem basında hem de toplumsal hafızada muazzam bir refleks oluşturarak kitlesel bir tepkiye dönmüş ve milletimiz milli iradesine sahip çıkmıştır. Türkiye’de artık darbe süreci bitmiştir; bir daha bunun yaşanmasına ne milletimiz ne de ortak aklımız izin dönemsel olaylar ile geçmişten vermeyecektir.” dedi.
2022 TÜRKİYE’SİNDE KAVGA DEVAM EDİYOR
Tarihsel olayları batılı toplumlardaki olaylarla ele alan Gazeteci Yazar Erem Şentürk, 28 Şubat sürecinin medyada yansımalarını dinleyicilerle paylaştı. Toplumda gençlerin ayrıştırıldığına vurgu yapan Gazeteci Yazar Erem Şentürk, “28 Şubat öncesinde biz Müslümanlar; başörtüsü ile okula giden gençler, sakallı gençler, namaz kılan liseli gençler, yemek yemeden önce besmele çekenler, terörist olarak yaftalanıyorduk. Böyle bir süreçte medya topluma farklı eğlence temalı yayınlar sundu. Toplum magazin ile boğuluyordu. Bu süreci tasarlayanların en büyük vaadi bu sürecin 1000 yıl süreceğiydi. Bu 1000 yıl vaadini verirken şunu demek istiyorlar; buldukları ilk fırsatta yaptıklarının çok daha fazlasını yaparlar. Bu kavga hiç bitmedi fırsat kolluyorlar. 2022 yılının Türkiye’sinde kendi olmak için mücadele eden tarafın kavgası devam ediyor.” dedi.
CUNTACI MEDYA OLMASAYDI, POST-MODERN DARBE BAŞARILI OLAMAZDI
Seçilmiş hükümeti ortadan kaldırmaya ve işlevsiz kılmaya yönelik haberlere imza atmanın, ifade ve düşünce özgürlüğü olmadığını, ifade ve düşünce özgürlüğü altında kardeşliğin hedef alındığını belirten Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Başkanı Aslan Değirmenci, “28 Şubat sürecinde darbe karargâhında psikolojik harekat merkezi kurulmuştu. Söz konusu merkezde hedef alınacak isimler, siyasiler, iş adamları, aktivistler belirleniyordu. Daha sonra söz konusu isimler hakkında dezenformasyona uğratılmış bilgiler ışığında notlar hazırlanıyordu. Hazırlanan söz konusu bilgi notları daha sonra vesayetçiler eliyle medyaya sızdırılıyordu. Başta Rahmetli Erbakan Hoca ve Sayın Tansu Çiller olmak üzere siyasiler hedef alınıyordu, hemen ardından bu siyasilere destek veren ve vesayete karşı çıkan kişiler hedefe oturtuluyordu. Malum medya haftalarca karargâhtan aldığı emirler doğrultusunda karakter suikastı yapıyor, sağduyulu insanları sürekli karalıyorlardı. Sık sık ise milletin sinir uçlarına dokunacak yalan haberlere imza atarak, kutuplaşmayı derinleştirmeye çalışıyorlardı. O kadar ki sözünü ettiğim karargâhlarda bu şekilde yaptırılan haber sayısı, kimlere haber yaptırıldığı, kimlerin ne şekilde hedef alındığı kayıt altına alınmıştı. Bunlar vesayetçi kadroların işleriydi. Ve darbenin mimarlarına aylık olarak raporlanıyordu. Özetle yayın çizgisi darbeciler tarafından belirlenen medya kayıt dışı siyasete hizmet ediyor, darbeye zemin hazırlamak için psikolojik harekât yürütüyordu.” dedi.
MEDYA İYİ BİR SINAV VEREMEDİ
15 Temmuz darbe ve işgal girişiminde medyanın darbecilere, vesayetçilere, kayıt dışı siyaset peşinde olanlara karşı yüreklerini birleştirdiğini vurgulayan UMED Başkanı Değirmenci, “Küresel terör şebekesi FETÖ’nün bütün imkân ve kabiliyetlerini kullanarak denediği kanlı darbe girişimine milletimizle beraber en önde yer alarak direnen ve püskürtülmesine yol açan bu ülkenin ilke sahibi, onurlu basın emekçileridir. Ancak 28 Şubat sürecinde medya iyi bir sınav veremedi. Vesayetçilerle omuz omuza yürüyen bazı medya patronları ve sözde gazeteciler, darbenin başarılı olmasına büyük katkı sunmuşlardır. O dönemde cunta, malum basın yayın organlarını her türlü manipülasyon için kullanırken karşı duruş gösteren medyayı linç etti. İşte o gün medyamızda birlik sağlanabilseydi; darbeciler tanklarla milli iradenin üzerinden geçemezdi.” dedi.28 Şubatçılar ile FETÖ ortaklığının net olduğunu ve birlikte hareket ettiklerini vurgulayan Değirmenci , “FETÖ’nün kapatılan yayın organı Zaman gazetesi, darbeyi 5 Şubat 1997 tarihli ‘Tank heyecanı’ başlıklı haberinde, darbeyi heyecanla karşıladı. Zaman 9 Temmuz 1997 tarihli ‘Hayırlı olsun’ başlıklı haberinde darbeyle düşürülen Refahyol hükûmeti yerine yeni hükûmet kurulmasından memnun oldu. FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen 28 Şubat sürecinde, hükûmet aleyhine, darbeciler lehine açıklamalarda bulundu. 28 Şubat’ın mimarlarından Org. İsmail Hakkı Karadayı, FETÖ’nün imamlarını makamında ağırladı. Fethullah Gülen, 28 Şubat darbe sürecinde Çevik Bir’e de mektup yazarak, saygılarını sundu, üzerine düşeni yapma sözü verdi. Gülen daha önce Kenan Evren’e de mektup yazarak, 12 Eylül darbe sürecine desteğini açıklamıştı. Bu arada 28 Şubatçıların medya operasyonları; Gezi olayları, 6/7/8 Ekim olayları, MİT krizi, MİT tırlarına kurulan kumpas, 17/25 Aralık darbe girişimleriyle devam etti. Vazgeçmediler. Gezi de ve 6/8 Ekim olaylarında sahada, MİT kumpaslarında tırların içinde, darbe girişiminde karargahta ihanetin içindeydiler.” dedi.