Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilimdalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Yazıcı, akciğer kanserinin kansere bağlı ölümlerde ilk sırada olduğunu belirtti.
Gazi Üniversitesi Hastanesi’nde bulunan 75. Yıl Konferans Salonu’nda akciğer kanseri konulu sempozyum düzenlendi. Sempozyumda hastanenin bünyesinde bulunan doktorlara akciğer kanseri hakkında bilgi verildi. Akciğer kanseri hakkında bilgiler veren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbı Onkoloji Bilimdalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ozan Yazıcı, akciğer kanserinin dünyada ve Türkiye’de kansere bağlı ölümlerde ilk sırada olduğunu belirterek, “Akciğer kanseri günümüzde erkeklerde ve kadınlarda en sık görülen kanser tiplerinden birisidir. Ülkemizde de sıklığı oldukça yoğundur. Sigara ilişkili kanserler deyince aslında ilk başta akciğer kanseri akla geliyor. Akciğer kanseri neden önemli maalesef, kansere bağlı ölümlerde dünyada ve Türkiye’de ilk sırada gelen bir kanser türü. Bu nedenle akciğer kanserine yakalanmamak için koruyucu hekimlik önlemlerinin alınması daha da önemli tabii ki izleyicilerim de bunu benden daha iyi biliyorlar. Sigarayı engellemek, sigara içmemek bu konunun ilk adımı olmalı. Gerçekten akciğer kanseri tedavisi zor, birçok bölümün ilgilendiği bir alan. Kansere yakalanmadan bunu önlemek herkes için daha kolay olur, daha iyi olur” dedi. “Akciğer kanseri birçok bölümü ilgilendiren kanser türü”
Akciğer kanserine yakalanan hastaların tedavisine yönelik bilgiler de veren Doç. Dr. Yazıcı, tedavi sürecindeki tüm hastaları bireysel değerlendirerek ortak karar verilen tedavi yönteminin uygulandığını anlattı. Hastalığı evrelediklerini söyleyen Yazıcı, “Akciğer kanseri tedavi yöntemlerinde bu sempozyumun vurgulamak istediğimiz gibi aslında bu çok bölümü ilgilendiren bir kanser türü tedavisi tanısında birçok bölüm; tıbbı onkoloji, göğüs cerrahisi, göğüs hastalıkları, radyasyon onkolojisi, patoloji, hatta fizyoterapisi devreye girdiği bir tedavi yöntemi uygulanıyor. Tanıdan sonra hastaları kabaca ameliyat olabilir mi, olamaz mı bir ayrım yapıldıktan sonra patolojik tanı, biyolojik tanısı, biyopsi tanısı alındıktan sonra bu ayrıma giriyoruz. Hastalığı evreliyoruz. Sonrasında da ameliyat olabilir mi diye göğüs cerrahi hocalarımız buna karar veriyor. Aslında biz tüm hastaları hasta bazında bireysel değerlendirip tüm bölümler ortak bir araya gelip konsey ortamında birçok doktorun bir araya gelerek karar verdiğimiz tedavi yöntemi uyguluyoruz” diye konuştu. “Saç dökülmeleri tedavi tamamlandıktan sonraki 3 ay sürede daha gür bir şekilde geriye geliyor”
Kemoterapi tedavisinde sıklıkla görülen saç dökülmelerine de değinen Yazıcı, hedefe yönelik akıllı ilaç tedavilerinde saç dökülmelerinin neredeyse sıfıra yakın olduğunu vurgulayarak, “Kemoterapi ilişkili saç dökülmesi hastalarımız hayat kalitesini etkileyen en önemli unsurlardan biri ama hatalarımız hiç merak etmesinler saç dökülmeleri tedavi tamamlandıktan sonraki 3 ay sürede daha gür bir şekilde geriye geliyor. Kemoterapi hariç diğer tedavilerde var hedefe yönelik tedaviler akıllı ilaç tedaviler bunların saç dökülme oranları neredeyse sıfıra yakın. Halsizlik görülebilen bir yan etki destek tedavilerle beslenme desteği olarak hastaya egzersiz önerilerinde bulunarak aşmaya çalışıyoruz. Hastalarımızın bunların geçici yan etkiler olduğunu bilmesi lazım, tedavi tamamlandıktan sonra hepsinin ortadan kalktığını bilmeleri gerekir” ifadelerini kullandı.