Acıbadem Kayseri Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Fatih Gürler, akciğerde görülen nodüllerin hepsinin kanser olmadığını söyleyerek, “Nodülün boyutu 5 milimetreden daha büyükse hastada kansere yönelik sigara içme veya ailesinde kanser öyküsünün olması gibi risk faktörü varsa o zaman bu nodüllerin peşine düşmek gerekiyor” dedi.
Akciğer nodülünün akciğer kanseri olmadığını, içerisinde iyi huylu nodüllerinde yer aldığını söyleyen Göğüs Cerrahisi Dr. Fatih Gürler, akciğerdeki nodüllerin kanser olabilme ihtimallerinin bulunduğundan dolayı önemlerinin oldukça yüksek olduğunu belirtti. “Boyut irtibatı ile nodülü irdeliyoruz”
Akciğerde yer alan nodüllerin boyutunun çok önemli olduğunu dile getiren Dr. Fatih Gürler, 3 milimetrenin altındaki nodüllerin çok fazla takibe alınmadığını ancak 5 milimetreden büyük nodüllerin takibini yaptıklarını ifade ederek, “Akciğer kanseri dünyada en sık görülen kanser çeşitlerinden bir tanesi ve kansere bağlı ölümlerin en sık nedenidir. Yani dünyada 1 yılda 18-19 milyon kanser tanısı alınıyorsa bunun 2 milyona yakını maalesef akciğer kanseridir. Akciğerdeki nodül dediğimiz şeylerde direk akciğer kanseri değildir. Akciğer içerisinde bulunan 3 santimetrenin altında lekelere biz nodül diyoruz. Bunların genel olarak iyi huylu olduğunu söyleyebiliriz. Akciğerdeki bu nodüllerin kanser olma ihtimalinden dolayı önemleri oldukça fazladır. O yüzden de bunların takibi ve mümkünse tedavisi şarttır. Enfeksiyon gibi durumlar, romatolojik hastalıklar gibi durumlar nodüllerin nedeni olabilir. Bazen kistlerin bazen de apselerin görünümleri bu şekilde karşımıza çıkar. Kovid-19 nedeniyle hastalara daha çok akciğer görüntülemesi yapıldığı için bunlar bizim karşımıza daha çok çıktı. Böyle olunca da bunların önemli olanlarını tespit, takip etmek ve gerekli müdahaleyi ihtiyacı arttı” ifadelerini kullandı.
Akciğerdeki nodüllerin yapılarının küçük olması nedeniyle genellikle bir şikayet ve belirti oluşturmadığına dikkat çeken Dr. Fatih Gürler, “Eğer akciğerdeki nodüller iyi huylu hastalıklara bağlıysa enfeksiyonlara, zatürrelere, apseye ve ya kiste bağlıysa onunla alakalı bulgular ortaya çıkabilir. Bunlar, öksürük, kırgınlık gibi veya bazen ateş gibi belirtilerdir. Romatolojik hastalıklara bağlıysa yine romatolojik hastalıkla alakalı bulgularla beraber seyredebilirler. Bir kanser sebebiyse de bu küçük yapılar genellikle herhangi bir şikayete veya bulguya sebep olmazlar. Ancak akciğer yolunu tıkarsa ve bulunduğu yerde bir damar erozyonuna sebep olursa o zaman karşımıza öksürük gibi öksürmekle ağızdan kan gelmesi gibi ve kilo kaybı gibi durumlarla karşımıza gelebilirler. Dolayısıyla akciğerde bir nodül tespit edilmediyse öncelikle boyutuna bakıyoruz. Çok küçük ise yani 3-5 milimetreden daha küçük nodüllerse bunlar çokta takibe aldığımız durumlar olmuyor. Ancak boyutu 5 milimetreden daha büyükse hastada kansere yönelik sigara içmek gibi ailede kanser öyküsünün olması gibi risk faktörü varsa o zaman bu nodüllerin peşine mutlaka düşmek gerekiyor” şeklinde konuştu. “Akciğer nodülleri genellikle tesadüfi tespit edilen nodüllerdir”
Akciğer nodüllerinin genellikle tesadüf üzerine bulunan lekeler olduğunu aktaran Gürler, “Belirli sürelerle bilgisayarlı tomografiler ile takibini yapmak, büyüme eğilimi olanlarda daha dikkatli olmak ve belirli bir boyuta ulaştığında belki cerrahi belki girişimsel işlemlerle müdahale etmek gerekebiliyor. Tabii burada nodülün, yalınızca akciğerde mi, yoksa başka bir organ kaynaklı mı olduğunun belirlenmesi çok önemli. Zira akciğer kaynaklı bir nodül ise bunu erken vakitte cerrahi müdahale ile tedavisi hasta için çok yararlı olacaktır” diye konuştu. “Erken evre yakalanması çok önemli”
Akciğer kanserlerinde 5 yıllık yaşam süresinin ileri evrelerde yüzde 2-3 iken erken evrelerde yüzde 70’e kadar yükseldiğine dikkat çeken Dr. Gürler, ne kadar gecikilirse, tedavi başarı oranının düştüğüne dikkat çekerken bazı durumlarda belirti olmasa bile akciğerlerin kontrol edilmesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“Akciğer nodülleri genellikle tesadüfi tespit edilen nodüllerdir. Kovid-19 döneminde çekilen tomografilerde ya da başka bir nedenle çekilen tomografilerde tesadüfen akciğerlerdeki lezyonlar tespit edilebiliyor. Tespit edildiği an itibariyle de takibinin yapılması gerekiyor. Akciğerdeki nodül bariz bir belirti vermediği için insanlara ‘özellikle şöyle bir durumda gelin’ diyebileceğimiz bir şey yok. Ancak uzun süren öksürükler, kilo kayıpları, öksürdüğünde ağızdan kan gelmesi gibi durumlar tabi ki ‘acaba bir sıkıntı mı var?’ diye düşünülmesi gereken ve eminim her insanı huzursuz edecek durumlardır. Çekilecek bir akciğer grafiğinde ya da şüphelenilen bir durumda çekilecek tomografide bunlar tespit edilebilir.”