Mehmet ÇINAR/ANTALYA, (DHA)- ANTALYA Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, 28 Mayıs'ta seçilecek cuumhurbaşkanı ve hükümete seslendiklerini belirterek, bürokraside liyakat, nitelikli eğitim, hukukun üstünlüğü ve ekonomik sorunlara dikkati çekti.
ATSO'nun Mayıs ayı meclis toplantısının gündemi seçim ve ekonomi oldu. Meclis Başkanı Ahmet Öztürk, yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla yapılan toplantıda Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, 28 Mayıs'ta seçilecek yeni cumhurbaşkanına ve hükümete seslendiğini söyledi. Seçim sonrası için güçlü bir Türkiye beklentisine vurgu yapan Başkan Bahar, “Daha çok üretim, daha çok iş birliği, daha çok istişare, daha yenilikçi kararlar, daha çok ihracat, daha çok istihdam ve daha istikrarlı bir ekonomik politika için başlangıç noktası sayıp, var gücümüzle çalışacağız. 28'inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilen, başta Antalya milletvekillerimiz olmak üzere, 600 vekilimizin hepsini tek tek kutluyor, hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum" diye konuştu.
Meclis konuşmasının tamamında yeni hükümete ve 28 Mayıs'ta seçilecek cumhurbaşkanına seslendiğini söyleyen Başkan Bahar, “Ulu önder Atatürk demiştir ki, 'Hükümetin iki hedefi vardır. Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek', bizler de bu konuda ülkemiz ve milletimizin refahı için beklentilerimizi dile getirmek istiyoruz" dedi.
BÜROKRASİDE LİYAKAT
Liyakatin artık ön plana çıkarıldığı bir bürokrasi ortamı oluşturulması gerektiğini belirten Bahar, kişisel ilişkilerin liyakat prensibini etkilemesinin büyük bir sorun olduğunu kaydetti. Bahar, “Özellikle yüksek düzeydeki kamu görevlerine yapılan atamalarda, liyakat yerine kişisel tercihlerin etkili olması yaşadığımız birçok sorunun temel sebebidir. Liyakat ilkesinin tam anlamıyla yerleşmesi ve uygulanması için özel bir çaba gerekmektedir. Kamu yönetiminde şeffaflığın artırılması, yetenek ve deneyimi teşvik eden bir çalışma ortamı oluşturulması gibi adımlar bu yönde atılması gereken ilk ve en önemli adımlardır" dedi.
NİTELİKLİ EĞİTİM
Eğitim sisteminin ivedilikle evrensel ve nitelikli hale getirilmesi gerektiğini kaydeden Başkan Bahar, “Yeni ekonominin lokomotifi, yüksek becerilere sahip bireylerdir. Bilgiye özgürce ulaşanların, o bilgiyi alıp, işleyip, yeni icatlar ortaya koyanların kurduğu bir ekonomi bu. İnsana yatırım yapan, aklın ve bilimin yolunda ilerleyen bir eğitim sisteminin vakit kaybetmeden hayata geçirilmesini talep ediyoruz" diye konuştu.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Hukukun üstünlüğü, hukuk kurallarının ve toplumsal çıkarların, kişisel çıkarların ve diğer her şeyin üstünde tutulması gerektiğine işaret eden Başkan Bahar, “Adalet ve hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesinin tam anlamıyla yerleşmesi için sürekli çaba gösterilmesi, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi ve adil yargılama süreçlerinin sağlanması önemlidir. Bu bakımdan evrensel hukuk kurallarının işlediği, etkin ve hızlı adalet mekanizmalarını ivedilikle kurmalıyız" dedi.
ŞİDDET VE TACİZE DİKKATİ ÇEKTİ
Gelir dağılımındaki eşitsizliğin giderilmesi, yoksullukla mücadele edilmesi ve toplumsal dışlanma riski altında olan dezavantajlı gruplar için uygulanabilir stratejiler belirlenmesinin önemine vurgu yapan Başkan Bahar, “İnatla ve ısrarla, söylenenin tam aksini ifade etmek isteriz ki, bir kereden çok şey olur, sağlıklı bir bireyin ve düşüncenin, bir kereye bile tahammülü yoktur, olmayacaktır. Kadına ve çocuğa yönelik taciz ve şiddetin son bulması için cezai müeyyidelerin caydırıcı hale gelmesi, farkındalık ve eğitim çalışmalarının artırılması gerekmektedir" diye konuştu.
'TAHAMMÜL EDECEK 1 DAKİKAMIZ KALMADI'
Piyasalarda güvenin sağlandığı, finansal istikrara yönelik adımların atıldığı bir ekonomi politikasına işaret eden Başkan Bahar, şöyle dedi:
“Artık önümüzü görebilmeyi, doğru politikaların, süratle hayata geçirilmesini talep ediyoruz. Çünkü artık iş dünyamızın ve ülke ekonomisinin buna tahammül edecek ne bir dakikası, ne de kaybedecek bir kuruşu dahi kalmamıştır. Hepimizin malumu olduğu üzere, makroekonomik açıdan bakıldığında Türkiye ekonomisinin en öncelikli sorunları faiz, enflasyon, döviz kurlarındaki belirsizlik ve cari açıktır. Faizler ve finansmana erişim konusunda uzun süredir yaşadığımız belirsizliğin bir an önce istikrara kavuşması şarttır. Öyle ki şu an piyasada 2 farklı faiz oranı bulunmaktadır. Faiz oranlarındaki belirsizliğin bir an önce giderilmesi ve reel faiz oranlarını iyileştirici adımlar atılmalıdır."
FİNANSMANA ERİŞİM SORUNU
Bankalardan ihtiyaç duyulan dövize ulaşılamadığını belirten Başkan Bahar, “Bankalardan ihtiyacı olan dövizi toparlayamayan üyelerimiz serbest piyasanın yüksek maliyetli kurlara maalesef mecbur kalıyor. Tüm bu olumsuzluklar karşısında; artık ve hemen krediler üzerindeki baskı hafifletilmeli, finansmana erişimde zorlaştırıcı unsurlar ortadan kaldırıldığı gibi, kolaylaştırıcı uygulamalar hızla hayata geçirilmelidir. Enflasyonun çözümü, güven veren ekonomi politikası ve beklentilerin etkin bir şekilde yönetilmesi ile mümkündür. 10 çeyrek üst üste pozitif büyüme rakamlarına ulaşmayı başardık. Ancak borçlanarak büyüyoruz. O halde pozitif büyüme rakamlarına ulaşmak tek başına yeterli bir gösterge değildir" dedi.
EKONOMİYE GÜVEN
Döviz kurları ile ilgili bugüne kadar izlenen politikaların ihracatı artırmaya ve cari açığı azaltmaya yönelik olmasına değinen Başkan Bahar, “Fakat yüksek seyreden dış ticaret açığının ana nedeni ihracatın artırılmaması değil, ithalatta yaşanan aşırı artışlardır. Kurun şu anki yerinin ve faizlerin piyasalar tarafından reel görünmemesi de ekonomiye güvenin negatif olmasının en önemli sebebidir" diye konuştu.
VERGİ YÜKÜ VE BARINMA SORUNU
Deprem felaketi ve seçimler nedeniyle artan kamu harcamalarının ek vergi yükü getireceğini dile getiren Başkan Bahar, önümüzdeki dönemde yaşanacak vergi artışının, zaten zor durumda olan ve yüksek maliyetlere maruz kalan birçok işletmenin kapısına kilit vurmasına neden olacağı uyarısında bulundu. Yüksek enflasyon, maliyet artışları ve arzın talebi karşılayamaması sebebiyle konut ve kira fiyatlarındaki artışa önlem alınması gerektiğini kaydeden Başkan Bahar, şöyle konuştu:
“Deprem sonrasında Antalya'ya gelenlerin 150 bini aştığını biliyoruz. Kuşkusuz bu göç dalgası, zaten var olan konut ve kira sorununu maalesef daha da artırmıştır. İşyeri kiralarında da yüzde 300, hatta yüzde 800'lere varan artışlar yapılmıştır. Kira artışlarında bu astronomik rakamlar telaffuz edilmeye devam ederse iş yeri kapanmalarının ardı arkası kesilmeyecektir. Dolayısıyla kira artışlarından artık ticaret, tarım, sanayi, turizm sektöründeki herkes şikâyetçidir. Bu artışlar istihdam konusunda da hepimizi zorlamaktadır."