Aydın bölgesinde Ekim ayı sonundaki yağmurlar sonrası incir ve zeytin ağaçlarının da bulunduğu arazilerde oluşan çatlakların sebebinin jeotermal enerji olmadığını belirten Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır, “Jeotermal kuyuların beslenmeleri çok derinden olup, kuyu derinlikleri bin-3 bin metre arasında olduklarından yüzeye yakın sular ve yeraltı su seviyesinin düşmesiyle doğrudan ilgisi bulunmamaktadır. Bölgede oluşan çatlakların nedeni kuraklık, kuraklığa bağlı olarak yeraltı suyunun ciddi oranda düşmesi ve buna karşın su kullanımı fazlalığıdır” dedi.
Küresel iklim değişikliğinin önemli bir göstergesi olan dünya ve Türkiye genelinde gözlenen kuraklık, COP26 Zirvesi başta olmak üzere, tüm uluslararası platformlarda ciddi potansiyel risk olarak geleceği tehdit ediyor. Enerji Sistemleri Uzmanı ve Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği (YENADER) Genel Sekreteri Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır, konu hakkında açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Haklıdır, “Devlet Meteoroloji Enstitüsü'nün kamuyla şeffaf olarak paylaştığı yağış ve kuraklık verileri, Ege Bölgesi'nde yıllık alansal yağışların 2020 yılında son 20 yılın en düşük seviyelerine gerilemiş olduğunu, ortalama seviye olan 600 mm'den 468 mm'ye dek indiği gösteriyor. 2021 yılında da bölgede kuraklık etkisi devam ederken, Devlet Meteoroloji Enstitüsü'nün son 12 aylık kuraklık haritası incelendiğinde, Aydın ili ve çevresinin şiddetli, çok şiddetli kuraklık alanında olduğu gözlemleniyor” dedi.
“Yüzeye yakın sondajların kontrolsüzce artması toprağın çökmesine, çatlamasına sebep oluyor”Kuraklık aynı zamanda yeraltı su seviyesinin düşmesi anlamına gelirken, bunun da içme- kullanma suyuna ulaşmak için daha derin kazılar yapılması gerekmesine neden olduğunu belirten Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır, “Aydın bölgesinde yeraltı su seviyelerinin düşmesi nedeniyle suya ulaşmak için 150 metreye dek içme-kullanma suyu sondaj yapmak gerekebiliyor. Bölgede su sondajı yapan firmalar yeraltı su seviyesinin son birkaç yılda 8-20 metre arasında düştüğünü ifade ediyor. Bölgede ekili alanlar, incir ve zeytin ağaçların sulanması gerektiğinden su seviyesi düştükçe, suya ulaşmak zorlaşmakta, daha fazla kuyu ve daha derine su kuyuları açılması gerekiyor. Ancak yüzeye yakın sondajların kontrolsüzce artması toprağın çökmesine, çatlamasına, sulamanın eski yöntemlerle yapılması da yeraltı suyunun daha derinlere ilerlemesine ve kısır döngü oluşmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
“Çatlakların nedeni jeotermal kuyular değil, kuraklık”Aydın'da gözlenen çatlaklar kapsamlı olarak değerlendirilirken olayın ana nedeni olan, kuraklık ve suyun yanlış kullanımının düzeltilmesi gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Füsun Tut Haklıdır, şu açıklamalarda bulundu:“Devlet Su İşleri'nden izin almadan adi kuyu dahi açılmaması, bölge halkına sulama konusunda bilgilendirme yapılması, yeni sulama tekniklerine adaptasyon için gerekli maddi desteklerin sağlanması gelecekte aynı durumlarla daha sık karşılaşmamak ve suyu koruyup, doğru yönetmek bölge halkı için oldukça önemli olacaktır. Bölgedeki jeotermal kuyuların beslenmeleri çok derinden olup, kuyu derinlikleri bin-3 bin metre arasında olduklarından yüzeye yakın sular ve yeraltı su seviyesinin düşmesiyle doğrudan ilgisi bulunmamaktadır. Öte yandan Aydın Valiliği tarafından kurulan komisyon incelemelerine devam ederken, Aydın Jeoloji Mühendisleri Odası ilk gözlemlerinde bu çatlakların nedeninin kuraklık, buna bağlı yeraltı suyunun ciddi oranda düşmesi ve buna karşın su kullanımı fazlalığı olabileceğine dikkat çekti.”