. “Advances in Social Sciences Research Journal” adlı akademik dergide yayımlanan makalede, depremin doğal değil, kasten tetiklenmiş olabileceği öne sürüldü.
50 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti
Türkiye, 6 Şubat 2023’te tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşadı. Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki büyük deprem, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Kilis, Diyarbakır, Osmaniye, Adana ve Elâzığ’da büyük yıkıma neden oldu. Resmî rakamlara göre 50 binden fazla kişi hayatını kaybederken, yüz binlerce insan yaralandı ve milyonlarca kişi evsiz kaldı.
Felaketin ardından depremin doğal nedenlerle mi yoksa insan müdahalesiyle mi meydana geldiği yönünde çeşitli komplo teorileri ortaya atılmıştı. Ancak şimdi, ABD merkezli üç bilim insanı, bu iddiayı akademik bir makale ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşıdı.
“Deprem askeri teknolojiyle mi tetiklendi?”
San Diego merkezli Transdyne Corporation’dan jeofizikçi J. Marvin Herndon, Florida Sağlık Departmanı’ndan Mark Whiteside ve Chelsea Green yayınevinin emekli yayıncısı Ian Baldwin, yayımladıkları açık mektupta, depremin askeri teknolojiler kullanılarak kasıtlı olarak tetiklenmiş olabileceğini öne sürdü.
Mektupta, 1968 yılında Amerikalı bilim insanı Gordon MacDonald’ın, “Gelecekte askeri teknolojiler depremleri tetikleyebilir” şeklindeki öngörüsüne atıfta bulunularak, günümüzde bu tür teknolojilerin gelişmiş olabileceği vurgulandı. Yazarlar, olayın uluslararası bağımsız uzmanlar tarafından araştırılması gerektiğini belirterek, konunun Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçu ve insanlığa karşı suç kapsamında ele alınmasını talep etti.
Bilim dünyası ve yetkililer ne diyor?
Depremlerin insan eliyle tetiklenebileceği yönündeki iddialar, bilim dünyasında genellikle spekülatif ve komplo teorisi olarak değerlendirilirken, konuyla ilgili resmi bir açıklama bulunmuyor. Türkiye’deki ve dünyadaki yerbilimciler, büyük depremlerin büyük tektonik fay hatlarında meydana geldiğini ve Kahramanmaraş depremlerinin Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde oluştuğunu belirterek, bu tür iddiaların bilimsel bir temele dayanmadığını söylüyor.
Öte yandan, sosyal medyada geniş yankı uyandıran bu makale, bazı kesimler tarafından sorgulanırken, bazıları da depremin tüm yönleriyle araştırılması gerektiğini savunuyor.