ABD menşeili FOX TV kanalının Ana Haber programı sunucusu Gülbin Tosun, canlı yayın sırasında gazetecilik mesleğinin tüm etik ve ahlaki değerlerini kulak ardı edip, objektifliği bir kenara bırakarak Millet İttifakı için açık açık oy istedi. 'Hemcinslerime sesleniyorum' diyen Tosun, hiçbir dayanağı olmadan Cumhur İttifakı'nın kadınların çalışmasını ve okumasını istemediğini iddia etti. Ancak 21 yıllık süreçte ortaya çıkan rakamlar bunun böyle olmadığını gösteriyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 2022 yılı verilerine göre, parlamentoda görevli 579 vekilden 100'ü kadın. Diğer bir deyişle kadınların erkeklere oranı yüzde 17,3. Bu oran, AK Parti iktidarından önce yüzde 4,1 (2002) düzeyindeydi.
Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı raporlar doğrultusunda 2011 yılındaki kadın büyükelçi oranı yüzde 11,9'a tekabül ettiği, bu oranın geride bıraktığımız 2022 yılında yüzde 27,2'ye çıktığı saptandı.
Kadın profesörlerin erkek profesörlere oranı 2010-11 eğitim-öğretim yılında yüzde 27,6 iken bu oran 2021-2022 döneminde yüzde 33,2'ydi. Akademideki doçent kadrolarında ise, kadınların oranı yüzde 40,2; öğretim görevlilerinde, yüzde 50,8 olarak kayıtlara geçti.
Kadınların üniversiteleşme oranı 2001 yılında yüzde 13'tü. Bu rakam günümüzde yüzde 50'ye yükseldi.
Başka bir örnekte şirketlerdeki kadın yönetici oranı 2012 yılında 14,4'tü. Bu oran 2021'de yüzde 20,7'ye ulaştı.
Tüm bu rakamlar dışında, AK Parti iktidarında, 2012'de 'Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun' veya sıkça kullanıldığı şekliyle 6284 sayılı kanun yürürlüğe koyuldu.
2005 yılında Türk Ceza Kanunu'na ilave edilen bir madde ile namus ve töre cinayetlerinin önü alındı.
2008 yılında AK Parti ve MHP'nin TBMM'deki işbirliği sonucunda başörtüsü yasağı kaldırıldı. Bu vesileyle kamu dairelerinde, okullarda ve bürokraside kadınlar arasında ayrımcılık uygulanmasının önüne geçildi. Bir bakıma, kadınlara tanınan yasal güvence ile toplum dinamiğine tohumları serpiştirilmiş ayrımcılığa ve bölücülüğe son verilmek istendi.
GÜLBİN TOSUN NE DEMİŞTİ?
"Neden kadınların seçimi olmalı ve neden daha çok hemcinslerime sesleniyorum onu anlatayım. Son katılımlarda aşırı sağ hale gelen Cumhur İttifakı zihniyeti sizden okumanızı istemiyor, çalışmanızı istemiyor...
Bizzat Cumhurbaşkanı kadının görevinin çocuk doğurmak olduğu anlayışını Mehmet ali Çelebi ve eşinin üzerinden yaptığı uyarı ile ortaya koymuştu. Okuma, dolayısıyla çalışma, çocuk yap, evde otur, ayrılabilirsen nafaka da alma, öyle çaresiz kal ki şiddete karşı bile laf edeme...
Kadına reva görülen, Türkiye'nin ikinci yüzyılında bu mu oldu şimdi. Hani kadının adı bile AK Parti'den önce yoktu?"
Haber 7, Gülbin Tosun'un gazetecilikle bağdaşmayan, tarafsızlık düzleminde değerlendirilmekten uzak çıkışını AK Parti Kadın Kolları Başkanı ve 27. Dönem Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'e, Büyük Birlik Partisi Kadın Kolları Başkanı Dilek Keskin'e, AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan'a ve AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek'e sordu. İşte; Keşir'in, Keskin'in, Kan'ın ve Atabek'in konuya ilişkin özel açıklamaları:
KEŞİR: "BU HABERSİZ HABERCİLİKTİR, KARALAMADIR, KÖTÜ NİYETTİR!"
AK Parti iktidarı öncesinde kadın milletvekilinin, erkek milletvekiline oranının uzunca bir süre yüzde 4,1 olarak kaldığını ve bu rakamın AK Parti iktidarıyla değiştiğini belirten AK Parti Kadın Kolları Başkanı ve Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, kadınların yıllar içerisindeki kazanımlarını rakamlarla şu şekilde ifade etti:
"Bu kötü niyetli olmanın da ötesinde bir durum… Kadının eğitimden iş hayatına, şiddetle mücadeleden karar alma mekanizmasındaki yerine varıncaya dek pek çok konuda, 20 yıldaki kazanımları ortadadır. 20 yılda devrim niteliğinde düzenlemeler yapıldı ve rakamlar katlanarak arttı. 2001 yılında kız çocuklarının üniversiteleşme oranı yüzde 13’tü ve bu rakam günümüzde yüzde 50’dir! Eğitim olmadan zaten ne iş gücü piyasasına katılım olabiliyor ne de karar alma mekanizmasında yer alabiliyorsunuz… Bunu başaran AK Parti’dir…
Bugün kamuda kadın istihdamı yüzde 40’ı aştı… Bunu yapan AK Parti’dir… Töre ve namus cinayetleriyle ilgili 2005 yılında çıkardığımız Türk Ceza Kanunundaki köklü değişiklik ile mücadelemizi ortaya koyduk, cezaları da ağırlaştırdık ve bugün töre ve namus cinayetleri istatistiklere girmeyecek kadar azaldı. Bunu yapan da AK Parti’dir. Daha yeni bir düzenleme yaptık, mürekkebi bile kurumadı… Kadına yönelik şiddetle mücadelede kravat ve benzeri iyi hal indirimini kaldırdık biliyorsunuz… Boşanmış eşe uygulanan şiddetin cezasını tıpkı nikahlı eşte olduğu gibi ağırlaştırdık. Bunları yapalı 1 sene olmadı…
Gülbin Tosun bunların hiçbirini görmeyerek, üstelik o yasakların mimarının yanında yer alarak habercilik yapıyor. Öyle değil mi? Kadını eğitimden, iş hayatından, siyasetten uzaklaştıran o yasakların mimarlarının yanında duruyor bir de meslek ahlakına uymayan bir tavır sergiliyor. Bakın 1934’te çok büyük bir kazanım elde etti Türk kadını… Parlamentodaki kadın oranı 4,1’di ve bu oran 2002’deki AK Parti iktidarına kadar hiç aşılamadı biliyor musunuz? Bugün AK Parti’nin sayesinde bu oran parlamentoya 17,4 oranında yansımış oldu. Ve AK Parti içerisinde kadın vekil sayısı ise yüzde 19’dur… Bu habersiz haberciliktir. Karalamadır, kötü niyettir."
KESKİN: "HER DAİM GURUR DUYDUM"
Büyük Birlik Partisi Kadın Kolları Başkanı Dilek Keskin, Gülbin Tosun'un ileri sürdüğü yanlı yorumunun kendi içerisindeki tezatlığına değinerek 1997 yılında öğrenciyken karşı karşıya kaldığı güç durumu ve kadının sırf 'başörtüsünden' ötürü nasıl dışlandığını şöyle anlattı:
"Gülbin Hanım’ın konuşmasında ve durumundaki tezatlığı bildirmek istiyorum… Cumhur İttifakı’nın yönettiği bir ülkede şu anda, bir televizyon kanalında bunları çok rahatlıkla söyleyebiliyor ve bu kadın çalışan bir kadın… İlk önce kendisinin söyledikleriyle ve içinde bulunduğu durumla ilgili bir tezatlık var.
İkincisi, biz Büyük Birlik Partisi olarak Muhsin Başkanımızdan bu yana hep şunu söylüyoruz, ‘Başı açığı, kapalısı, Alevisi, Kürt’ü, Sünni’si, hep birlikte bir dünya hayal ediyoruz’… Bunu diyen Muhsin Başkanımızın arkadaşlarıyız biz… O nedenle bu durum insanları kutuplaştırmaktan başka bir şey kazandırmaz…
Ben 1997 yılında başörtüm nedeniyle üniversitede dersten, sınavdan çıkarılan birisiyim… Ben bunları yaşadım… Şimdi Millet İttifakı’ndan Cumhurbaşkanı adayı olan kişinin, ‘AYM’ye başörtülüler giremesin’ diye imza topladığını biliyorsunuz. İki gün önce ‘Kızlarımız üniversiteye girsin’ diyen kişi, ertesi gün ‘Ben başörtüsüyle girebilirler demedim’ demişti… Şu anda başörtülüsü, açığı hep birlikte okuyor…
Biz Büyük Birlik Partisi olarak, öncelikle kendi partimiz açısından şunu diyorum, kadın ve erkek yan yana, hep birlikte çalışıyoruz, ben her daim gurur duydum Muhsin Başkanımızın partisinde olmaktan… Genel Başkanımız Mustafa Destici ile birlikte bir kadın olarak bulunmaktan her daim gurur duymuşumdur… Biz hep birlikteyiz! Bundan sonra da böyle olacak… Zannetmesinler ki Cumhur İttifakı gelince böyle olacak… Cumhur İttifakı zaten yönetimde… Yönetimdeyken yaptıkları bundan sonra yapacaklarının göstergesidir… Onun (Gülbin Tosun) gördüğü ve etkisinden çıkamadığı kabus 2002 öncesine ait."
KAVAKCI KAN: "BUGÜN AYRIMCILIĞI SAVUNAN CHP GERÇEĞİ VARDIR!"
CHP Genel Başkanı ve altılı masanın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir dönem başörtüsü serbestisini AYM'ye taşıdığını ve imza topladığını hatırlatan AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan, halk nezdinde kabul görmemiş 91 yıllık tabunun AK Parti iktidarınca yıkılışını şu şekilde vurguladı:
"Seçim öncesinde taraflar bazı iddialarda bulunabilir. Bu çok normaldir… Ama gerçekle bağlantısı olmadığı zaman insanı hayrete düşürüyor… Biz şunu biliyoruz ki AK Parti döneminde genç kızların okullaşma oranı yükselmiştir… Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde genç kızların ve çocukların okula gidebilmesi için birçok proje başlatılmış ve tamamlanmıştır… Hatta ‘Nerede Kalmıştık?’ projesiyle beraber okuma imkanı bulamamış yetişkin kadınlara okuma-yazma ve kendini eğitme imkanı verilmişti… Bunları biliyoruz. Siyasette ise, kadınların önünde en büyük engel olan, ki bu engelin de en büyük savunucusu, Cumhuriyet Halk Partisi’ydi, başörtüsü yasağını ve bu ayrımcılığı ortadan kaldıransa AK Parti’ydi!
Gerçi sonradan her ne kadar Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Bu yasağı biz kaldırdık’ dese de bu ayrımcılığın kaldırılacağı sırada tasarıyı AYM’ye kimin götürdüğünü hepimiz net bir şekilde biliyoruz. Türkiye’de hem kadınların hem gençlerin önünü açan bir anlayış, onların önünü açan bir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var ve bu söylenenler tamamen bağımsız… Ama şu da var, bir kadın anne olmayı, evde olmayı seçebilir, o kadınların seçimlerine de kimse saygısızlık edemez. Aynı zamanda hem anne olup hem iş hayatında olabilir, sosyal hayatta bulunabilir… Bu da yine kadınlara bırakılması gereken bir tercihtir. Türkiye’de kadınlar kendi adlarına başkalarının tercihte bulunmasını istemiyorlar. Özgür birer birey olarak, eşit vatandaş olarak, onlar da eşit haklara sahip olduklarını her an bilmek istiyorlar, bunun farkındalar…
Ama maalesef biliyoruz ki Türkiye’de kadınların tamamının eğitim almada ve iş hayatında bulunmaları engelleniyordu. Başörtüsü yasağı ayrımcılığı vesilesiyle… Hatta bunun TBMM’ye de yansıması olmuştu. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nde kadınların birçok Avrupa ülkesinden, birçok gelişmiş olduğunu iddia eden ülkeden önce seçilme hakkını elde etmiş olmalarıyla gurur duyuyoruz… 5 Aralık 1934’te Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir ama ne kadar acıdır ki Türkiye’de kadınların tamamı seçilip, milletine hizmet etme hakkına ancak 2015’te sahip olabilmiştir. Bu da Sayın Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti kadrolarının sayesinde gerçekleşmiştir. Çünkü bizim için başörtülü, başörtüsüz, Alevi, Kürt ve Türk ayrımı yoktur, olmaz da… Ama maalesef ülkemizde on yıllarca bu yasakları ve ayrımcılıkları savunan bir Cumhuriyet Halk Partisi gerçeği vardır."
ATABEK: "ESEFLE KINIYORUM"
AK Parti Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, Gülbin Tosun'un dayanağı olmayan açıklamalarını şaşkınlıkla takip ettiğini, haber spikerlerinin daha objektif ve daha sağduyulu davranmaları gerektiğini şöyle telkin etti:
"Bu arkadaşın (Gülbin Tosun) sözlerini büyük bir şaşkınlıkla dinledim. Kendisini de bir hemcinsim olarak esefle kınıyorum. Cumhur İttifakı ve AK Parti, son 20 yıldır özellikle kadına ve çocuğa dair, bütün dezavantajlı gruplara dair çok önemli politikaları hayata geçirdi. Biz bugün kadın haklarından bahsedebiliyorsak, kadına yönelik şiddete mücadeleden bahsedebiliyorsak, ailenin korunmasında kadının statüsünün güçlendirilmesinden bahsedebiliyorsak, kadınların değil erkeklerle kendi aralarındaki eşitsizliğin ortadan kaldırılmasını söyleyebiliyorsak, bu AK Parti iktidarının bu ülkeye ve bu millete hizmetleri sonucunda oluşmuştur.
Özellikle kadın politikalarında, kadınların hayatın her alanında, sosyal hayatın bütün entegrasyonunda AK Parti gerçekten çok önemli adımlar atmıştır. Önemli icraatları hayata geçirmiştir… Bugün AK Parti Kadın Kolları, dünyanın en büyük ve en örgütlü hareketlerinden biridir… Bugün 54 tane kadın milletvekiliyle Meclis’te en çok kadın milletvekili bulunduran partilerin başında yine AK Parti gelmektedir. Dolayısıyla kadınların sivil ve sosyal hayatta ve diğer tüm mecralarda yer alması noktasında bizim partimiz, elini her zaman taşın altına koymuştur.
Bir haber spikerinin bu şekilde, çok dejenere cümlelerle Cumhur İttifakı aleyhinde propagandaya kayan ifadeler kullanmasını büyük bir şaşkınlıkla karşılıyorum. Ama mensubu bulunduğu kanalı da görünce çok da şaşırmamak gerekiyor diye düşünüyorum. Biz haber spikerlerini daha objektif, daha sağduyulu haber sunmaya davet ediyoruz."