İstanbul Anadolu Ajansı Teyit Hattı’na seçim sürecinde dezenformasyon sorunuyla ilgili değerlendirmeler yapan Bilgin, dijital ortamda dezenformasyonun, savaş, terör, afet ve seçim gibi dönemlerde arttığını anlattı.
Böyle zamanlarda “örgütlü kötülük” olarak nitelendirdiği bazı örgütlü yapıların sistematik operasyonlar düzenlediğini söyleyen Bilgin, "Kasten tedavüle sokuyorlar ve kamuoyunu terörize etmeye, kamuoyunun zihnini kirletmeye ve insanların bu tarz felaketlere karşı veya birtakım büyük hadiselere, büyük dönüşümlere karşı olan psikolojik direncini kırmaya, kaosu daha da büyütmeye çalışıyorlar. " diye konuştu.
Son cumhurbaşkanlığı seçiminde de dezenformasyon sorununun görüldüğünü dile getiren Bilgin, şöyle devam etti: "Şimdi yerel seçimler döneminde de bunu görüyoruz. Seçim sonuçlarına etki etmeyi amaçlayan bir dezenformasyon tipiyle karşı karşıyayız.
Yani nasıl felaket döneminde veya terör saldırılarıyla alakalı birtakım dezenformasyonu paralel bir şekilde ortaya koyan, tedavüle sokan güçler olduğu gibi bazı seçim sonuçlarını etkilemek üzere de dezenformasyon yapmak isteyen ve benim de böyle çok aslında tek başına görmediğim, ‘birtakım örgütlü yapılar’ olarak değerlendirdiğim yapıların devreye girdiğini görüyoruz.
Özellikle toplumun sinir uçlarına dokunan, alt kimlikleri kaşıyan ve tahrik etmeye çalışan ve bunun üzerinden onları politik olarak bir tarafa doğru mobilize ve kanalize etmeye çalışan birtakım yapılarla karşı karşıyayız. Bunlar 9 ay önce yine aynı şeyi yaptılar cumhurbaşkanlığı seçimlerinde. Hatta o kadar ki cumhurbaşkanı adaylarından birini adaylıktan çekilmek durumunda bıraktılar.
" "Dini değerleri, milli sembolleri hedef alıyorlar" "Çok örgütlü yapılarla karşı karşıyaydık ve örgütlü yapılar, muhtemelen birtakım istihbarat servisleriyle bağlantılı yapılardı ve terör örgütleriyle bağlantılı yapılardı. " diyen Bilgin, şunları kaydetti: Şimdi yerel seçim döneminde de bunu görüyoruz.
Bir taraftan toplumun dini değerlerini hedef alan, onlara savaş açan, hakaret eden birtakım dezenformasyonları ve paylaşımları görüyoruz, öbür taraftan da toplumun milli sembollerini işte başka sembollerini yani birtakım hassas noktaları kaşıyan ve onları hedef alan, onlar üzerinden adeta seçim çalışması yapan bir örgütlü dezenformasyonla karşı karşıyayız. Seçim sonuçlarını değiştirmeye dönük bir dezenformasyon. Bunun ne kadar etkisi olur, bu çok tartışılır.
Türkiye’nin iddialı ve büyük bir ülke olduğunu ifade eden Bilgin, “Türkiye’de sosyal medya veya medya üzerinden dezenformasyonla Türkiye’yi iç cepheden vurmak isteyenler var, bu hep olacaktır, FETÖ gibi terör örgütleri var, birtakım istihbarat servisleri var, birtakım etki ajanları var. Bunlar hep olacaktır maalesef. Çünkü Türkiye iddialı bir ülke, büyük bir ülke.
Dolayısıyla bölgedeki birtakım emperyalist çıkarlara karşı mücadele ettiği için de bunun böyle bir istihbarat operasyonu olarak karşılığını da gören bir ülke.
Ama bizim buradaki vatandaşa düşen, bireylere düşen en büyük sorumluluğumuz, bu tarz provokasyon içeren, dezenformasyon içeren paylaşımlara prim vermemek olması gerekirken maalesef toplumumuzun bir kesimi bunlara prim veriyor, gerçekmiş gibi hakikatmiş gibi paylaşabiliyor. ” değerlendirmesini yaptı.
Vatandaşlara büyük sorumluluk düştüğünü aktaran Bilgin, sözlerini, “Daha ilk bakıldığı anda provokasyon olduğu belli olan bazı paylaşımlara çok da prim vermemek lazım.
Siyaseten kendi bireysel pozisyonlarına uygun düştüğü için daha çok bu yapılıyor ama bunu da yapmamak lazım, yani bizim burada kardeşliğimiz, bizim burada millet olma hukukumuz, çok eski, kadim. Bunun devamı her türlü gündelik meseleden, gündelik çıkardan, gündelik siyasal mücadeleden çok daha önemlidir. Bu sorumluluğu, bu şuuru her daim korumak gerekiyor. ” diye tamamladı.