Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Argun, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından genel merkez konferans salonunda bu yıl 7’ncisi gerçekleştirilen “İslam Dünyasında Hicret Kavramı Çerçevesinde Göç ve İltica” konulu Uluslararası Öğrenci Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, insanlık tarihi boyunca en kadim gerçeklerden birisinin göç olduğunu söyledi. İnsanoğlunun ekonomik, kültürel ve inanca dayalı sebeplerin yanı sıra doğal afetler gibi nedenler sonrasında ait olduğu coğrafyadan başka bir mekana taşınmasının göç olarak tanımlanabileceğini ifade eden Argun, tarih boyunca medeniyetlerin şekillenmesindeki en önemli etkenlerin başında da göçlerin geldiğini vurguladı.Sadece geçmişte değil günümüzde de uluslararası ilişkilerde göç ve diaspora politikalarının ülkelerin dış politikalarında en önemli kozlarından birisi haline geldiğine dikkati çeken Argun, “Göç ve diaspora hadisesi, hiçbirimizin göz ardı edemeyeceği önemli bir hadisedir. Aslında insanın serüveni cennetten dünyaya göçle başlamıştır. Yola revan olanlar için her göç onurlu ve güvenli bir hayatı yaşamak için yeni bir ufuk olarak doğar. Ama eğer söz konusu yolculuk alemlerin Rabbine iman etmenin bir gereği olarak mümince bir hayatı daha rahat yaşamak amacıyla yapılırsa bu göç hicret olur. Bu anlamda hicret bir zorunluluk halini alırsa, ardına bakmadan gitmek kulların Allah’a karşı bir sorumluluğu olur. İmani ve itikadi açıdan Allah’ın dinini yaşamak bir coğrafyada mümkün olmuyorsa, göç bir tercih değil zorunluluk haline geliyor” diye konuştu.Göçün aslında bireyler için doğuştan gelen bir insan hakkı olduğunu belirten Argun, her bir bireyin doğduğu bir mekandan farklı bir mekanda yaşamayı tercih edebileceğini, bu açıdan bakıldığı zaman göçmen karşıtlığının bireye, insana yapılmış aykırı bir davranış biçimi olduğunu ifade etti.“İslam coğrafyası acının, hüznün, göçün merkezi haline gelmiştir”Göçü önlemenin mümkün olmadığına işaret eden Argun, şunları kaydetti:“Göçü önlemeye çalışmak yerine düzenlemeye çalışmak gerekmektedir. Göç idareleri, göçmen bakanlıkları bu yüzden kurulmuştur. Ancak bu düzenlemeleri güvenlikçi bir perspektifle değil insan odaklı ve insani merkezden hareketle yapılması gerekmektedir. Bugün dünyamızın daha adil, daha insani göç yönetimi ve düzenlemelerine ihtiyacı vardır. Düzensiz göç hareketleri günümüz dünyasının en önemli problemleri haline gelmiştir. Trajedi yaşanmaktadır. Küresel boyutlu olan göç, bugün bütün insanlık için bir vicdan sınavı haline gelmiştir. Her türlü imkan ve kaynağa rağmen maalesef insanoğlu bu vicdan sınavında imtihanı kaybetmek üzeredir. Ama daha da üzücü olanı ise asırlar boyunca mazlumların umudu, çaresizlerin ışığı-sığınağı, insanların ve insanlığın, barış, eman yurdu olan İslam coğrafyası maalesef iç çatışmalar, savaşlar, dış müdahalelerle tahrip edilerek acının ve hüznün, göçün merkezi haline gelmiş olmasıdır.”
Gazikent ve Karataş ilçe oluyor
2021-12-10 14:15 - Gündem