Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Üye Ülkeleri Diyanet İşleri ve Dini İdare Başkanları 5. Toplantısı’na katılmak üzere Astana’da bulunan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Astana Medresesi ile Hüsameddin Es Sıganaki İslam Enstitüsü’nü ziyaret etti.
İlk olarak Astana Medresesi’ni ziyaret eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, burada yaptığı konuşmada Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı yüksek ihtisas merkezlerinden mezun olanların müftü ve vaiz olarak görev yaptığını belirterek, “Dini ihtisas merkezi, 1976 yılında tek bir yerde yani İstanbul’da açıldı ama daha sonraki yıllarda Türkiye’nin 12 ilinde de açılarak toplam 13’e ulaştı” dedi. “Alimlerimiz, Medine’den aldıkları o meşaleyi binlerce kilometre uzaklara götürdü”
İslam medeniyetinin temelinin ilme, irfana, bilgiye, hikmete dayandığını dile getiren Erbaş, şöyle konuştu:
“Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz; ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ buyurmaktadır. Bu ve benzeri ayetler üzerine ilk dönemden itibaren Müslümanlar gittikleri yerlerde önce medreseler kurmuşlar, o medreselerde nice ulema, alimler yetişmiş ve insanlığın yolunu ilimle aydınlatmışlardır. Hem de yüzlerce, binlerce kilometre uzaklara giderek, şehirleri İslamlaştırmak için ilim yolunu tercih etmişlerdir. Örneğin Medine’den çıkıp da Orta Asya’ya, Buhara’ya, Semerkand’a, Türkistan’a bu bölgelere Müslümanlar gelmiş daha sonra bu bölgelerde kurulan medreselerden yetişen alimler; İmam Buhari, İmam Maturidi gibi çok büyük alimler yetişmiş, Medine’den aldıkları o meşaleyi binlerce kilometre uzaklara götürmüşler ama sonradan görmüşüz ki en büyük alimler bu topraklarda yetişmiş.” “Elimizden gelen her türlü desteği vermeye devam edeceğiz”
Erbaş, Türkiye’de 13 yerde yüksek ihtisas merkezi, 20 yerde de eğitim merkezi bulunduğunu ifade ederek, “İleriye doğru Kazakistan’da da yavaş yavaş daha fazla ihtisas merkezleri açılır ve sayılarınız artar inşallah. Biz Türkiye ve Diyanet İşleri Başkanlığı olarak elimizden gelen her türlü desteği vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Okul binasında incelemelerde bulunarak yetkililerden bilgi alan Erbaş, ardından Hüsameddin Es Sıganaki İslam Enstitüsü’nü ziyaret etti. Buradaki konuşmasında Mevlid-i Nebi Haftası’nın idrak edildiğini hatırlatan Erbaş, “Cenab-ı Hak, Peygamber Efendimizi (s.a.s.) Kur’an-ı Kerim’de şöyle tanıtıyor; ‘Seni ancak bir şahit, bir müjdeci, bir uyarıcı olarak gönderdik. Onun izniyle Allah’a davetçi olarak gönderdik, etrafını aydınlatan bir kandil olarak gönderdik’ buyuruyor. Demek ki Peygamber Efendimiz 23 sene boyunca bütün insanları uyarmak, hakkın batıla galebe gelmesine şahitlik yapmak, müjdeleyiciliğini yapmak, hayra çağırmak için gönderilen bir zat. Efendimiz (s.a.s.), bu vazifesini en güzel bir şekilde yaptı ve şimdi bu vazifeyi bize bıraktı” ifadelerini kullandı. “Müslümanlar dünyanın her tarafına İslam’ı ilimle götürdüler”
Erbaş, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için çok büyük mücadeleler verdiğine işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Yesrib’i Medine-i Münevvere yapan ilim, Medine gibi yüzlerce şehri de aydınlattı ve bugün andığımız çok büyük ilim merkezleri yani Kurtuba’dan Buhara’ya, Semerkant’tan Türkistan’a, İstanbul’dan Merv’e, Horasan’dan İsfahan’a yani dünyanın neredeyse her tarafına Müslümanlar İslam’ı ilimle götürdüler. İlmin en yoğun olarak yayıldığı topraklar da bu topraklardır. Buhari’den İmam Maturidi’ye, Tirmizi’den Neredeyse hadis külliyatının büyük çoğunluğunun müellifleri bu topraklarda doğdular, eğitim aldılar, ilim sahibi oldular ve o kitapları bu topraklarda yaşayan büyük alimlerimiz yazdılar. Bu açıdan ne kadar iftihar etsek azdır.” “Nihai amacımız daha fazla kalbe İslam’ın güzelliklerini ulaştırmak”
“Hikmet müminin yitiğidir, nerede bulursa alır” hadis-i şerifini halırlatan Erbaş, “Biz de hikmeti arayan, hikmet peşinde koşan ilim yolcuları, ilim talipleri olarak çok fazla çalışmalıyız, hikmete ulaşmak için koşmaya devam etmeliyiz. Nihai amaç daha fazla insana ulaşmak, daha fazla gönle girmek, daha fazla kalbe İslam’ın güzelliklerini ulaştırmaktır” şeklinde konuştu.