Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesinde 650 yılından kalma Anadolu’nun en eski camisi, yılların olumsuz şartlarına rağmen varlığını koruyor.
Diyarbakır, İslam orduları tarafından kuşatıldıktan günler sonra 27 Mayıs 639 yılında fethi gerçekleşti. Kent merkezinin fethinden günler sonra İslam orduları ile İran orduları arasında günümüzde Kocaköy ilçesinde bağlı Bozbağlar köyünde bir savaş daha yaşandı. Bu savaşlardan sonra ve camide bulunan kitabeden de yola çıkılarak bugüne dek olumsuz şartlara rağmen ayakta kalan ilçenin tarihi Ulu Camisi 650 yılından kalma bir cami olarak değerlendirildi. Cami, dönem dönem şeyhler tarafından onarım ve eklentileri yapılırken, son hali 2019 yılında restorasyonu yapıldı. Cami, günümüzde de bakıma ihtiyaç duyarken hala varlığını sürdürüyor.
Caminin tarihi hakkında konuya vakıf olan ilçe vatandaşlarından Naci Akdemir, caminin Anadolu’nun en eski camilerinden kuvvetle muhtemel olduğu değerlendirmesinde bulundu. Bunu kati olarak ileri sürebileceğini belirten Akdemir, “Diyarbakır şehir merkezinin Müslümanlar tarafından fethi 27 Mayıs 639 yılında gerçekleşti. Bundan birkaç hafta sonra ilçemize bağlı Bozbağlar köyünde İslam orduları ile İran orduları arasında bir savaş daha oldu. Müslümanlar muzaffer oldu. Ve buralar benim kanaatime göre Haziran 639 yılında fetih edildi. Ve cami benim kanaatime göre en geç 650 yılından kalma bir camidir. Çünkü bu camide 1355 yılından kalma kitabe vardı. Bu kitabe bir onarım ve eklenti kitabesiydi. Şunu anlayabiliriz 1350’li yıllarda 14’üncü asrın ortalarında onarım görecek kadar eskiydi” dedi. “Eski bir Hristiyan veya paganizm mabedi olup daha sonra camiye tahvil edildiği yolunda herhangi bir bilgi yok”
“Caminin esas mekanı şu an bulunduğumuz beşik tonozlu klasik şark tipi camidir” diyen Akdemir, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bulunduğumuz yerin sol ilerisinde son cemaat yeri vardı. Fakat caminin müştemilatı günlük olarak veya zamana bağlı olarak meydana gelen ihtiyaçlara binaen ilave edilmiş kısımlardır. Kiliselerin girişi doğuda olur. Fakat bu caminin girişi bütün camilerde olduğu gibi kuzeydedir. Doğudan burada bir giriş olduğuna dair herhangi bir belirti elimizde yok. Buranın kilise olduğuna dair herhangi bir mozaik, istavroz şekli bunu destekleyen herhangi bir belirti elimizde mevcut değil. Yapının bütün şekli şemali, eklentileri, girişi, çıkışı buranın bir cami olarak inşa edildiğini bize gösteriyor. Buranın eski bir Hristiyan veya paganizm mabedi olup daha sonra camiye tahvil edildiği yolunda herhangi bir bilgiye sahip değilim.” “1300 yıllık bir cami”
Türkiye’nin birçok yerinde bu nitelikte camiler olduğunu aktaran Akdemir, “Kiliseyken camiye tahvil edilmiş yerler vardır. Paganizm bir yer iken camiye tahvil edilmiş yerler vardır. Fakat Kocaköy Camiinde bunu gösterecek herhangi bir belirti elimizde yok. Benim kanaatime göre 1300 yıllık bir cami. Şu bulunduğumuz yerin ilerisinde bir çilehane vardır. Buna halvethane derler, itikaf yeri derler. Eski mutasavvıflar gelip oraya girerlerdi bir hırka ve bir lokma ile halk dilinde artık deyim haline gelmiştir. Hem Kürtçe de hem de Türkçe de ‘bir hırka bir lokma’ sözü buradan gelir. En az 40 gün burada çile çekerlerdi. Kanıtlara gelince, fetihten sonra mutlaka bu gibi yerlere bir mabet yapılır, ,insanlar oraya gider Cuma namazlarını eda ederlerdi” ifadelerinde bulundu.
Birde 1355 tarihini gösteren bir kitabenin son onarımdan önce var olduğunu kaydeden Akdemir, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu kitabe şu anda mevcut değil. Nerede olduğunu bilmiyorum ama elimde fotoğrafı var. Caminin 1954’ten sonra esaslı bir onarım gördüğünü biliyoruz. O sırada Kocaköy’de şeyhlik icazetini yeni alan Şeyh İsmetullah Efendi camiyi esaslı bir tamirden geçirmiştir ve en son 1975 Lice depreminden sonra gene aynı zat tarafından caminin abdesthaneleri, abdest havuzları, gusül havuzları, gasil hane elden geçirildi. Fakat son onarım bundan 2-3 sene öce Vakıflar tarafından geliştirilen bir proje ile yapıldı ve son halini o zaman aldı.”