DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, "Bize düşen görev, Kıbrıs'ın tümü üzerinde garantörlük hakkı olan Türkiye olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin hukuksuz bir şekilde Kıbrıs'ın tümünü temsil yetkisi verilmesine ve hatta AB üyesi yapılmasına dair uygulamaların bundan sonra tanınmayacağı noktasında mücadelemizi yükseltmek olmalıdır." dedi.
Aksakal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısında yaşamlarını yitirenlere Allah'tan rahmet, yaralılar için şifa diledi.
İktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasi yapıların 2023 seçimlerine doğru giderken içinde bulunulan ortamda oy devşirme kaygısından arınarak terörü, teröristleri ve teröristlerin yolunu açanları lanetlemesinin yetmeyeceğini ifade eden Aksakal, buna "PKK/PYD terörü ve teröristleri" diyerek doğrudan tanım da konulması gerektiğini söyledi.
Aksakal, "Türkiye olarak 40 yıldır terörle mücadele ediyoruz, bu terör örgütünün adı PKK, soyadı ABD'dir." dedi.
"KIBRIS, DSP'NİN KIRMIZI ÇİZGİSİ"
14 Kasım'ın DSP'nin kuruluşunun 37. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Aksakal, 19 Kasım Cumartesi günü Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi Salonu'nda kutlama programı gerçekleştireceklerini bildirdi.
"Türkiye'de 'Kıbrıs' denildiğinde akıllara Bülent Ecevit gelir, 'Bülent Ecevit' denildiğinde ise Kıbrıs gelir." ifadesini kullanan Aksakal, DSP ve Kıbrıs'ın etle tırnak gibi birbirine bağlı olduğunu, Kıbrıs'ın, DSP'nin kırmızı çizgisi olduğunu kaydetti.
İktidarıyla, muhalefetiyle topyekun bir duruş ortaya konulması, tam bağımsız Kıbrıs Türk Cumhuriyeti inancının hayata geçirilmesi mücadelesinin başlatılması gerektiğini dile getiren Aksakal, "Bize düşen görev, Kıbrıs'ın tümü üzerinde garantörlük hakkı olan Türkiye olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin hukuksuz bir şekilde Kıbrıs'ın tümünü temsil yetkisi verilmesine ve hatta AB üyesi yapılmasına dair uygulamaların bundan sonra tanınmayacağı noktasında mücadelemizi yükseltmek olmalıdır." değerlendirmesini yaptı.
Aksakal, DSP'nin bu konuda yapılacak çalışmalarda hükümete her türlü desteği verebileceğini belirtti.
"KKTC'NİN BAĞIMSIZ BİR DEVLET OLDUĞUNU KABULLENİN"
Aksakal, şöyle devam etti:
"Tüm dünya milletlerine, BM Genel Sekreterine ve Avrupa Birliğine sesleniyorum. Öncelikle KKTC'nin bağımsız bir devlet olduğunu kabullenin ve resmen tanıyın. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki bundan sonsuza kadar kaçamayacaksınız. Kıbrıs adasında yaşayan halklara barış ortamı getirileli 48 yıl oldu. Neredeyse yarım asır. Kıbrıs Türkleri bağımsızlıklarını ilan edeli 39 yıl oldu, bu yoldan artık dönüş yoktur, anlayın ve dilinizden düşürmediğiniz o 'insan hakları' kavramının karşılığını artık verin.
Gelin, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesinin yolunu açın. Böyle bir çözüm sadece adadaki iki halkın barış ve kardeşlik içinde sonsuza kadar yaşamalarını değil aynı zamanda Doğu Akdeniz'deki jeopolitik, jeostratejik ve ekonomik işbirliği ortamının gelişmesine de katkı sağlayacaktır."
"Türkiye hükümeti eğer bu yönde bir gelişmenin oluşmasını sağlayamazsa, cesur bir ileri adım atmalı, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin 'Kıbrıs Cumhuriyeti' olarak tanınmasını ve AB üyeliği statüsünü tartışmaya açmalıdır." diyen Aksakal, Türkiye'nin sadece tartışmaya açmakla kalmaması, sahip olduğu bölgesel gücünü ve jeopolitik konumundan kaynaklanan etki gücünü de bu uğurda kullanmaktan çekinmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.