Denizli Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdoğan, bankalar ile sektörlerin aynı zincirin halkaları olduğuna dikkat çekerek; “Birimizin yokluğu ya da eksikliği, diğerini de olumsuz etkileyecektir. Yarınlarımız için çok daha sağlam bir zincirin halkaları haline gelmeliyiz” dedi. Türkiye Bankalar Birliği (TBB), Bursa, İzmir, Antalya ve Tekirdağ’dan sonra Denizli’de iş dünyasıyla bir araya geldi. TBB Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, toplantı öncesinde DTO Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Erdoğan’ı ziyaret etti. DTO Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’ın da katıldığı toplantıda, Denizli iş dünyasının bankalardan beklentilerini sıraladı. Dünyada yaşanan global sıkıntılardan dolayı emtia fiyatlarında oluşan aşırı artış, enerji maliyetlerindeki hızlı yükseliş, tedarik zincirindeki sıkıntı, navlundaki artış ile Rusya-Ukrayna savaşının ortaya çıkardığı sorunların firmaların finans ihtiyacını artırdığına dikkat çeken Erdoğan, “Bankalarımız ile sektörlerimiz, aynı zincirin halkalarıdır. Birinin yokluğu ya da eksikliği, diğerini de olumsuz etkileyecektir. Bundan daha da önemlisi, yarınlarımız için çok daha sağlam bir zincirin halkaları haline gelmeliyiz. Bunun için, sektörlerimize bir yıl ödemesiz, uzun vadeli ve sabit faizli kredi imkanı tanınmalı. Bankalarımızın firmalarımızın kredi limitlerini acilen artırması da artık zaruri bir ihtiyaçtır. Kredi taleplerimizdeki prosedür ve süreç uzun. Başvurulardaki değerlendirme hızlandırılmalıdır. Süreyi kısaltmak için bölgelerde ivedilikle sonuca gidilmelidir! Şube müdürlerimizin yetkileri artırılmalıdır; bekleme süreci kısaltılmalıdır. KGF destekleri de güncellenerek devam ettirilmelidir” diye konuştu. Tüketici kredilerindeki vadelerinin azaltılması ile ekspertiz sorununa dikkat çekti
Başkan Erdoğan, en önemli sıkıntılarından birinin de kredi başvurularında ipotek olarak gösterilmesi istenen varlıklara değer biçilmesindeki ekspertiz sorunu olduğunu belirtti. Erdoğan, “İpoteklerin ekspertiz değerlemesi, rayicinin çok çok altında kalmaktadır. Bu arada, geneli ithalata dayalı olmasından dolayı emtia fiyatları hem döviz bazında hem de tedarikte yaşanan sıkıntılardan kaynaklanan maliyet artışından dolayı, çok hızlı ve kat kat arttı. O nedenle, krediler ile benzeri finans kaynaklarındaki limitler, yetersiz kaldı; sistemin ihtiyacını karşılayamaz hale geldi. Bir an önce işletme sermayesi ihtiyacımızın karşılanması yönünde, adımlar atmanızı bekliyoruz. Öte yandan, kamu bankalarımızın Türk Lirası gecelik referans faiz oranındaki tavrı gibi olumlu girişimleri, özel bankalarımızın da katılımıyla güçlendirilmelidir. Türk Lirası cinsinden ticari nitelikteki nakdi kredilere Merkez Bankası tarafından yüzde 10 olarak uygulanan zorunlu karşılık oranı, yüzde 20’ye çıkarıldı. Bankalarımız ise aradaki farkın maliyetini karşılayabilmek için faizi yükseltmek sorunda kaldı; bu maliyeti bizlere yani müşterilerine yansıttı. Özel bankalarımızın yüksek faiz politikası, yatırımcılarımızı zorluyor! Bunun yanında, tüketici kredilerinin vadelerinin azaltılması da iç piyasayı olumsuz etkilemiştir. Ticaret hacmimizi, potansiyelinin altına çekmiştir. Uygun kredi koşullarının sağlanması, finansal kaynaklarımızın daha etkin ve verimli kullanılabilmesi için hem özel sektörümüz hem de bankacılık sektörümüz açısından çok önemlidir” şeklinde konuştu. “Bunca gayretimizin yegane sebebi, Denizli’miz ve hemşehrilerimizdir”
Tüm dünyanın ekonomik bir türbülanstan geçtiğini ve kredi maliyetindeki artışın, iş dünyasının yatırım iştahını azaltan bir unsur haline geldiğine vurgu yapan Erdoğan, şöyle konuştu:
“Daha fazla üretmek, satmak ve kazanmak düşüncesinin önündeki en önemli engellerden biri de budur! Sektörlerimiz, ciddi bir maliyet baskısı altında. Maliyetlerimiz sürekli artıyor. Enflasyon ise varlıklarımızı eritmeye başladı. İşletmelerimizin sermayelerini küçülttü. Bu zorlu süreçte, ülkemiz ve Denizli’miz ihracata sarıldı; pandemiye yenilmedi. Ancak, henüz küresel salgının yükü bitmemişken, üst üste gelen sıkıntılar, hepimizi daha zor bir sürece soktu. Yüksek faiz oranları ile krediye erişimde zorlukların çıkması, özel sektörümüzü olumsuz etkiledi. Oysaki reel sektörümüz ile özel sektörümüzün aynı gemide olduğunu aklımızdan çıkarmadan el ele omuz omuza çalışmalı; birlikte yol almalıyız. Önümüzdeki günlerde, Türkiye Bankalar Birliğimizin ve üyelerinin, sektörlerimizi yalnız bırakmayacağına ve destek olacağına inanıyorum. Bu çerçevede, ihracatımızı artıracak, ithalatımızı azaltacak, iş ve istihdam sağlayacak, enerji açığımızı kapatacak projelerimize finansman desteği artırılmalıdır. Özellikle küçük işletmelerimizin varlığını sürdürebilmeleri için işlem maliyetleri ve banka komisyonları düşürülmelidir. Ülkemizin kalkınmasında daha etkin bir rol oynayabilmek için de finans sektörümüz ipotek karşılığı kredi vermekten projelerimizin kredilendirilmesi yöntemine geçmelidir. Bizler de iş dünyası olarak bilanço ve proje üzerinden kredi talep etmeye alışmalıyız. Sorunları, ancak el birliğiyle, omuz omuza vererek aşabiliriz. Onun için gelin bize, sektörlerimize can suyu olun, güç verin, hayat verin; üyelerimiz nefes alsın! Biz de size kan olalım, değer katalım. Birlikte kazanalım. Bunca gayretimizin yegane sebebi, Denizli’miz ve hemşehrilerimizdir. Onların derdi bizim derdimizdir, onların talepleri ise Denizli’mizi daha ileriye ve hedefe götüren birer işarettir. Hep bu düşünceyle görev yaptık ve yapacağız”