Haber7 - ÖZEL
Yüzyıllarca Afrika halklarına zulmeden, Kara Kıta'yı sömürerek insanlarını açlığa ve sefalete mahkum eden Batılı ülkeler, kıta genelinde ‘istenmeyen adam’ haline geldi. Son dönemde birçok Afrika ülkesinin başta Fransa olmak üzere sömürgeci devletlere 'dur' demesi, Afrika'da yeni bir başlangıca adeta kapı araladı.Ülkelerindeki Fransız hegemonyasından kurtulmak isteyen Afrika devletleri peş peşe harekete geçti. Geçtiğimiz aylarda Kongo Cumhurbaşkanı Tshisekedi'nin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yüzüne karşı söylediği “Batı'nın Afrika’ya karşı buyurgan tavrı terk etmesi gerektiği” yönündeki söylemi ile kıtada Batı karşıtlığı dalga dalga fiiliyata yansıdı. Kongo'daki çıkışın ardından Fransa askerleri, yıllar boyunca sömürdükleri Batı Afrika ülkesi Mali’den kovuldu. Fransa’nın soykırım gerçekleştirdiği Cezayir, üniversitelerde yabancı dil olarak öğretilen Fransızca’yı kaldırdı. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde yükselen Fransa karşıtlığının ardından Fransız askerlerinin ülkeden çekilmesi kararı alındı. Çad’da ise istenmeyen Fransız askerleri tek tek sıraya dizilerek alıkonuldu.Afrika uyanışı Burkina Faso ve Nijer’e de yansıdı. Burkina Faso, Fransa ve ABD'ye uranyum ihracatını yasakladı. Nijer yönetimi ise Fransa'ya uranyum ve altın ihracatını durdurduğunu dünyaya ilan etti.Afrika ülkelerinden gelen bu sömürgeci karşıtı kalkışmayı ve gövde gösterisinin kodlarını HABER7, konunun uzmanlarına sordu. Afrika üzerine çok sayıda araştırma yapan SETA Brüksel Koordinatörü Talha Köse, Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) Genel Koordinatörü Dr. Ensar Küçükaltan ve ORSAM Kuzey Afrika Çalışmaları Araştırmacısı Emir Şefkatli, “Afrika Uyanışı"nı okurlarımız için değerlendirdi...
AFRİKA'NIN YENİ AKTÖRÜ TÜRKİYE
SETA Brüksel Koordinatörü Talha Köse, Kara Kıta'da Türkiye ve Çin gibi yeni aktörlerin ortaya çıktığını söyledi. Afrika ülkeleri arasında kategorik olarak ayrım yapmanın gerekliliğine vurgu yapan Köse şu sözleri sarf etti:Farklı ülkelerde farklı etkiler olduğunu düşünebiliriz. Özellikle Rusya ve Wagner'in etkili olduğu yerlerde Rusya-Batı, Rusya- Fransa rekabetinin etkisi var. Diğer bir husus Fransa'nın kendi içerisinde yaşamış olduğu sıkıntılardır.Fransız düşmanlığı üzerinden Avrupa, Afrika'da yeni bir milliyetçilik dalgası oluşuyor. Ayrıca Afrika'da yeni aktörler ortaya çıkıyor. Çin ve Türkiye yeni aktörler olarak Afrika ülkelerinden sadece kaynak alan, yöneten değil de daha farklı imkanlar sunuyorlar. Türkiye Afrika’ya eğitim, altyapı, yatırım konusunda daha farklı imkanlar sunuyor sunuyor. Dolayısıyla daha önce Batı’ya yanaşan o elitler, zamanla zayıflıyor.
ARTIK REKABET VAR
Amerikan ve Batı hegemonyasının dünya üzerinde giderek zayıfladığını vurgulayan Talha Köse, “Soğuk Savaş döneminde buna benzer bir durum vardı. Bir yanda Sovyetler'in rejimleri, diğer yanda Batı'nın, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'nin desteklediği ve aynı zamanda vekalet rekabetinin devam ettiği ülkeler vardı. Bunlar bir ülkede ya askeriye üzerinde rekabet olurdu ya da birtakım kabileler, iddiaşlar sürdürülüyordu. Günümüzde ise aktör çeşitliliği var. Bu aktörler arasında rekabet var. Tamamen hiçbir aktörün yoğun bir angajmanı yok." ifadelerini kullandı.
DOLAYLI ASKERİ MÜDAHALE OLABİLİR
Afrika ülkelerinin bu tutumunun ABD ve Batı'nın kolay kabullenemeyeceği bir durum olacağının belirten Köse, emperyal güçlerin doğrudan olmasa bile dolaylı olarak bir askeri müdahaleye kalkışabileceğini belirtti. Köse, "Yani Amerika Birleşik Devletleri'nin orada AFRİCOM gücü var. Dolayısıyla bu gücü ağırlıklı olarak Afrika'da, Çin ve Rusya'yı dengeleme üzerine bu oluşturmuş durumda. Ve uzun vadeli bir yatırım yapıyor. Ya bu konuda eğer Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri koordine olurlarsa bir şekilde doğrudan olmasa bile dolaylı bir şekilde müdahaleler olabilir." dedi. Köse, ABD ve Fransa'nın etkin olduğu yakın olan ülkeler üzerinden de bir vekalet savaşına girebileceğinin altını çizdi.
AFRİKA UYANIŞI'NIN NEDENLERİ
Konuya ilişkin ORSAM Kuzey Afrika Çalışmaları Araştırmacısı Emir Şefkatli ise çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. 'Afrika uyanışı'nı inceleyen Şefkatli, bu girişimin nedenini maddeler halinde şöyle sıraladı;Sahil bölgesinde Nijer, Burkina Faso, Mali ve Moritanya'ya kadar uzatabiliriz bunu. Bu ülkelerde bir kere toplumsal tabanda ciddi bir Batı karşıtlığı başladı. Bunun da en büyük sebebi aslında o ülkelerde zaten bu halkın bir ekonomik, iki sosyal, üç siyasi atmosferde Fransa destekli figürlerden memnuniyetsiz olmaları. İkincisi de yine halkın aslında Panafrican dediğimiz Afrikalı milli politikaları güden ordu veya siyasi kimlikleri figürleri arayıp onları kurtarıcı olarak görmeleri. Bu kişiler de yani içeride bu dominasyonu, konsolizasyonu sağlamak için ordu, ordu figürleri, siyasi figürler olsun veya toplum tarafından sayılan ve itibar gören kişiler olsun, bunlar da genelde karşıtlığı körükleyerek bir kere seçimler öncesinde oy devşirmeye çalışıyor. Ne kadar antidemokratik gözükse de seçimler sonuç göstergesidir. Seçim öncesi bu propaganda izlenerek bir kere bir oy devşirme veya oy konsolide etme çabası oluyor. İkinci olarak bu ülkelerde yöneten tarafından baktığımız zaman da yöneten kişiler genelde bölgede hem ekonomik anlamda bazı angajmanlar edinmek hem de diğer taraftan da siyasi bir nüfus alanı kazanmak için Rusya'ya yakınlaşıyorlar. Wagner üzerinden Rusya'ya geçiyorlar. Bunun en temel göstergesi o bölgedeki Rusça ve transfer rekabetinde Rusya'dan bazı edinimler sağlamak. Gerekirse finansal veyahut güvenlik destekleri almak, sağlamak. Bu da Fransız karşıtlığının ikinci bir arka planında yatan bir sebep. Üçüncü sebep ise mikro çaplı terör örgütlerinin gözdesi durumunda olan bölgenin liderleri, Fransa'nın yaptığı operasyonların terör örgütlerine katkı sağladığını düşünüyor. Bu sebeple Fransa bölgede istenmiyor.
ABD VE FRANSA'NIN OPERASYONLARI GÖRÜLEBİLİR
Afrika'dan kovulan ABD ve Fransa'nın kıtaya yönelik bundan sonraki olası hamlelerine dikkat çeken Şefkatli, ABD'nin Mali'deki askeri güçlerini geçtiğimiz dönemde Nijer'e kaydırdığını, ABD'nin Nijer'de bulunan drone üssünü ve Fransa'nın ülkede bulunan askeri strateji üssünü hatırlatarak "Askeri anlamda bakıldığı zaman Mali'deki pek çok radikal gruplarla mücadelede Nijer üs görevi görüyor. Amerika mevcut gelişmelerden ötürü farklı bir uluslararası aktör etkinliğinin arttırmasına izin vermeyebilir. Dolayısıyla orada küçük çaplı operasyonlar olabilir, daha orta çaplı olabilir, yerel terörle mücadele adı altında veya bazı operasyonlar düzenleyebilir. Keza Fransa da aynı şekilde. Ama henüz zaten buna dair Nijer'deki darbenin gidişatının nasıl evrileceğinin net bir çerçevesi olmadığı için bu aktörler de henüz bekle gör stratejisi izliyor." şeklinde konuştu.
İÇ VE DIŞ SEBEPLERAfrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi (AKEM) Genel Koordinatörü Dr. Ensar Küçükaltan, ise 'Afrika uyanışı'nın iç ve dış sebeplerinin olduğunu belirterek "İç sebeplerde emperyalizme baktığımız zaman halkının iki doların altında yaşadığı ülkeler bunlar. Dolayısıyla bunun üzerine daha sonrasında iktidar partilerinin özellikle muhalefetin sesinin susturulması ve yine son dönemde Fransız karşıtı gösteriler yasaklanması özellikle Nijer'de. Bir sebepte Mali'de daha önce Fransız askeri vardı ve radikal unsurlarla savaşmak için. Mali'den bu askerler kovulduktan sonra Nijer yani şu anki devrik başkan bunları ülkeye davet etti ve aldı. Dolayısıyla bu bir iç iç tarafı bu bir sıkıntı yarattı." ifadelerini kullandı.
Küçükaltan, dış sebeplere de Fransa'ya giden uranyum oranının yüzde 80'lerin üzerine çıkması ve Nijer petrolünün Benin üzerinden dünyaya ulaştırılması hedefi olarak sıraladı.
RUSYA'YA BAĞIMLILIK TEHLİKESİ
Küçükaltan, bölgedeki son durumla ilgili bir tehlikeye de dikkat çekerek, ABD ve Batı ülkelerinden kaçan Afrika ülkelerinin Rusya bağımlılığıyla karşı karşıya kaldığını söyledi. Bölgenin bir bağımlılıktan kurtulurken, başka bir bağımlılığa girme tehlikesi olduğunu ifade eden Küçükaltan, "Nijer Batı'nın elinde kalan son müttefik oldu orada. Dolayısıyla şu anki yapılan darbe Batı'nın elinde kalan son müttefiki aslında Batı'nın elinden almak olarak okuyabiliriz." şeklinde konuştu.
ASKERİ HAZIRLIK VAR
ABD ve Fransa öncülüğündeki Ekovas ülkeleri birliğinde şu an bir askeri hazırlık olduğunu belirten Küçükaltan, bu askeri hazırlık sonrası oluşabilecek tabloyu ise şu 3 ihtimalle açıkladı;
Darbenin başarıya ulaşması ve işte askeri rejimin bir süre sonra sivil bir rejime dönmesi.Karşı darbe yani, Fransa-Amerika öncülüğünde toplanarak burada bir silahlı mücadeleye girişmesi veya iç diğer unsurları destekleyerek şu anki rejimin götürülmesi.Bölgedeki terör saldırıları artabilir.