Kahramanmaraş merkezli depremin ardından hava ve kara yolu ile afet bölgesine intikal eden Ankara İtfaiyesi, kurtardığı 430 hayatın yeni sayfalarına kazındı. Enkaz altında kalan depremzedelere ulaşan arama-kurtarma ekipleri, şok içinde olan bir kadının orucunu yanlarında getirdikleri su ile açtırdı.
Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan olan 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki depremler 11 ili doğrudan etkiledi. Depremin yaşandığı ilk andan itibaren refleks gösteren Ankara İtfaiyesi, ilk etapta hava yolu ile 20 kişilik ekibini Kahramanmaraş’a sevk etti.
Ankara İtfaiyesi, Kahramanmaraş’a 104 personel, 24 araç; Hatay’a 162 personel ve 24 araç ile enkaz altında arama-kurtarma çalışmalarına katıldı. Ankara İtfaiyesi arama-kurtarma ekiplerince Kahramanmaraş’ta 309, Hatay’da 122 olmak üzere 431 vatandaş enkaz altından kurtarıldı. Ayrıca İskenderun Limanı’nda yaşanan yangına 24 personel ve 4 araç ile müdahalede bulunuldu.
Arama-kurtarma ile ilgili eğitimler, saha tatbikatı ve birçok afette görev yaptığını dile getiren İtfaiye Akademi Amiri Zafer Yüce, "Gece yarısı ekiplere haber ulaşmaya başlayınca bize de telefon ile büyük bir afet olduğu ve çok fazla bilgi alınamadığını ama derhal merkezde toplanmamız gerektiği ulaştırıldı. Timlerdeki görevli personele belirli iletişim araçları ile ulaşılmaya çalışıldı. Burada bizim malzeme ve ekipmanlarımızın hepsi hazır bekliyordu, onlara takviye yapıldı. Birinci ekibimiz derhal toplandığından dolayı 20 kişilik ekibimizi hava yolu ile Güvercinlik üssünden Kahramanmaraş’a ulaştırdık. Bölgeden çok sağlıklı bilgi gelmediği için ikinci ekibi toparlamaya başladık ve Hatay ilinin ağır hasarlar aldığını duyduk. Sonrasında 48 kişilik ikinci ekibimiz Hatay’a doğru yola çıktık" ifadelerine yer verdi. "Bu şiddette bir afet görmedik"
Daha öncesinde depremde arama-kurtarma tecrübesi olduğunu fakat Kahramanmaraş merkezli depremin oluşturduğu şiddeti görmediğini dile getiren Yüce, "Ben 3 depremde görev aldım. Hiçbiri bununla yan yana getirilemez. Çok büyük bir afetti bu. Diğer çalıştığımız enkazlar da o günün şartları ile bize büyük geliyordu fakat daha önce bu şiddette bir afet görmedik. Ülkemizde ben daha önce bu büyüklükte afet görmedim" dedi. "Abla ezan okundu, sen orucunu açabilirsin"
Enkaz altında ulaştığı depremzedelerin birçoğunun şok içerisinde olduğunu ifade eden Akademi Amiri Yüce, şu ifadeleri kullandı:
"Hatay’a ilk ulaştığımızda Jandarma Alay Komutanlığı Kriz Merkezine gittik. Orada birtakım değerlendirmeler yaptık. Bize Akevler, Ürgen Paşa Mahallesi’nde ağır yıkım olduğu söylendi. O karanlığın içinde ve yıkıntının içinde sessiz çığlıklar da vardı. Bu bizi biraz karamsarlığa sürükledi. Karanlığın etkisiyle de yıkımın farkına varamadık. Gider gitmez faaliyetlere başladık, Hatay’da 122 vatandaşı enkaz altından kurtardık. Enkaz altında kalan 17-18 yaşlarında Can vardı. Ulaştığımızda bize ’Saat kaç?’ diye sorduğunda ’Saat 7’ dedim. ’Ağabey ben işe geç kaldım’ dedi. ’Can bugün tatil günü, sen merak etme’ dedim. Yine enkaz altında ulaştığımız ve iki çocuğu yanında vefat etmiş Ebru abla vardı. Uzun süre susuz kaldığı için yanımda getirdiğim sudan içirmek istediğimde ’Ben oruçluyum’ dedi. ’Abla ezan okundu, sen orucunu açabilirsin’ dedim. Çoğu insan şok içindeydi."
Hazır olan deprem çantasındaki eksikleri tamamlayarak afet bölgesine yola çıktığını aktaran Ankara İtfaiyesi Sualtı Arama-Kurtarma ekibinde görevli Kazım Nuset, "Durumun ehemmiyetini yolda kavrayamadım. Bu kadar büyük deprem ve kaosla karşılaşacağımı düşünmüyordum" diye konuştu. "Bana yeniden umut oldu"
Ankara İtfaiyesinin bölgeye ilk varan arama-kurtarma ekiplerinden olduğunu dile getiren Nuset, "Unutamadığım Masal bebek var. Masal bebeği annesi emzirirken çok sağlıklı bulduk. Kucağıma aldığımda çok sağlıklıydı. Bana yeniden umut oldu; 48 saat uykusuz kaldık, çok yorgunduk. Tabii orada annesini de gördük, herhangi besin alamamış Masal bebek gibi şansı yoktu. Her iki hikaye de bana orada anlatıldı. İnsanların ne kadar zor durumda olduğu ve bir yandan da Masal bebek gibi şansın olduğuydu" ifadelerini kullandı.