İstanbul
FETÖ lehine sosyal medyada paylaşımlarda bulunan firari basketbolcu Enes Kanter, meslekten ihraç edilen örgütün firari eski savcıları Zekeriya Öz ve Celal Kara'yla çektirdiği fotoğrafı Twitter'dan yayımladı.
Polis ekipleri, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından fotoğrafın Üsküdar Çengelköy'deki özel diş kliniğinin balkonunda çekildiğini belirleyerek örgüt tarafından kullanıldığı tespit edilen kliniğin sahibi Ali İlker Baştan'ı gözaltına aldı.
Baştan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada 29 Mart 2018'de "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı ve ev hapsiyle tahliye edildi. Birlikte aynı suçtan yargılandığı eşi Esma Kuriş Baştan ise dosyası ayrıldıktan sonra "örgüte yardım" suçundan 1 yıl 13 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Yargıtaya yapılan temyiz incelemesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirten Baştan'ın dosyası bozularak yerel mahkemeye gönderildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 15 Eylül 2021'de yeniden görülmeye başlanan davada sanık Baştan, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma kapsamında ifade vererek inkar yolunu seçti.
FETÖ elebaşıyla yüz yüze görüştü
Baştan, İstanbul Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde, eşinin New York Üniversitesinde ortodonti uzmanlığı yapması nedeniyle sık sık gittiği ABD'de örgütle tanıştığını, toplantılarına katıldığını anlattı.
Bu toplantılara katılan bazı kişileri Türkiye'deki kliniğinde bazen ücretli, bazen de ücretsiz tedavi ettiğini söyleyen Baştan, 2008 yılı ramazan ayında bayramlaşma için FETÖ'den yargılanan Halit Şeker ile Pensilvanya'da örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in yaşadığı yere gittiklerini belirtti.
Baştan, bayramlaşma için geniş bir salonda bekletildiklerini dile getirerek, "Şeker tarafından Gülen'e 'Hizmete çok katkısı var.' diye tanıtıldım ve övüldüm. Fetullah Gülen de katkılarımdan memnun olduğunu, hayır ve sevap işi yapanların her iki dünyada bunun mükafatını alacağını söyledi. Oradan ayrıldıktan sonra Şeker, 'Hocanın hayır duasını aldın, bundan sonra bir işin olursa mutlaka görülür.' dedi." ifadelerini kullandı.
Türkiye'ye döndükten sonra örgütün etkinliklerine katılmaya devam ettiğini belirten Baştan, şunları kaydetti:
"Bir hastamın önermesi üzerine kızının tedavisini yaptığım sürede Zekeriya Öz muayenehaneme geldi. Bir gün Enes Kanter ve Celal Kara ile geldi. Terasta fotoğraf çektiren bu kişilerle günlük hayata dair sohbet ettik. Daha sonra Celal Kara'nın diş kontrolünü yapıp gereken tedavi hakkında bilgi verdim. Bir daha da Kara'yı görmedim. İlk başlarda bunların tamamen saf ve temiz bir yapıda olduğunu ve dine hizmet ettiklerini sanıyordum. Ancak sonraki gelişmeleri gördükten yani maskeleri düştükten sonra gerçek niyetlerinin dine hizmet olmadığını ve dini bir yapı gibi görünüp çıkar amacıyla hareket eden vatan haini olduklarını, hem dinimize hem de vatanımıza zarar verdiklerini açık ve net şekilde öğrenmiş oldum. Çok ama çok pişmanım. Gerçek niyetlerini bilmeyerek de olsa bu örgütün yapısına hizmet ve yardımda bulunmama sebep olanlardan her iki dünyada şikayetçiyim. Vatan haini olduklarını bilseydim asla yardım ve hizmet etmezdim."
Ücretsiz ya da düşük ücretle tedavi yaparak dine hizmet ettiğini ve hayır işlediğini düşündüğünü anlatan Baştan, "O dönemin en güçlü savcısı konumunda olan Zekeriya Öz gibi üst düzeydekiler, sporcular gibi ünlü isimlerle birebir muhataptım. Kendimi çok özel ve güçlü hissediyordum. Bu örgüt saf ve temiz duygularımı, inancımı ve geleceğimi, kariyerimi bitirerek beni mağdur etmiştir." dedi.
"Cezaevinde FETÖ'nün gerçek yüzünü göremedim"
Yargılama aşamasında bir süre tutuklu kalan sanık Baştan, cezaevindeyken psikolojisinin kötü olduğunu ve yıprandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Her şey alt üst olmuş, ailemi mağdur etmiş ve üzmüştüm. Neyin ne olduğunu bilmediğim ve cezaevinde sadece FETÖ'cülerle irtibat halinde olduğum bir dönemde FETÖ'nün gerçek yüzünü göremedim. Mağdur edildiğimi ve aileme haksızlık edildiğini düşündüğüm için o kızgınlıkla 'Onlar betona yatırım yaptı, biz beyine yatırım yaptık.' gibi söylemlerde bulundum. Cezaevinin içinde olayların gerçek yüzünü görme şansım olmadı. O dönemde ülkemize ve milletimize zararı olan sahtekar bir vatan haini olduğunu bilmiyordum ve işin aslını göremiyordum. Sayın Cumhurbaşkanımıza sonsuz şükranlarımı sunarım ki FETÖ'nün maskesini düşürerek hem bana hem de benim gibi mağdur olan birçok insana örgütün gerçek yüzünü gösterdi. Gülen'in vatan haini ve insanların dini duygularını sömüren aciz bir terör örgütünün elebaşı olduğunu anlamamızı sağladı. FETÖ'nün gerçek yüzünü göremediğim için çok üzgün ve pişmanım."
Savcı, pişmanlığı yetersiz buldu
Sanık Baştan'ın celse arasında alınan ifadesinin dosyaya girmesinin ardından dava, geçen hafta yapılan duruşmayla karara bağlandı.
Duruşma savcısı, mütalaasında sanığın "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan cezalandırılmasını istedi, etkin pişmanlık kapsamındaki ifadesini yetersiz buldu.
Pişmanlığını son savunmasında da yineleyen sanık Baştan, "Söz konusu örgütün gerçek yüzünü çok sonradan öğrendim. Samimiyetle bütün bildiklerimi anlattım." dedi.
Mahkeme heyeti, sanık Baştan'a örgüt içindeki konumu, görevi ve faaliyetlerini dikkate alarak "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 9 yıl hapis cezası verdi.
Sanığın örgütün faaliyetlerine yönelik anlatımları ve bunların örgütün dağılmasına sağladığı veya sağlayacağı katkı ile yargılama sürecindeki davranışlarını dikkate alan heyet, cezayı 5 yıla indirdi.
Heyet, sanığın yurt dışına çıkış yasağının devamına, karakola imza atma şeklindeki adli kontrol tedbirinin ise kaldırılmasına hükmetti.