Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Ekim 2018'de güven mektubu sunmasından bu yana yürüttüğü büyükelçilik görevini, meslekten emekli olarak tamamlayacak Kwaasteniet, ikili ilişkileri, Türkiye ve Türk halkına ilişkin izlenimlerini AA muhabirine anlattı.
Kwaasteniet, Türkiye-Hollanda ilişkilerine ilişkin, "Son birkaç yıldır iki ülke arasındaki ilişki gelişiyor. (Kovid-19) Salgına rağmen siyasi düzeyde temaslarda bulunabildik. Ticaret rakamları yükseldi. Salgın olmasaydı daha da yükselebilirdi ama yine de iyi çaba gösterdik. Ayrıca kültürel bağlarımız da daha yoğun ve güçlü hale geldi; en çok da bunu sevdim ve takdir ettim. Genel olarak değerlendirdiğimde, Türkiye'den ayrılırken geriye büyük memnuniyetle bakıyor ve vardığımız yeri görüyorum." dedi.
"Ticaret alanında potansiyel çok yüksek"
Türkiye ve Hollanda'nın ticaret alanında büyük potansiyel taşıdığını söyleyen Kwaasteniet, "Türkiye'de faaliyet gösteren 3 bini aşkın Hollandalı şirket var. Ayrıca Hollanda'daki Türk toplumu sayesinde çok daha fazla bağımız var. Böylece doğal olarak iki ülke birbiriyle ticaret yapıyor. Bu nedenle bu alanda çok fazla potansiyel olduğunu düşünüyorum." diye konuştu.
Kwaasteniet, bu potansiyelin tam olarak değerlendirilebilmesi için istikrarlı ekonomi politikalarının izlenmesinin de önemli olduğunu kaydetti.
"Hollanda Başbakanı Rutte'nin ziyaretini görebilmem güzel oldu"
Türkiye'de geçirdiği 4 yıl boyunca mesleki ve bireysel anlamda öne çıkan bir çok önemli konuyla ilgilendiğini belirten Kwaasteniet, profesyonel anlamda en önemli gelişmenin hükümetler arasında gerçekleştiğini; bunun, Hollanda Başbakanı Mark Rutte'nin 22 Mart'ta Türkiye'ye yaptığı ziyaret olduğunu kaydetti.
Kwaasteniet, Rutte'nin gelişinin, uzun zamandır planlanmasına rağmen salgın nedeniyle yapılması geciken bir ziyaret olduğunu anlatarak, "Türkiye'den ayrılmadan önce Başbakan'ın bu ziyaretini görebilmem güzel oldu." dedi.
İki ülke arasında sivil toplum iş birliği için de çok çalışma yürüttüklerini belirten Kwaasteniet, "Kadınları güçlendirmek, toplumda kadınlara daha fazla alan açmak ve kadına yönelik şiddetle mücadele için çalışan birçok kadınla tanıştım. Hepsi çok etkileyiciydi. Onların toplumda bir şeyleri değiştirme arzusu ve enerjisi beni gerçekten etkiledi." diye konuştu.
"Ülkenin her yerinde, Rize'de, Kahramanmaraş'ta bisiklete bindim"
Kwaasteniet, görevi boyunca iki ülkenin sürdürülebilirlik üzerinde de çok çalıştığını belirtti.
Hollanda'da bisiklete binmeyi teşvik etmenin ve bisikletçilere sponsor olmanın bunun önemli bir parçası olduğunu söyleyen Kwaasteniet, şöyle devam etti:
"Bu yüzden bu ülkenin her yerinde Rize'de, Kahramanmaraş'ta birçok yerde bisiklete bindim. Elbette, Türkiye'nin Hollanda ile aynı olmadığının farkındayız. Mesafeler çok daha uzun ve ülke oldukça engebeli. Dolayısıyla bisiklete binmek burada asla Hollanda ile aynı anlamı taşıyamaz. Ama yine de bunu daha fazla hayata geçirmeye değer diye düşünüyorum. Çünkü şehirlerin bisiklet sürebileceğiniz bölümleri var. Bisikletin daha da geliştirilebileceği Konya gibi oldukça düz şehirler de var. Bisiklet aynı zamanda önemli bir spor etkinliği. İstanbul'da, Rize'de, Mersin'de sadece deniz kıyısında bile bisiklet sürseniz, iyi ve eğlenceli bir egzersiz yapmış olursunuz, üstelik temiz havadasınız. Bu yüzden bisiklete binmek teşvik edilmeye değer."
"Yeşil teknolojiler geliştirmemiz gerek"
Kwaasteniet, görevi sırasında öne çıkan bir başka başlığın ise, Türkiye'de yenilikçi fikirlerle dolu birçok iş insanı ile tanışması olduğunu söyledi.
Kentsel sorunlara akılcı çözümler bulunması gerektiğini söyleyen Kwaasteniet, şöyle devam etti:
"Yeşil teknolojiler geliştirmemiz gerek. Dönüşüm ekonomisini daha fazla benimsememiz gerek. Bu konuda, tekstil sektörünün yeniden kullanımı, dönüşümü benimsemesi için çok çalışma yürüttük. Bu, kullanılmış tekstilleri yeni tekstiller yaratmak için kullanmak anlamına geliyor ve bu alanda Hollandalı ve Türk şirketlerin arasında oldukça fazla iş birliği var. Ve her yıl yeni ürünler yaratmak için eski tekstil ürünlerini daha fazla kullanarak daha çevre dostu olma yolunda ilerleme kaydediyorlar."
Kwaasteniet'ten hemcinslerine mesaj: "Hiç kimse denemeden pes etmemeli"
Kwaasteniet, diplomasi alanında kadın diplomat olarak en yüksek kariyer basamağına ulaşılabileceğine işaret ederek, kadınlara şu mesajı verdi:
"Hiç kimse denemeden ve kendisi için mümkün olan en iyi kariyeri yaratmak için bir çaba göstermeden pes etmemelidir. Bu, herkesin her zaman bir kariyeri olması gerektiği anlamına da gelmez. Demek istediğim, en önemlisi işinizde mutlu olmanız ve işinden keyif almanız."
Erkeklerin kuşattığı bir çevrede kadın çalışan olmanın ortaya koyduğu meydan okumalara dikkati çeken Kwaasteniet, şunları kaydetti:
"Kadınlar için erkeklerin egemen olduğu bir ortamda çalışmak her zaman zor olmuştur. Ancak artık bu durum değişiyor, şartlar benim mesleğe başladığım dönemdeki gibi değil. Örneğin bakanlığın güvenlik departmanında çalışmaya başladığımda 27 erkek arasındaki tek kadın bendim. Benzer şekilde, Ürdün'de 3 yıl boyunca orada bulunan tek kadın büyükelçi bendim. Zor muydu? Hayır zor değildi. Eğer yeteneklerinize güveniyorsanız ve sadece işinize odaklanıyorsanız zor değil."
Kwaasteniet, bir profesyonel olarak işini yapmanın en önemli şey olduğunu belirterek, bir meslekte ya da iş yerinde "erkekler kulübü" olsa da bu meydan okumaya en iyi yanıtın "ulaşmak istenen hedefe gerçekten odaklanmak" olduğunu dile getirdi.
"NATO müttefiki olmak iki ülke arasında oldukça güçlü bir bağ oluşturuyor"
Türkiye'deki görevinden önce ülkesinin NATO Daimi Temsilciliğini yürüten Kwaasteniet, Türkiye ve Hollanda'nın müttefikliğini, "Birlikte olmak, NATO müttefiki olmak çok güçlü bir bağ. Ne zaman Başbakanımız (Rutte) ve Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) bir araya gelse savunma konusu gündemlerindedir. Ne zaman birbirlerini görseler, NATO çerçevesinde sohbet ederler." ifadelerini kullandı.
Kwaasteniet, iki ülkenin Afganistan'da birlikte savaşıp asker kaybettiğini ve böyle deneyimlerin güçlü bir ilişki ortaya koyduğunu da belirtti.
Türkiye ve Hollanda'nın güvenlik önceliklerine de değinen Kwaasteniet, "Hollanda, farklı bir coğrafi konumda yer alıyor. Her şeyin her zaman oldukça güvenli göründüğü Avrupa'nın kuzeybatı bölgesindeyiz. Türkiye ise, ortamın daha değişken, daha sert olduğu NATO'nun güneydoğu kanadında yer alıyor. Dolayısıyla tabii ki Türkiye'nin kendi güvenlik durumuna bakış açısı bizimkinden farklı. Bunun böyle olması mantıklı, tıpkı bizim bakışımızın Polonya ve Baltık devletlerinden farklı olması gibi." diye konuştu.
Kwaasteniet, NATO çerçevesinde diyaloğu sürdürmenin karşı tarafın güvenlik kaygılarını anlamaya çalışmak açısından çok önemli olduğunu belirterek, "Bu devam eden diyalog son derece önemlidir. İki ülke arasında güçlü bir kilittir." ifadesini kullandı.
"Son görev olarak Türkiye'de çalışmak başınıza gelecek en güzel şey"
Özel ve profesyonel yaşamında Türkiye'nin yerini anlatan Kwaasteniet, "Emekliliğe yaklaşıyorken, son görev olarak Türkiye'de çalışmak başınıza gelecek en güzel şey. Çünkü ülke güzel, insanlar kibar ve cömert." dedi.
Kwaasteniet, Türkiye'de karşısına çıkan konuların "karmaşık" olsa da "ilgi çekici" olduğunu ve NATO gündeminin de bu konular arasında yer aldığını belirterek, Türkiye'deki görevini "Hiçbir zaman kolay değil, her zaman zorlayıcı ama aynı zamanda sonuçlara ulaştığınızda da çok ödüllendirici." diye değerlendirdi.
Boş zamanlarında olabildiğince seyahat ettiğini ve Türkiye'nin doğasını çok sevdiğini söyleyen Kwaasteniet, "Ülkenin her köşesinde bulundum, birkaç şehir hariç. Onlar da bir elin parmaklarını geçmez." dedi.
"Kalbimin bir yerinde Türkiye'ye yönelik zaafım vardır"
Kwaasteniet, Türkiye'yi büyükelçi olarak gelmeden önce de tanıdığını belirterek, "Türkiye'yi daha önceden biliyordum. Türkiye'ye ilk seyahatimi henüz çok genç bir öğrenciyken 1976'da yaptım. O zamandan bu yana kalbimin bir yerinde Türkiye'ye yönelik zaafım vardır. Bu nedenle son görevimin burada geçmesi gerçekten harika bir deneyimdi." diye konuştu.
Ankara'da çok güzel zaman geçirdiğini de anlatan Kwaasteniet, "Anıtkabir'i çok seviyorum. Bütün ziyaretçilerimi Anıtkabir'e götürürüm. Elmadağ'ın, yürüyüş için çok güzel bir yer olduğunu düşünürüm." dedi.
Kwaasteniet, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesinde, bahçesine ve Ana Bina'ya atılan bombalarla büyük zarar gören TBMM'den de etkilendiğini, "TBMM ve oradaki 15 Temmuz izleri de çok etkileyicidir." sözleriyle dile getirdi.
KAYNAK : AA