İstanbul
Peygamber Sevdalıları Vakfı ve Özgür Kudüs Platformu organizesinde Bülbüldere Fevziye Hatun Camisi önünde bir araya gruptakiler, ellerinde "Gazzeli çocuklar yalnız değildir", "Gazze'nin izzeti, diriltecek ümmeti", "Kudüs İslam aleminin başkentidir", "Gazze'ye ses ol, işgale dur de", "İnsanlık vicdanı siyonizmi yenecek" ve "Refah'ta katliam var, soykırıma dur de" yazılı pankartlar taşıyarak yürüyüşe başladı.
Katılımcılar tekbirler getirip "Nehirden denize özgür Filistin", "Filistin'e özgürlük, direnişle gelecek", "Hamas'a selam, direnişe devam" ve "Katil İsrail, Filistin'den defol" sloganları atarak Üsküdar Meydanı'na geldi.
Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, 8 ayı aşkın süredir Gazze'de 40 bin masum sivilin katledildiğini söyledi.
Eşin, hayatını kaybedenlerin arasında kadınların, çocukların ve isimleri konmamış bebeklerin olduğuna dikkati çekerek, "En son dün Gazze'nin Nusayrat Mülteci Kampı'nda yaklaşık 300 insan katledildi." dedi.
Trafik kazasında bile 2 kişinin canını yitirmesinde insanların oraya koştuğunu belirten Eşin, Gazze'de yaşanan ölümlerin ve acıların yüreklerden çıkmadığını belirtti.
"Bu zulüm devam etmemeli, hep beraber bunu haykıralım"
Eşin, şöyle devam etti:
"Gazze dünyanın en vahşi, en barbar insanları tarafından havadan, karadan, denizden bombalanıyor. İnsanlar kuzeye kaçıyor bombalanıyor, güneye kaçıyor bombalanıyor, orta kesime geliyor bombalanıyor. Okullara, camilere, hastanelere sığınıyor, bombalanıyor ve bütün sınırlar kapalı. Hiçbir yardım, hiçbir umut yok. Bütün bunlar insanlığın, hepimizin gözleri önünde gerçekleşiyor. İsrail denen o lanetli yapı sadece Filistinlilerle, Hamas'la, Müslümanlarla, Araplarla savaşmıyor, bütün insanlıkla savaşıyor. İnsanlığın onuruyla, vicdanıyla savaşıyor. Savaşın da bir ahlakı olur, kuralı olur."
Eşin, Rusya-Ukrayna savaşında kadınların ve çoçukların öldürülmediğini, hastanelerin ve okulların bombalanmadığını, bütün tahliye yolları ve insani koridorların açık olduğunu, insanların çıkabildiğini ve oraya her türlü yardımın, doktorun, ilacın gidebildiğini belirtti.
Gazze'de bunların hiçbirisinin olmadığına işaret eden Eşin, "Bütün bu katliama, zulme ve işgale karşı hepimizin tepkisini ortaya koyması lazım. Eğer biz tepkimizi Üsküdar'dan, İstanbul'dan, Türkiye'den ortaya koymazsak İsrail denen kanser uru İstanbul'a, Anadolu'ya, Diyarbakır'a, Edirne'ye dayanacaktır. Çünkü bunun duracağı bir nokta yoktur." ifadelerini kullandı.
Eşin, ABD başta olmak üzere Avrupa ve dünyanın birçok farklı noktasında insanların toplandığını hatırlatarak, "Bunlar Müslüman, Arap, Filistinli değil ama orada insanlık onuru ve şerefi için, o kadınlar, bebekler ve çocuklar için meydanlara çıkıyorlar. Dolayısıyla buradan sesleniyoruz; bu zulüm devam etmemeli, hep beraber bunu haykıralım." diye konuştu.
"Kudüs davası sadece Filistinlilerin davası değildir"
Peygamber Sevdalıları Vakfı ve Özgür Kudüs Platformu adına basın açıklamasını okuyan Op. Dr. Ömer Faruk Aydoğan da Aksa Tufanı sonrası başlayan Gazze soykırımının 8 aydır devam ettiğini söyledi.
Aydoğan, bir tarafta tarihin kaydettiği en korkunç katliam ve soykırımın, diğer tarafta ise bir avuç mücahit ve şerefli halkının izzetli direnişinin, bir tarafta her gün onlarca, yüzlerce katledilen masum halkın, diğer tarafta bu vahşeti kanıksamış seyirci sürüsüsünün olduğunu belirtti.
Söz konusu vahim manzara karşısında ümmet olarak durumlarını sorgulamak ve olanı görmek zorunda olduklarını kaydeden Aydoğan, şöyle devam etti:
"Kendimizi avutmamızın anlamı ve gereği yoktur. Gazzeli, Filistinli mücahitlerin tarihe geçecek izzet ve direniş tablolarından, Aksa ve Kudüs davasında kıt imkanlarını seferber eden Yemenli yiğitlerin, etkili direniş ortaya koyan Lübnan halkının ve diğer direniş erlerinin gayret ve mücadelelerinden kendimize pay çıkaralım. Elbette ki duyarlılığımızın nişanesi olan etkinliklerimiz, ayni ve nakdi yardımlarımız, dualarımız, siyonistlere olan öfkemiz değerli ve gereklidir. Ancak gelinen noktada Kudüs davasında, mazlum kardeşlerimize uygulanan soykırım ve katliamı önleme noktasında ümmet olarak sınıfta kaldığımız da açık bir hakikattir."
Aydoğan, "Kudüs davası sadece Filistinlilerin davası değildir, her Müslüman’ın davasıdır. Kur'an'da kutsanmış bu beldenin hürmetinin muhafazası hepimiz için vecibedir. Bu dava ulusal sınırlara, hesaplara hapsedilemez. Ümmetin her bir ferdi bu şuur ve bilinçle harekete geçinceye kadar müşterek sorumluluğumuz devam edecektir." diye konuştu.
Dünya genelinde Gazze soykırımına karşı oluşan tepki ve uyanışın çeşitlenip artmasının umut verici olduğunu dile getiren Aydoğan, bağımsız bir Filistin'den yana irade açıklayan, siyonist rejimle ilişkilerini sınırlayan veya sonlandıran devletlerin her geçen gün arttığını söyledi.
Aydoğan, üniversitelerdeki protesto ve gösteriler başta olmak üzere değişik platformlarda siyonizme karşı oluşan tutum ve duruşların artmasının siyonistleri ve işbirlikçilerini telaşlandırdığını anlatarak, "Vicdan sahiplerine selam olsun, insanlık onurunu siyonizme çiğnetmeyenlere selam olsun." dedi.
Program, Gazze'de hayatını kaybeden Filistintiler için yapılan dua ile sona erdi.