Haber7-ÖZEL
Kanal 7 çalışanı Büşra Özkan, başıboş köpek terörünün son kurbanı olmuştu. Bayrampaşa Orta Mahalle’de Kanal 7 Medya Grubu çalışanı Büşra Özkan, 17 Ağustos tarihinde iş çıkışında Topkapı Maltepe Yolu üzerinde trafik ışıklarında beklerken başıboş köpeklerin saldırısına uğramıştı. Trafik ışıklarında karşıya geçmek için bekleyen Büşra Özkan, başıboş köpekler tarafından bacağından ısırılmıştı. Derin ısırık sonucu yaralanan arkadaşımız Büşra Özkan hastaneye kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştı. Tedavi altına alınan Özkan'a 1’i kuduz 1’i tetanoz 2’si de antikor serumu olmak üzere 4 iğne yapılmıştı.
Kanal 7 çalışanına başıboş köpek saldırısı! Şikayetlere rağmen toplanmadı
BELEDİYEYE ŞİKAYETTE BULUNDU, KÖPEĞİN EŞKALİ İSTENDİ
Başıboş köpek saldırısının ardından Bayrampaşa Belediyesi’ne şikayette bulunan ve önlem alınmasını isteyen Özkan, gelen cevaplar karşısında şaşkına uğradı.
SALDIRGAN KÖPEK AYNI YERİNE BIRAKILACAK
Görevli personel, köpekleri toplayamayacakları cevabını verirken saldırgan köpeğin ise bir müddet barınakta kaldıktan sonra aynı yerine bırakılacağını söyledi.
Başıboş köpeklerin kendilerine de ait olmadığını Zeytinburnu tarafından bu tarafa geldiğini belirten görevliler, ısırılmanın uzun zaman sonra ilk defa yaşandığını dile getirdi.
“BARINAKTA BEKLETMEK GÜNAH”
Saldırgan köpeklerin barınakta bekletilmesinin ‘günah’ olduğunu savunan görevli, kanunların izin vermediğini vurguladı.
Görevlinin, “Burada gerçekten çalışma yaptık. İşlemsiz köpekler vardı, alındı kısırlaştırıldı. Ama tekrardan buraya geri konuldu. Barınakta bekletemiyorsunuz hayvanı. Yani günah biliyorsunuz. Kanunlar da zaten izin vermiyor. Tedavi süreci gelmiş. Müşahede süresi boyunca da 5199 sayılı kanuna göre hareket etmeye çalışıyoruz.” şeklinde konuşması dikkat çekti.
“HAPSEDERSEK CEZALANDIRMIŞ OLURUZ”
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında bu uygulamayı gerçekleştirdiğini belirten görevli personellerin, mezarlığa tel örgü çekilerek önlem alınabileceğini söylemesi dikkat çekti.
Köpek sayısının çok olduğunu itiraf eden personeller, kanun nedeniyle alamadıklarını öne sürdü. Görevli personel, “Kanun neticesinde alamıyoruz. Koyabileceğim hiçbir alan yok. Kafese kapatırsanız hayvan da bunalıma giriyor. Hani o da riskli bir iş. Size hak veriyoruz. Ben köpeği bulayım, onu alalım. Şimdi diğerlerini almak problem değil. Uğraşırız, toplarız, ama cezalandırmış oluruz. Böyle bir şey var. Keşke görebilseydiniz hangisi olduğunu” şeklinde konuştu.
MAĞDURLARIN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Konuya ilişkin Haber7'ye açıklamalarda bulunan Başıboş Köpek Sorunu Platformu Sözcüsü Avukat Devrim Koçak, saldırıya uğrayan vatandaşların öncelikle ilçe ve büyükşehir belediyelerine başvurabileceğini belirterek şikayet veya başvuruları “5199 sayılı Kanun” gerekçe gösterilerek reddedilen mağdurların dikkat etmesi gereken hususları şöyle sıraladı;Sorumlu kamu kurumlarının “Başıboş köpeklerin yaşam alanının sokaklar olduğu”, “Rehabilite ve tedavi maksatlı alınan köpeklerin alındıkları alana bırakılmasının zorunlu olduğu”, “Belediye Veteriner İşleri Müdürlüğü’nün 5199 sayılı Kanun kapsamında görev yapmakta olduğu, bu kanun kapsamında kısırlaştırma, tıbbi müdahale ile rehabilite edilmesi için müdahalelerde bulunulduğu, alındığı yere bırakılmak zorunda olduğu” gibi gerekçeler ile vatandaşın başvuru ve şikayetlerine etkin çözüm üretilmemekte, vatandaş saldırı tehdidi ile yaşamak zorunda bırakıldığı gibi fiilen saldırı ile karşı karşıya kalmaktadır. Ancak bu gerekçelerin hiç biri gerçekleri yansıtmadığı gibi hukuka uygun da değildir. İlgili kamu kurumlarının sorumluluktan kaçmak üzere tesis ettiği sakat idari işlemlerdir.
Mevzuatın 5199 sayılı Hayvanların Korunması Kanunu’ndan ibaret olmadığını söyleyen avukat Koçak, "Anayasamız ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerin önceliği insan haklarının tesisi ve titizlikle korunmasını zorunlu tutmaktadır. Kamu idareleri de öncelikli olarak bu kurallara uymak zorundadır. Ayrıca kamu kurumları kamu hizmetinin düzgün işleyişini denetlemek, devamlılığını sağlamak ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Dolayısıyla hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da gereği gibi işlememesi sonucunda bir zarara sebebiyet verilirse, idarenin hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen maddi ve ya manevi zararları tazmin ile sorumludur. Tazmin yükümlülüğüne sebep olmamak için idarelerin risk yönetimi yapması yani ön almak ve zararın oluşmasını engellemek için gerekli tedbirleri alması gereklidir. Başıboş köpek tehdidi konusunda karşımızda hareketleri tahmin edilemeyen ancak yaşanan acı tecrübelerle tehlikeli olduğu ispatlı ve sayısı kontrol edilemez çoğunluğa ulaşmış bir canlı topluluğu çıkmaktadır. Bu durumda akıl ve mantık çerçevesinde önalım ve tedbir hususunda fazlaca seçenek yoktur. İdarenin sakat işlemlerinin gerekçesi olarak gösterdiği 5199 sayılı Kanun amacıyla, kapsamıyla, tanımları ve ilkeleriyle bir bütündür. İdare’nin yaptığı gibi herhangi bir maddesi ayrıştırılarak uygulanamaz" ifadelerini kullandı.
YAŞAM ALANININ SOKAK OLDUĞU İDDİASI ASILSIZDIR
5199 sayılı kanunun Md 3/a'da yaşama ortamını, bir hayvan veya hayvan topluluğunun doğal olarak yaşadığı yer olarak tanımladığını altını çizen Koçak, sözlerini şu şekilde sürdürdü;Başıboş köpeklerin yaşama ortamının sokaklar olduğu iddiası asılsızdır ve yasal dayanağı yoktur. Köpek tek başına beslenemeyen, insan sevgi ve şefkati olmadan yaşayamayan, varlığını insana borçlu ve yaşamak için insana muhtaç bir canlıdır. Bu sebeple yaşama alanının “sokak” olduğunu iddia etmek abesle iştigaldir.
Kanun’un İlkeler başlıklı 4 üncü maddesinde (b) bendi “Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” emredici hükmü açık ve nettir. Sahipli hayvanlar, bir sahip eşliğinde, sahibe ait ortamda, sahip ile birlikte yaşamaktadır. İşbu emredici hüküm uyarınca, görevli kamu idaresi, başıboş köpekleri, onlara ait ortamlarda onlar için görevlendirilmiş çalışanlar ya da gönüllülerle birlikte yaşamalarını sağlayarak, sahipli hayvan gibi desteklemelidir.
Maddenin (g) bendinde, insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenliğinin dikkate alınması ilkesini benimsemiştir. Şayet başıboş köpekler insan hijyen, sağlık ve güvenliğini tehdit ediyorsa Belediyeler işlemlerini bunu dikkate alarak ihdas etmelidir.
Maddenin (h) bendi: “Hayvanların türüne özgü şartlarda bakılması, beslenmesi, barındırılma ve taşınması esastır.” hükmü gereği köpek türünün bakılma, beslenme ve barındırılma unsurlarının sokakta başıboş olarak sağlanamayacağı açıktır, zira başıboşluk esasen bakılma, beslenme ve barındırılma unsurlarına aykırıdır. Köpek, türüne özgü şartlarda kontrol altına alınarak başıboşluktan kurtarılmalıdır ki bakılıp, beslenip barındırılsın.
BAŞIBOŞ KÖPEKLERİN BAKIMI DAVALI İDARENİN GÖREVİDİR
Maddenin (j) bendi 7332 sayılı Kanun ile değiştirilerek: “Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlar ve eğitim çalışmaları yapar.” İlkesini “esastır” takdiri durumundan çıkararak “yapar” emredici hükmüne dönüştürmüştür. Belediyelerin gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde başıboş köpekler için bakımevi kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlaması emredici bir hükümdür. Başıboş köpeklerin bakımı Davalı İdare’nin görevidir, bu bakım görevinin de bakımevinde yerine getirileceği madde metninde açıkça görülmektedir.
Nihayetinde 5199 sayılı Kanun’un 6. maddesi ise “Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.” hükmünü getirmiştir.
"ALINDIĞI YERE BIRAKILMA" EMREDİCİ HÜKÜM DEĞİLDİR
“Alındığı ortama geri bırakılma” hususu emredici bir hüküm olmamakla birlikte “Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği”ni incelediğimizde bu hususta “Toplanan sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların bakılması” başlıklı 21 inci maddesi 1 inci fıkrası (d) bendi “Geçici bakımevlerinde on gün süre ile gerekli duyurular yapıldığı halde sahiplendirilemeyen hayvanlar kontrolleri, aşıları ve tıbbî müdahaleler ile kısırlaştırılmaları yapıldıktan ve operasyon yaraları kapandıktan en az yedi gün sonra kayıt altına alınıp, müdahale görmüş olduklarını gösteren işaretleri üzerlerinde olacak şekilde veteriner hekimin onayıyla alındıkları ortama geri bırakılır. Bu ortamlarda belediyeler, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde besleme odakları kurar ve hayvanların beslenmesine yardımcı olur. Hayvanlar, hiçbir suretle ilgili belediye sınırları dışındaki bir ortama, ormanlık alana veya diğer yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz” hükmünü içermektedir. Açıkça görüldüğü üzere “geri bırakma” ancak “veteriner hekim onayı”na bağlıdır.
Kanun ilke maddesi, KESİN EMREDİCİ bir hüküm ile “sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlar ve eğitim çalışmaları yapar” diyerek yetkili idareye başıboş köpeklerin bakımlarını yapma görevini vermiştir. Devam eden 6. Maddesinde ise bir esas belirleyerek idareye bir takdir yetkisi vermiştir, kesin hüküm değildir. Davalı İdare aslen ilke maddesinde belirlenen bakımevi kurarak bakımlarını yapma yükümlülüğünü taşımaktadır.
HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUNDUR
Açıkça görüldüğü üzere Belediyelerin 5199 sayılı Kanun’u gerekçe göstererek insan hijyen, sağlık ve güvenliğini tehdit eden, yaralanma ve hatta ölümle sonuçlanan saldırlar yapan başıboş köpeklerin “sokak” ta kalması gerektiği iddiası hukuki dayanaktan yoksundur.
Bu durumda şayet köpek alındığı yere geri bırakılacaksa ancak ve ancak veteriner hekim onayı olması gerekmektedir. Oysaki uygulamada duyduğumuz ve gördüğümüz üzere veteriner hekimler ise çoğunlukla 5199 sayılı Kanunu bahane ederek geri bırakmak zorunda olduklarını belirtmektedirler.
Öyleyse sokakta zarar gördüğümüz başıboş bırakılmış köpeklerden şikayetçi olduğumuzda 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereği toplayamayız, alamayız diyen belediye görevlilerinden 5199 sayılı Kanun 6/4-1 inci cümlesi gereği bizatihi sahipsiz olduğu için köpeğin alınmasını talep edeceğiz.
Alınan köpeği aynı maddeye göre geri bırakmak zorunda olduğunu beyan eden belediye görevlilerinden de geri bırakılmada sakınca olmadığı ve bir daha saldırgan davranışlar sergilemeyeceği hususunda veteriner hekim onayı istenmelidir. Zira Kanun ve uygulama yönetmeliğinin açıkça anlattığı usul budur.
İNSAN HAYATINA MAL OLACAK HATALAR YAPILIYOR
Ayrıca 20 Ekim 2003 tarih ve 25265 sayılı Resmi Gazete’de “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”nin onaylandığı yayımlanmıştır. Anayasanın 90. maddesi son fıkrası: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir.” şeklindedir. Dolayısıyla işbu sözleşme de kanun hükmündedir. Sözleşme, başıboş hayvanın tanımını yapmış ve alınacak tedbirleri belirlerken, açıkça başıboş hayvan sayısının sorun yarattığı durumlarda, gereksiz ağrı, acı ve ızdırap çekmelerine sebep vermeyecek şekilde sayılarını azaltmak için uygun yasal ve/veya idari tedbirlerin alınacağını, muhafaza ve öldürme işlemlerinin de sözleşmedeki prensiplerle gerçekleştirileceğini hükme bağlamıştır. İşbu sözleşme usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş ve halen yürürlüktedir. 5199 sayılı Kanun’un gerekçesinde de atıfla bahsedilmektedir. Bu durumda her hangi bir kamu idaresinin işbu sözleşme maddelerine dayanarak başıboş köpekleri muhafaza kararı alması kanun gereğidir.
Tüm bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde idarelerin görev ve sorumluluklarını gereği gibi yerine getirmediği, vatandaşı mevzuata aykırı uydurma bahaneler ile geçiştirdikleri ve kamu hizmetinde insan hayatına mal olacak hatalar yaptıkları açıkça görülmektedir.