DENİZLİ (İHA) – Denizli’de çevirmen Ayçin Kantoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı “Gazze’de Yitirilen İnsanlık” konulu konferansta, İsrail’in 234 gündür devam eden insanlık dışı katliamları kınandı. Denizli’de 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşanan insanlık dışı olayları tekrar gündeme getirmek, geçtiğimiz gün Refah Sınır Kapısı’nda çadır kente yapılan saldırıya tepki göstermek için konferans düzenlendi. Denizli İmam Hatip Mezunları Derneği (DENİMDER), tarafından ‘Gazze’de Yitirilen İnsanlık’ konulu konferansa konuşmacı olarak çevirmen Ayçin Kantoğlu katıldı. Kantoğlu’nu dinlemeye gelenleri salon almadı. Servergazi İmam Hatip Ortaokulu Konferans salonunda düzenlenen etkinliğe Merkezefendi Kaymakamı Abdullah Demir, PAÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, Tarım Orman İl Müdürü Şakir Çınar, TKDK Müdürü Bilal Taştepe, Et ve Süt Kurumu Denizli Et Kombinası Müdürü Alper Durmuş, Denizli Gönüllü Platformu Başkanı Ayhan Doğruyol, Denizli Şube Başkanı Serdar Çiftçi, davetliler ve vatandaşlar katıldı. Program Muhammet Sav’ın okuduğu Kuran’ı Kerim’le başladı. Sudanlı Muhammet Adil ise neşit seslendirdi. Filistin de dünyanın gözü önünde aylardır büyük acıların, büyük bir vahşetin yaşandığına dikkat çeken DENİMDER Başkanı Fatih Işık, açılış konuşmasında ‘Allah’ın selamı rahmeti Filistin’de Gazze’de tüm dünyadaki mazlum ve mağdur kardeşlerimizin üzerine olsun. Bu salonu dolduran herkes gibi biz bir duruş için buradayız. 7 Ekimden bu güne kadar dünyanın gözü önünde yapılan vahşete insanlık dışı davranışlara karşı yerimiz, yurdumuz, tavrımız, duruşumuz belli olsun diye buradayız. Rabbim duruşumuzu ve yerimizi kaybettirmesin’ dedi. Program Ahmet Talha Altuntepe’nin okuduğu şiirle devam etti. “Savaşında bir adabı vardır”
Daha sonra kürsüye çıkan çevirmen Ayçin Kantoğlu ise savaşında bir adabının olduğuna dikkat çekti. Filistin’de İsrail tarafından sergilenen vahşete karşı herkesin elinden geldiğince tepki göstermesi gerektiğini anlatan Kantoğlu, “Savaşında bir adabı vardır. Savaşta illaki kayıplar olur. Ana kadınlar, çocuklar, hastaneler, sağlık çalışanları, camiler, çadır kentler bombalanmaz, masumlar öldürülmez. Bu olaylara da sessiz kalınmaz. Oradan öldürülen çocuklar bizim çocuklarımız. Çünkü her çocuk masum doğar, İslam dini üzerine doğar. Yaşanan vahşeti kabul etmediğimiz için buradayız. Daha öncesi de var ama 7 Ekimden bu yana orada yaşanan büyük acılar, ölümler hepimizi derinden üzdü, üzmeye de devam ediyor. En son Refah’ta sınır kapısında çadırların içinde yaşamak zorunda kalanlar bombalandı. Bunun haklı bir izahı olabilir mi” dedi. “Ayağa kalkmalıyız”
Yaşanan vahşete karşı herkesin ayağa kalkması gerektiğini, elinden geldiğince boykota devam etmesi gerektiğini anlatan Kantoğlu, “Bırakın çamaşırlarımız çok beyaz olmasın, bırakın bardaklarımız da tabaklarınızda çizikler olsun, bir bardak kahvede içmeyiverin, hamburgerinizi evinizde kendiniz yapın. Boykot yapmaya karar vermek bir an meselesidir. Görülen bütün o vahim tablolar, videolar, kayıtlar sizi anında böyle bir karar almaya sevk eder ama bunu sürdürmek bir şahsiyet meselesidir. Dirençli olmak, şuurlu olmak, orada çocukların hali hazırda ölmekte olduğunu unutmamak ve iki buçuk milyon insanın orada bir abluka altında can mücadelesi verdiğini akılda tutmak gerek. Ama görüyorum ki kahveciler falan dolu bu ciddi bir kimlik kaybına işaret ediyor bu kimliği sizler kurmadınız kaybetmek hakkına sahip değilsiniz” dedi. “Elimizden gelen başka ne varsa yapacağız”
Yaşanan vahşete her gün tepki gösterilmeye devam edilmesi gerektiğine dikkat çeken Kantoğlu, “Bizler İrlandalı kadar olamayacak mıyız? Fransız kadar olamayacak mıyız? Her gün mutat olarak ne varsa gösteri, sergi, tweet atmaksa atmak, bir tabelayı taşımaksa, bir dövizin kaldırmaksa onu yapmak boykot listesi yapıyor bizimkiler biz de yapıyoruz ama bize bu yan yok yemek yemeye gidiyorsunuz bütün restoranlar kola satıyor. Adamlar kendileri biz seçildik. Arz mevt denilen topraklar bizim diyorlar Bu söylenen toprak parçası içinde bizimde 18 şehrimiz bulunuyor. Yani Filistin’den sonra sıra sizde diye artık yüzümüze söylüyorlar. Bir şey saklamıyorlar, hiç kimseden çekindikleri falanda yok. Dünyanın gözünün önünde vahşete devam ediyorlar. O zaman iş başa düştü demektir. O zaman herkes kendisinden başlayarak bu işgale dur demek zorundadır. Hangi ismin altında olduğumuz, hangi siyasi görüşte olduğumuzun bir önemi yoktur” dedi. Gazzeli çocuklar hapiste
100 yıldır Filistin bölgesinde kanın dinmediğini, 7 Ekimden bu yana ise büyük vahşetin yaşandığı Gazze’de tutuklu 12 yaş altı 550 çocuğun bulunduğuna dikkat çeken Kantoğlu, şöyle konuştu:
“Neyle karşı karşıya olduğumuzu farkında mısınız? Dünyanın en gelişmiş organ bankasıyla deri bankasını kurmuş adamlar. Peki kimin bu organlar bu deriler kimin ve cevabını biliyoruz ya bir ulusun bir başka ulusu organınla derisine varana kadar istismar ettiğine ben bu yaşa geldim şahit oldum ama vaziyet budur o yüzden burası Anadolu’dur çocuğu katledilen her ana ayağa kalkar. Mevla kerimdir. Önce biz ayağa kalkalım sonrası gelir. Çünkü bütün Gazzelileri öldüremeyecekler, katledemeyecekler”