COVID 19 ile mücadele ettiğimiz bugünlerde bağışıklık sistemimizin korunması, virüse karşı verilecek önemli bir savunma aracı. Peki kış aylarına girerken soğuk algınlığı ile de karıştırılan Covid 19 Delta Varyantına karşı bağışıklığımızı nasıl koruyabiliriz? Atlas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Emel ALPHAN sorularımızı yanıtladı. İşte cevaplar...
Bağışıklık sistemi nedir?Bağışıklık sistemi veya immün sistem, bir canlıdaki hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden, vücudu yabancı ve zararlı maddelerden koruyan oldukça karmaşık bir sistemdir. Bağışıklık farklı düzeylerde olabilir. Bağışıklığın yeterli olduğu durumlarda insanlar enfeksiyon etkenleri ile karşılaşsa bile enfeksiyon olmaz.Meydana geliş biçimlerine bağışıklık sınıflandırılır. 1) Doğal bağışıklık: Enfeksiyon etkenleri ile karşılaşmadan insanlarda doğal olarak var olan bağışıklıktır. İnsanların genetik yapısı, yaşı, beslenme durumu,hormonal dengesi, vücut ısısı, anatomik engeller (deri, mukoza, sindirim salgıları vb.) doğal bağışıklığı sağlayabilir. 2) Edinilmiş bağışıklık; insanların enfeksiyon etkeni veya ona ait ürünlerle karşılaşması sonucunda ortaya çıkan bağışıklıktır. Bu, ya hastalığı geçirerek oluşur ya da aşılama yolu ile kazanılır (Covid19 sürecinde olduğu gibi).
Bağışıklık neden düşer?
Bağışıklık sistemi vücudu hastalıklardan korur, enfeksiyonlara ve vücuda giren yabancı maddelere karşı savaşır. Bu sistem vücudun dengesinin korunmasını sağlar. Bazı durumlarda, bağışıklık sisteminin herhangi bir sebeple etkinliğinin azalması kişiyi hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. Bu durum yaşam kalitesini düşüren bazı sorunların ortaya çıkmasına neden olur.’ Kötü beslenme ve enfeksiyonlara maruz kalmak ayrıca bağışıklık sistemini zayıflatan bir hastalığın varlığı, bazı hastalıkların tedavisinde bağışıklık sistemini baskılayan ilaçların kullanılması gibi nedenler bağışıklığımızı düşürerek daha sık hastalanmamıza yol açabilir. Kötü beslenme (yetersiz ve dengesiz beslenme) de malnütrisyona yol açarak enfeksiyonların gelişme riskini arttırır.”
Dünya çapında yaşanan Covid 19 salgının tedavisinde beslenmenin ve Vitamin takviyelerinin önemi uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Bağışıklığımızı güçlendirmek çin beslenme alışkanlığımız nasıl olmalı?
“Bağışıklığı güçlendiren sadece vitaminler değildir. Mineraller ve özellikle sebze ve meyvelerde bulunan antioksidanlar, fenolik besin öğeleri, besin öğesi olmayan bileşenlerin hepsi ve yeterli enerji, karbonhidrat, posa, protein ve sağlıklı yağların vücuda alınması bağışıklık sistemimizi güçlendiren bir beslenme tarzıdır. Böyle bir beslenme uygulandığı takdirde yazın veya kışın herhangi bir vitamin-mineral takviyesine ihtiyaç duyulmaz. İnsanların vücutlarında herhangi bir vitamin ve mineral eksikliği tespit edildiği takdirde o eksikliği gidermek amacıyla vitamin ve mineral takviyeleri yapılabilir. Bir de gebelerde bebekle birlikte annede artan besin öğesi ihtiyacı nedeniyle demir ve folik asit takviyeleri yapılmalıdır. Hiçbir hastalığı olmayan ve sağlıklı beslenen bir kişinin hiçbir şekilde vitamin ve mineral takviyesine ihtiyacı yoktur. Sağlıklı beslenen bir kişinin bağışıklığı güçlü olacağından enfeksiyonlara yakalanma riski az olur, enfeksiyonlara yakalansa bile hastalığı hafif seyreder.”
Bağışıklığı güçlendiren antioksidanları nasıl alabiliriz?
‘Yenen yiyecekler, vücuda enerji sağlayabilmek için, oksijenle yanmak zorundadır. Bu yanma sırasında, “serbest radikaller” adı verilen zararlı maddeler oluşur. Serbest radikaller, sadece besinlerin metabolizması sırasında ortaya çıkmaz. Çevredeki hava kirliliği, ultraviyole ışınları, radyasyon, egzoz gazları, sigara dumanı gibi birçok faktör, hücreleri etkileyerek, serbest radikallerin çoğalmasına neden olur. Serbest radikallerin çoğalması ile kalp-damar hastalığı, kanser, katarakt ve yaşlanma gibi sağlık sorunları görülür. Vücudun, serbest radikallere karşı savunma mekanizmaları vardır. Vücutta üretilen bazı enzimler, serbest radikallerden kurtulmaya yardımcı olur. Bu enzimlerin miktarını arttırarak, savunma mekanizmasını daha da güçlendirmek mümkündür. Bu da, yiyeceklerin içinde bulunan “antioksidanlar” (oksitlenmeyi önleyici) maddeler sayesinde gerçekleşir. A, E, C vitaminleri ve selenyum vücudu serbest radikallerden koruyan besin öğeleridir. Özellikle sebze ve meyvelerin çeşitli renklerde ve günde 5-10 porsiyon tüketilmesi antioksidan besin öğeleri ve antioksidan besin bileşenlerinin vücuda alınmasına ve bağışıklık sistemimizin güçlenmesine yol açar. Besin öğelerinin çeşitli ve dengeli bir şekilde alınması, vücudu oksitlenmeden de kurtararak, hastalıklara yakalanma riskini azaltır.’