Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Türkiye, dünyanın en seçkin mutfak kültürüne sahip ilk üç ülkesinden biri. Bunu ülkemiz için bir faydaya dönüştürmek bizim sorumluluğumuz” dedi.
3. Global Gastro Ekonomi Zirvesi, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlendi. Zirveye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Turizm Operasyonları ve Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Elif Balcı Fisunoğlu, Global Gastroekonomi Zirvesi Komite Başkanı Ebru Köktürk Koralı ve pek çok şirketin üst düzey yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda gastronomi öğrencisi katıldı. “Şu anda dünyanın en etkili ve en fazla tanıtım yapan ülkesiyiz”
Zirvede konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Türkiye, dünyanın en seçkin mutfak kültürüne sahip ilk üç ülkesinden biri. Bunu ülkemiz için bir faydaya dönüştürmek bizim sorumluluğumuz” dedi.
Türk mutfağını dünyaya tanıtma çalışmalarından bahseden Bakan Ersoy, “İki yılı aşan bir süreçte hem eylemde hem düşüncede insanlığın, haliyle dünyanın değişimine tanıklık ettik, ediyoruz. İsteğimiz dışında, tamamen beklenmedik koşullarla zorunda bırakıldığımız bu değişimi yönetme zamanı gelmiştir. Bütün sektörlerde olduğu gibi turizm ve kültürde de bu yönde adımlar atılmaya başlanmıştır. Bakanlık olarak biz, Türkiye’nin bu yolda öncü ve örnek olmasını sağlamanın gayreti içerisindeyiz. Salgın sürecinde Güvenli Turizm Sertifikasyon Programımız ve uygulama disiplinimizle, uhdemizdeki sektörlere verdiğimiz güçlü, gerçekçi ve doğru desteklerle, ulusal ve uluslararası paydaşlarımızla gerçekleştirdiğimiz iş birliği ve istişarelerle, en nihayetinde bütün bunları ve bunlar sayesinde Türkiye’nin sunduğu güveni eksiksiz anlatmak için yürüttüğümüz kamu diplomasisi ve iletişim mesaisiyle öncü ve örnek olma hedefimizi gerçekleştirdik. Şimdi, bu sürecin içinden en hızlı sıyrılan ülkelerden biri olarak ön saftaki konumumuzu korumanın, hızımızı artırarak daha da ileriye taşımanın adımlarını atıyoruz. Turizmin ekonomideki stratejik konumu hepimizin malumu. Kültür ve sanatı, kendi başlarına taşıdıkları değerin yanında turizm ile bir ve beraber değerlendirmek gerektiği de tartışmasız bir gerçektir. Biz bu sektörlerin her bir başlığında sahip olduğumuz potansiyeli bütünüyle kullanarak, atfedilen stratejik önemin hakkını vermek için çalışıyoruz. Şu anda dünyanın en etkili ve en fazla tanıtım yapan ülkesiyiz. 140 ülkede televizyon, basılı mecra ve dijital dünya olmak üzere ana ve hedef pazarlarımızda Türkiye’yi tanıtıyoruz. Alanında dünyanın en başarılı dijital platformlarından biri olan Go Türkiye portalımız üzerinden de kültür ve turizm sahasında sahip olduğumuz her ayrıcalığı, özgünlüğü ve değeri anlatıyoruz. Go Türkiye sitemiz geçen yıl yaklaşık 80 milyon tıklanma aldı. Bu yılki hedefimiz 200 milyon tıklanma. Şu an dünyada açık ara en çok tıklanma alan ülke turizm tanıtım sitesi. Bu tanıtım atağı bizi 2021’de 30 milyonu aşan ziyaretçi sayısına ve 24,5 milyar dolarlık turizm gelirine ulaştırmıştır. Salgının belirsizliği içerisinde “V” tipi çıkış yapacağımızı ve hedeflediğimiz rakamları söylediğimizde birçokları için inandırıcı gelmemişti. Ancak sektör paydaşlarımızla omuz omuza vererek hedeflerimizi gerçekleştirdik ve ötesine geçtik. BM Dünya Turizm Örgütü’nün 2021 verilerine göre, dünyanın en çok turist alan ülkeleri sıralamasında Türkiye 4’üncülüğe yükseldi. Burada Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansımıza bir parantez açmak gerekiyor. Dünyada neredeyse bir asırdır var olan bu kurumsal yapıyı biz 2019’da kurduk. Sektör profesyonellerinin yönetim ağırlığını üstlendiği bu yapı 2 yıl içinde tanıtım başarısının ötesinde küresel krizleri de başarıyla yönetip, Türkiye için fark yaratmasıyla kendini ispat etmiştir” diye konuştu. “Türkiye dünyanın en seçkin mutfak kültürüne sahip ilk üç ülkesinden biri”
Mutfak kültürü tanıtımında Gastrocity kavramının önemine değinen Ersoy, “Türkiye, dünyanın en seçkin mutfak kültürüne sahip ilk üç ülkesinden biri. Bunu ülkemiz için bir faydaya dönüştürmek bizim sorumluluğumuz. Go Türkiye’de tescilli lezzet duraklarımızı ve lezzet rotalarımızı 10 dilde hazırlanan ayrıntılı içerikler üzerinden anlatıyoruz. Yeni rotalar belirleme çalışmalarını da hız kesmeden sürdürüyoruz. Yine 2022 sonuna kadar 30’a yakın ülkeden gastronomi konusunda önde gelen gazeteci ve şefleri ülkemizde ağırlayacağız. Bu noktada Gastrocity kavramına da değinmek gerekiyor. Sadece zengin bir mutfağa sahip olmakla yetinmeyip, misafirlerinize dünya mutfağının çeşitliliğini en üst kalitede sunabilmeniz önemli bir fark oluşturur. Gastrocity ifadesi bu farkı yakalamış olan şehirler için kullanılır ki sizler de biliyorsunuz Londra, Paris, New York gibi kentler bu noktada öne çıkıyor. Şimdi biz soruyoruz, neden Türkiye “fine dining” amacıyla seyahat edenlerin tercihi olmasın? Doğru projelerle dünyadaki Gastrocity listesine İstanbul, Bodrum, İzmir ve Çeşme gibi turizm destinasyonlarımızın girmesi hiç de zor değildir. Hiçbir şey kendi kendine olmuyor. Sadece tanıtımla yetinmedik. Gastronominin ülkemize katacağı değerin ve getirilerin farkındayız. Bu bilinçle ve yeme-içme sektörümüzü desteklemek amacıyla KDV oranını yüzde 18’den yüzde 8’e düşürdük. Olumlu geri dönüşleri almış olmak bizleri son derece memnun etmiştir” ifadelerini kullandı. “İstanbul, Türkiye’nin en önemli markasıdır”
İstanbul’un her seyahat tercihine cevap verebilecek konumda olduğunun altını çizen Bakan Ersoy, “Türkiye’de turizmi bütün bölgelerimize yayma çalışmalarımız sürüyor. Ancak her ülkede olduğu gibi ülkemizde de amiral şehirlerin olması kaçınılmazdır ve gereklidir. İstanbul Türkiye’nin en önemli markasıdır. Bu markayı daha da geliştirmek mümkündür. İstanbul tarihtir, doğadır, medeniyetlerin taç şehridir. Ancak aynı zamanda İstanbul muazzam bir metropoldür. Bu metropol kültür ve sanatın her rengine ev sahipliği yaptığı gibi konumu, ulaşım ve altyapı imkânlarıyla da uluslararası seyahatlerin başlangıç ve bitişine ev sahipliği yapabilecek bir merkezdir. İstanbul, cazibe noktasında her seyahat tercihine cevap verebilecek konumdadır. Fazlası da vardır. Salgın öncesi 15 milyon turist ağırlayan, 16-17 milyon transit yolcu alan mega bir kent burası. Kültür ve turizm her parçası birbiriyle organik bağa sahip muazzam bir ekosistem. Bu organizasyonun öznesi olan gastronomi bütünüyle bir kültür başlığıdır. Adı üstünde mutfak kültürü diyoruz. Ancak bu başlığı turizmden ayrı düşünmek de mümkün değildir. Çerçeveyi daha da genişletelim. Sürdürülebilir küresel kalkınmada çözüm bekleyen en önemli başlıklardan birinin açlık ve su sıkıntısı olduğunu biliyoruz. Devletler ve halklar arası diyalog noktasında gastronominin bir diplomasi başlığına dönüştüğünü görüyoruz. Sözün özü sektörlerimizi ileriye taşımak istiyorsak, sürdürülebilir büyümeyi yakalamak amacındaysak tek başlıkta düşünmeyi bırakıp bütün paydaşları masaya yatırmak gerekliliği açıktır. Konuşmamda tanıtımdan gastronomiye, kruvaziyer turizmden festivallere kadar yaptığım anlatım, Türkiye’nin kültür ve turizmde her bir başlığa hak ettiği özen ve önemi gösterirken, güçlü ve kusursuz bir bütünü oluşturma bilinciyle hareket ettiğinin göstergesidir. Ve hep birlikte göreceğiz ki bu yaklaşım ülkemizin yarınlarında yeni başarı hikâyelerine kaynak olacaktır” dedi.