Türklere Anadolu’nun kapısını açan Malazgirt Zaferi’nin Erzurum Müzesi’nde bulunan değerli emanetleri ilgi odağı olmaya devam ediyor. Muş’un Malazgirt ilçesinde 38 yıl önce yapılan kazılarda ortaya çıkarılan altın kaplamalı çift başlı ejder işlemeli tuğ ve hayat ağacı ziyaretçileri kendine hayran bırakıyor.
Türk Arkeoloji Ve Etnografya Dergisi’nde yayınlanan “Malazgirt Buluntuları: Hayat Ağacı Gövdeli Ve Ejder Başlı Alem” başlıklı araştırmasında Selma Akgül, Erzurum Müze Müdürlüğü envanterine kayıtlı ve Muş’un Malazgirt ilçesinde yapılan kurtarma kazısı sonucu ortaya çıkarılan, restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapılarak müze teşhirinde sergilenmeye başlanan ve ünik bir eser olan ejder başlı hayat ağacı gövdeli alemine dair ipuçları verdi.
Türk sanatında önemli yeri var
Çalışmada alem, tuğ ve hayat ağacı konusu açıklanarak eserin ne amaçla kullanılmış olabileceği ve Türk sanatında önemli bir yere sahip olan ejder figürü ve hayat ağacı motifinin anlamı ve tarihi süreci üzerinde duruldu. Malazgirt kurtarma kazısında bulunan ejder başı ve hayat ağacının tek ya da iki ayrı eser olup olmadığı konusunun münazara edildiği; benzer bir örneği bulunamaması nedeniyle bu iki parçanın aynı alem olduğu üzerine bir değerlendirme yapıldı.
“Her iki ihtimalde geçerli
Makalede, “Tuğ ve sancaklar savaş döneminde orduyla birlikte götürülüp kağanın çadırının önüne dikilmektedir. Alemler ise sancak ve tuğların gönderi tepesine takılmaktadır. Alem ve tuğlar incelendiğinde, tuğların Şamanizm’de tören ve tapınmalarda, alemlerin ise eski Türklerde kötü ruhlara ve nazara karşı korunmak için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bundan dolayı bu eserlerin gerek kırılgan ve altın kaplama olması, gerekse ejder ve hayat ağacının Türk kültüründeki yeri ve önemi göz önüne alındığında Muş’un Malazgirt ilçesinde bulunan eserin Hayat Ağacı Gövdeli ve Ejder Başlı bir alem olabileceği söylenebilir. Ancak hem çift başlı ejderin hem de hayat ağacı gövdenin ayrı ayrı eserler olması da ihtimal dahilindedir.” denildi.
“Bereket ve refahı sembolize ediyor”
Benzer bir örneğine henüz rastlanılmadığını ve Erzurum Müzesi’nde bulunan hayat ağacı gövdeli ejder figürlü alemin, özellikle ejder ve hayat ağacının anlamları incelendiğinde, dinî ve resmî ritüellerde kullanıldığı tahmin edildiğini ifade eden Selma Akgül, “Selçuklu ejderlerinin tipik özelliklerini taşıyan çift başlı ejderin, bereket ve refahı sembolize eden gök ve yer ejderi olduğu anlaşılmaktadır. Meyveli hayat ağacı da yine doğurganlığın ve bereketin sembolüdür. Orta Asyalı Türklerin, Yakın Doğu topraklarına büyük gruplar halinde yerleşmeleriyle birlikte 9. yüzyıldan itibaren İslam sanatına Orta Asya Türk etkisi girmeye başlamıştır. 12. yüzyıl sonuna ait madeni eserler üzerinde ise hayat ağacı motifi ile ejder ve aslan gibi hayvanlarla karşılaşılmaktadır.” dedi.
Selçuklu Dönemi’ne ve 11-12. yüzyıla tarihlendirilebilir
Türk Arkeoloji Ve Etnografya Dergisi’nde yayınlanan makalede şöyle denildi, “Bununla birlikte eserlerin altınla kaplanması, Hunlardan itibaren Göktürklerde de devam etmiş, Selçuklulardan Osmanlılara ve günümüze kadar ulaşmıştır. Hayat ağacı gövdeli ve ejder başlı alem incelendiğinde, göstermiş olduğu özellikleri nedeniyle eser, Selçuklu Dönemi’ne ve 11-12. yüzyıla tarihlendirilebilir. Eser, başka bir benzerinin bulunmaması ve Türk sanatının zenginliğini göstermesi bakımından müze eserleri arasında önemli ve özel bir yere sahiptir.