Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrali çalışanları, çeşitli çevre dernekleri tarafından açılan davalar nedeniyle santralin kapanma aşamasına geldiğini belirterek, ‘işsiz kalmamak’ için eylem başlattı.
Tarım ve Orman Bakanlığının kömür madeni için Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ’ye tahsis ettiği Akbelen Ormanı için bugün üçüncü kez keşif yapıldı. Bir dernek tarafından söz konusu tahsisin kaldırılması için Muğla 1. İdare Mahkemesi’ne açılan dava çerçevesinde yapılan keşif sırasında bölgede toplanan maden çalışanları ve yakınları , “İş yoksa barış da yok”, “Zeytin bizim, kömür bizim, santral bizim”, “Babamın işine dokunma” yazılı pankart ve dövizlerle bilirkişi heyetini karşıladı. Çeşitli sendikaların başkanlarının da çalışanlara destek verdiği eylemde Tes-İş Yatağan Şube Başkanı Fatih Erçelik, çevrecilerin endişelerinin yersiz olduğunu belirtti. Rusya-Ukrayna savaşının ardından ortaya çıkan enerji krizi nedeniyle Avrupa’nın yeniden kömür santrallerini açtığını, buna karşın ‘Türkiye’de kömür santralleri kapansın’ demenin yanlış olduğuna dikkat çeken Erçelik, “Biz yönetmeliklere uygun çalışan bir santraliz. Biliyorsunuz Türkiye’de bir süre önce termik santraller yönetmeliklere uygun olmadığı için kapatılmıştı. O dönemde kapatılmayan bir santraliz, çünkü çevre ile ilgili tüm yönetmeliklere uygun çalışıyoruz. Türkiye’nin enerji ihtiyacının yüzde 2’sini, Ege Bölgesi’nin yüzde 16’sın üretiyoruz, üretmeye de devam edeceğiz. Ekmeğimiz ve aşımız için buradayız” diyerek çevreye duyarlı olduklarını ve çevre bahane edilerek yapılan eylemler ve açılan davaların memlekete fayda yerine zarar vereceğini ileri sürdü.
Erçelik, ekmeklerine sahip çıkmak için keşif yapılan bölgeye geldiklerine dikkati çekerek, üretmeye devam etmek ve ekmeklerine sahip çıkmak için mücadele ettiklerini söyledi. “Amaçları üzüm yemek değil bağcıyı dövmek”
TES-İş Sendikası Yeniköy Sözcüsü Mustafa Koçak ise üretimi çevreyi bahane ederek durdurmak isteyenlerin amaçlarının ‘üzüm yemek değil bağcıyı dövmek’ olduğunu söyleyerek, “Şimdiye kadar kömür çıkıyordu da bugün ne değişti?” dedi. 65 yıldır çıkarılan kömürden neden vazgeçildiğini soran Koçak, “Doğalgaz kriziyle birlikte dünya tekrar kömürle üretime dönüyorken, biz elimizin altındaki kömürü çıkarmayalım da bu kadar insan işsiz kalsın. Neye hizmet ediyorlar ben de bilmiyorum. Amaçlarının üzüm yemek olduğunu da düşünmüyorum. Amaçları bağcıyı dövmek” diye konuştu.
25 yıldır santralde çalışan Nurullah Önal ise eyleme “Enerji hayattır, enerji medeniyettir” dövizi taşıyan oğlu Miray ile katıldı. Santrallerin faaliyetlerinin durdurulması halinde elektriksiz günlere geri dönülmesi tehlikesinin göz önünde tutulmasını isteyen Önal, “Kömür yoksa, santral yoksa elektrik de yok. Elektriksiz bir dünya olmaz. Kendi yer altı zenginliklerimiz varken, başka devletlerden niye doğalgaz ithal edelim? Kimseye bir kastımız yok. Ekmeğimizin peşindeyiz. Santraller çalışsın, elektrik üretilsin. Santraller çalışmazsa Ege Bölgesi’nin enerji ihtiyacı karşılanmaz. Zeytini bahane ediyorlar” dedi.
Maden-İş Sendikası Yatağan Şube Başkanı Osman İlhan ise İkizköy Maden Ocağı’ndaki bilirkişi tespitleri için toplandıklarını belirterek, elektrik üretiminin ve santrallerin çalışmasının engellenmesinin hem bölgede hem de ülkede ciddi sıkıntılara neden olacağını söyledi. Mevcut kömür rezervi, zeytin ağaçları bahane edilerek kullandırılmayıp kapatılması durumunda bölgede yaşayan ve santralde çalışan insanların hayatlarını olumsuz etkileyeceğini kaydeden İlhan, bu hatadan geri dönülmesini istedi. “Orman yangınında ortada görünmeyenler bugün çevreci kesildi”
Babasının işsiz kalmasını istemediği için eyleme katılan 15 yaşındaki İrem Nur Kaba, davayı açanların çevreci değil çevreden geçinenler olduğunu belirterek, “Geçen yıl orman yangını olduğunda bu çevreci geçinenlerin hiçbirisi burada yoktu. Çevreci olan biziz. Ormanlarımız yanarken hepimiz buradaydık. Yangını söndürmeye, söndürenlere de yardım etmeye çalıştık. Ama çevreci geçinenlerin hiçbirisi burada yoktu. Yer altındaki servetlerimize değer veriyoruz. Kazılan yerler zaten ağaçlandırılıyor” diyerek çevrecilerin esas amacının çevre olmadığını ileri sürdü.