GDAÜ PA Daimi Komite toplantısında, “Her alanda büyük potansiyel barındıran Güneydoğu Avrupa’da kalıcı güvenliğin, istikrar, barış ve refah ortamının sağlanması ortak amacımızdır.”diyen
Dr. Bakbak, “Yapıcı dış politikamız çerçevesinde bir yandan içinde bulunduğumuz çalkantılı bölgesel ve uluslararası ortamda ülkemizin çıkarlarını korurken, aynı zamanda sürdürülebilir barış ve kalkınmaya uygun koşulların oluşmasını hedeflemekte, çevremizde barış, refah ve istikrarın tesis edilmesine katkıda bulunmaktayız.
Çatışmaların çözümü ve arabuluculuk alanında öncü bir role sahip olan ülkemiz, yaşanmakta olan güncel krizler sırasında da bu yöndeki
çabalarını etkin bir şekilde ortaya koymaktadır. Bizi birbirimize bağlayan sadece ortak geçmişimiz ve değerlerimiz değil, geleceğe yönelik ortak vizyonumuzdur.” ifadelerini kullanarak, Güneydoğu Avrupa ülkeleri arasındaki yapıcı diyaloğun, bölgesel ve küresel ölçekteki önemine dikkat çekti.
Programın ikinci gününde, TBMM Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Parlamenter Asamblesi heyetiyle GDAÜ PA 9. Genel Kurulu’na katılan ve “Çevre İçin Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” ana başlığıyla gerçekleştirilen toplantıda konuşan Dr. Bakbak, “Dünyamız, eşi benzeri görülmemiş çevresel sınamalar yaşamaktadır. Hiçbir ülkenin, çevresel bozulma ve biyolojik çeşitlilik kaybının olumsuz etkilerine karşı bağışıklığı bulunmamaktadır. İklim değişikliğinin etkileri ve artan jeopolitik gerilimler, kalkınma beklentilerinin yanı sıra maalesef küresel gıda güvenliğini de tehlikeye atıyor. Halihazırda dünya genelinde yaklaşık 800 milyon insan açlıkla; 193 milyon insan ise akut gıda kriziyle karşı karşıya bulunuyor. Savaşın gıda tedarik zincirleri üzerindeki etkisiyle bu sayıların artacağına dair endişe verici hesaplamalar yapılıyor.” diyerek, COVİD-19 salgını ve hemen arkasından başlayan Rusya-Ukrayna savaşının oluşturduğu tahribata dikkat çekti.
Mevcut krizin ancak tüm ülkelerin imkânlarını seferber ettiklerinde ve elbirliğiyle aşılabileceğinin altını çizen Dr. Bakbak, “Savaşın başlamasıyla birlikte Ukrayna’da kalan ve diğer ülkelere sığınan Ukraynalılara yardım elimizi uzattık. Krizin etkilerinin hafifletilmesi amacıyla çalışmalar yürüten BM Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) gibi kuruluşlarla yakın eşgüdüm halindeyiz. Öte yandan, Ukrayna'daki savaş sırasında enerji alanında yaşananlar, ülkemizin AB enerji güvenliği açısından
önemini bir kez daha teyit etmektedir.Ülkemizin Avrupa'nın enerji arz güvenliğine, Güney Gaz Koridoru ile sağladığı katkı ortadadır. Türkiye, içinde bulunduğu bölgedeki en büyük yenilenebilir enerji üreticisidir. Toplam 100 gigawatt kurulu gücümüz içinde yenilenebilir enerjinin payı %54’e ulaştı. Dünyada bu bakımdan 12. ve Avrupa’da 5. sırada yer alıyoruz. Bu alanda da işbirliğine hazırız. Yenilenebilir kaynaklar ve enerji verimliliğindeki önemli potansiyeliyle ülkemiz, Avrupa'nın yeşil dönüşümüne doğrudan katkıda bulunabilecektir. Nitekim ülkemiz, tüm bölge ülkelerini bir komşusuymuş gibi algılamakta, ihtiyaç anında her desteği sağlamaktadır.” diyerek hakkaniyetli bir işbirliğinin önemini vurguladı ve konuşmasını tamamladı.