Osmanlı döneminde ilk olarak tarikatların uyanık kalarak daha fazla zikir çekmek için kullandığı kahve, yüzyıllar boyunca hem Osmanlı’da hem de günümüzde Türk halkının vazgeçilmezi olarak yerini koruyor.
Osmanlı’dan günümüze Türk kültüründe önemli bir yeri olan kahve, Osmanlı döneminde dini tarikatların uyanık kalmak ve daha fazla zikir çekmek için kullandığı bir içecekken yavaş yavaş Osmanlı halkında yayıldı. Kanuni Sultan Süleyman devrinde yasaklanan kahve, yine halkın talepleri doğrultusunda yasaklanmanın kaldırılmasıyla tüketilmeye devam edildi. Özel Osmanlı Günlük Yaşam Müzesi içerisinde kahvenin bu yolculuğuna ve hikayesine önem verilerek Türk halkının vazgeçilmezi olan kahve hakkında bir çok eser bulunuyor. Bu konu hakkında Kartepe Belediyesi’ne bağlı çalışan Arkeolog Kübra Nur Çoban, “Osmanlı kültüründe Türk kahvesinin çok büyük bir önemi var. Türk kahvesi 16. Yüzyıldan itibaren kültürümüze giriyor ve çok seviliyor” dedi. “Kanuni Sultan Süleyman devrinde kahve bir süreliğine yasaklanıyor”
Kahvenin kültürümüzdeki önemine vurgu yapan Kübra Nur Çoban, “Osmanlı kültüründe Türk kahvesinin çok büyük bir önemi var. Türk kahvesi 16. Yüzyıldan itibaren kültürümüze giriyor ve çok seviliyor. Türk kahvesi başlarda tarikatlarda uyanık kalmak ve daha çok zikir çekebilmek için tüketiliyordu. Daha sonrasında halk tarafından da Türk kahvesi çok seviliyor ve tüketilmeye devam ediyor. Kahvehanelerle birlikte de kahvenin halk arasında yayıldığını görebiliyoruz. İnsanları mutlu etmesi ve zinde tutmasıyla kafalarda soru işareti oluşuyor ve ilk kez Kanuni Sultan Süleyman devrinde kahve bir süreliğine yasaklanıyor. Daha sonrasında halkın yoğun ilgisi sebebiyle kahve halk tarafından yeniden tüketilmeye başlıyor. Dediğim gibi vazgeçilemeyecek bir içecek. Günümüzde çayı çok tüketiyoruz, çayın vazgeçilmez bir yeri var. Çayın tüketimi 20. yüzyılın başlarında oluyor. Geçmişte şuan olan çay tüketiminin yerini kahve alıyordu. Osmanlı döneminde kullanılan pek çok farklı eşya gibi fincanların da farklı özellikleri vardı. Halk tarafından kullanılan porselenler genellikle Kütahya’dandı. Saray ve çevresinde genellikle Çin’den gelen Fağfuri denen porselen kullanılıyordu. Halkta yine Kütahya çinisi dışında seramikten, camdan gibi servis edilebilecek farklı objelerde kullanılmaktaydı” ifadelerini kullandı.