ÖZ İPLİK İŞ Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, tekstil sektöründe olumsuz göstergelerin olduğunu ifade ederek, "Sektörün desteğe ihtiyacı olduğunu görüyoruz ama kırmızı çizgimiz emektir" dedi.
ÖZ İPLİK İŞ Sendikası Genel Başkanı Rafi Ay, tekstil sektöründe olumsuz göstergelerin olduğunu, birçok fabrikanın kapandığı, üretim ve ihracatta düşüşler görüldüğü yönünde haberler yayınlandığını, kendilerinin de olumsuzluklar gözlemlediklerini söyledi.
Rafi Ay, mevcut görünümde kısa vadeli olarak kriz halini çözecek adımlara destek verebileceklerini ancak kırmızı çizginin işçinin, emeğin hakları olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Tekstil ve hazır giyimde çeşitli sorunlar gündeme getiriliyor. İhracat, üretim, yatırımlara ilişkin olumsuz haberler yapılıyor. Bu aşamada, üretimi destekleyecek adımlara evet deriz. Ancak biz işçilerin hakkına, hukukuna, kazanımlarına zerre kadar dokunmayı kimse aklından geçirmesin. Emeğin, emekçinin alın teri kırmızı çizgimizdir. Elbette sağlanabilirse ortaya çıkacak faydadan da payımızı alırız. Bu bağlamda; çeşitli hazırlıkların yapıldığını duyuyoruz. Deprem bölgesinde işçiyi, istihdamı, işi korumak için atılan adımları memnuniyetle karşılıyoruz. Genel olarak finansmanın kolaylaştırılması, üretim ya da kısa çalışma gibi araçların devreye alınması önerilerini de duyuyoruz. Altını çizerek söylüyoruz, çözüm tarafındayız. Ekmeğimizi, işimizi korumaya varız ama hiçbir şart altında işçinin hakkını da yedirmeyiz." Markalaşma dedik, ucuz emeğin sonu yok dedik dinlemediniz, yapmadınız !
Ay, açıklamasına şöyle devam etti:
"ÖZ İPLİK İŞ olarak defalarca söyledik. Tekstil ve hazır giyimde ucuz emeğin sonu yok. Bugün Türkiye, yarın Kuzey Afrika, ertesi gün Asya-Pasifik, sonraki gün orta ve güney Afrika Hatta bazı Avrupa ülkeleri tekstil ve hazır giyim imalatına geri dönüyor. Ucuz emekle kar yapmaya çalışmayın diye uyardık. Yıllardır markalaşma, katma değer, sayısallaşma diyoruz, ucuz emeğin sonu yok dedik dinlemediniz, yapmadınız. Biz işçiler üzerimize düşeni yaptık alın terimizle işimizi kaliteli yaptık. Bu sayede sipariş aldınız. Bu başarı işçinindir. Hep söyledik; biz kaliteli iş yapıyoruz, siz de işinizi yapın, markalaşın, katma değeri artırın, marka değerini ekleyin, hep birlikte paylaşalım diye defalarca uyardık. Sadece işkolumuz değil, maden, sanayi, enerji, hizmetler, tarım, her sektörde ücreti bahane etmek modası başladı. Bu bahanenin sonu yok, geçerliliği yok, haklılığı yok, gerçekliği de yok." "Yurt dışına gidenler, sadece fabrikayı götürmüyor, Türkiye’yi imalat ülkesinden ithalat ülkesine dönüştürüyor"
ÖZ İPLİK İŞ Başkanı Rafi Ay, bazı taşeron imalatçıların üretimlerini yurt dışına taşıdığı haberlerine de tepki gösterdi. Ay, "Hiç kimse konuşmuyor ama biz söyleyelim. Büyük markaların bir miktar siparişlerini başka ülkelere kaydırdığı doğru ama bu kriz oluşturacak kadar büyük değil. Asıl tehlike başka taraftan geliyor. Şimdi peşi sıra, bu markalara üretim yapanlar, ucuz emek peşinde, çalışma mevzuatı görece zayıf ülkelerde imalata hazırlananlar olduğu söyleniyor. Bunun anlamı, hem markalar, hem de yurt dışına giden imalatçılar Türkiye’ye satış yapacağına göre, ülkemiz imalatçı değil ithalatçı olacak. Son yıllarda ithalattaki artış da bu işin başladığını gösteriyor. Yine uyarıyoruz: Ucuz emeğin, emek sömürüsünün, çalışma hukuku ihlalinin sonu yok. Bu yol çıkmaz yol. Ne kendinizi, ne ülkenizi zayıflatmayın, iki gün sonra daha fazla emek sömürüsü için sizden vazgeçeceklerini biliyorsunuz" ifadelerine yer verdi. "İstihdam kaybı var, ithalat artıyor"
ÖZ İPLİK İŞ Genel Başkanı Rafi Ay, sektörde istihdam kaybı olması yanında, hazır giyimdeki ithalat artış hızının yüksekliğine dikkat çekerek şunları kaydetti:
"Salgın döneminde tekstil işçisi, hazır giyim işçisi sadece yurttaşlarımız değil, dünya için sağlık ürünleri üretti, insanlığa katkı sağladı. Bu nedenle salgın dönemindeki verileri dikkatle kullanıyoruz ama salgın öncesi döneme göre bile istihdam kayıpları var. SGK kayıtlarına göre, salgın öncesine göre tekstilde istihdam kaybı 45 bin kişi. Hazır giyimde neredeyse aynı. Bize ’sağlık için çalışmanız gerekiyor’ denilen dönemde hazır giyim istihdamı 739 bini buldu. Şimdi ise 591 bin kişi. Bu dönem karşılaştırılsa hazır giyimde istihdam kaybı 148 bin kişi. Üretimde kayıp var, tekstil, hazır giyim, deride üretim endeksi salgın dönemdeki artışının ardından tersine döndü. Peki bu dönemde, genel verilerin üstünde artan ne var? Verimlilik, yani işçi alın terini dökmüş, her çalışılan saat başına üretimini artırmış. Dış ticaret manzarasına bakarsak ihracatta gerileme var. Hızla artan ise ithalat. Türkiye dünyanın 5. büyük tekstil ürkesi ama görece lüks markalar neredeyse aynı fiyata ürün sattığı için ithalat artıyor. 2022’de hazır giyim ithalatı yüzde 56, 2023’te yüzde 27 arttı. Bu yıl biraz nefeslendi ama ihracattaki gerileme yüzde 20, ithalattaki gerileme ise sadece yüzde 3. Önümüzde üç ay daha var, ithalat iki yıllık rekor artışının ardından bu yıl da artarsa rekor üstüne rekor olacak. Tekstil-hazır giyim-deri bu ülkenin cebine emekçinin alın teriyle her yıl net 20 milyar doların üzerinde döviz kazandırıyor. Binlerce insan geçiniyor, imalat sanayiindeki kadınların neredeyse yarısı bu sektörde. Ne istihdam, ne üretim, ne de ihracat açısından vazgeçilmeziz. İnsanlar kıyafet giymeyi bırakmayacağına, evini döşemeyi bırakmayacağına göre bu sektör insan var oldukça devam edecek. Kimse küçümsemeye kalkmasın."