Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın desteklediği, Yürütme Kurulu Başkanlığı’nı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) üstlendiği, organizesini Diyanet İşleri Başkanlığı, Erciyes Üniversitesi ve Ankara Bilim Üniversitesi’nin gerçekleştirdiği 2. Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu, ATO Congresium’da başladı. Programın açılış konuşmasını Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin yaptı. Şahin, buradaki konuşmasında İslamofobiyi ‘İslam düşmanlığı’ olarak tanımladı.“İslamofobi en kısa tanımıyla İslam düşmanlığıdır”İslamofobi ile mücadelenin kaçınılmaz olduğuna değinen Şahin, İslam karşıtlığının özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından üst noktaya ulaştığına dikkati çekerek, “Malumlarınız İslam düşmanlığı dünyada, özellikle de batıda adeta kanser hücreleri gibi yayılıyor ve bu nedenle de İslamofobi ile mücadele kaçınılmaz hale geldi. İslam karşıtlığıyla mücadele sadece Türkiye’nin meselesi değildir. Gönül coğrafyamızın lideri olan ülkemiz, İslam düşmanlığı ile mücadelede Cumhurbaşkanımızın önderliğinde gururla başı çekmektedir. İslamofobi en kısa tanımıyla İslam düşmanlığıdır. İslam'a karşı anlamsız ön yargı ve akıl dışı nefret olarak tanımlanabilecek İslamofobi, dünyada yer etmiş bir ‘hastalık’ olarak adlandırılabilir. İslam karşıtlığı özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından üst noktaya ulaştı. İkiz kulelere yapılan saldırılardan sonra Amerika’nın başlattığı 'Müslümanları ötekileştirme' stratejisi, pek çok toplumun kültürel yapısında zaten var olan İslam düşmanlığı virüsünü tetikledi. Müslümanlara yönelik ırkçılık, 'İslamofobia' tanımıyla yumuşatılmak istense de gerçekte yapılan İslam düşmanlığıdır” diye konuştu.“İslam ile alakalı yanlış algılamaların önüne geçebilecek bir medya düzeni oluşturulması şarttır”
Dünyada İslami değerlerin tehdit altında olduğunu açıkça gördüklerini ifade eden RTÜK Başkanı Şahin, İslam düşmanlığının hızla yayıldığını vurgulayarak, “Bugün dünyada İslami değerlerin tehdit altında olduğunu açıkça görüyoruz. Demokrasinin beşiği kabul edilen ülkelerde ırkçılık ve İslam düşmanlığı hızla yayılıyor. İslam karşısında sinsi bir plan düzenli olarak uygulanıyor. Malumlarınız değişerek gelişen medya, insanların algı ve düşüncelerini etkileyerek davranışlarını değiştirebilme gücünü artırdı. Batı dünyasında ve özellikle Avrupa’da, İslam’a ve Müslümanlara yönelik olumsuz algı ve davranışların oluşturulmasında ve yaygınlaştırılmasında en büyük rolü, medya üstlenmektedir. Bugünün İslam düşmanı çevreleri, dijital alanı aktif bir şekilde kullanmaktadır ve böylece nefret, ırkçılık ve İslam düşmanlığı gündemde tutmanın yeni yollarının bulunduğunu görmekteyiz. İslam düşmanı zihinler gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi geleneksel kitle iletişim araçlarının yanında dijital medyayı adeta bir nevi silaha çevirdi. İşte bu noktada batı medyası karşısında İslam coğrafyasının medyası olarak bizlere çok hayati görevler düşüyor. İslam ile alakalı yanlış algılamaların önüne geçebilecek bir medya düzeni oluşturulması şarttır” cümlelerine yer verdi.