Medya kuruluşlarının sağlık muhabirleriyle Bakanlıkta bir araya gelen Sağlık Bakanı Memişoğlu, Bakanlık tarafından yürütülen ve planlanan çalışmalar hakkında bilgi verdi, sağlık alanındaki gündeme dair bilgiler paylaştı ve muhabirlerin sorularını yanıtladı.
Sağlık Bakanı Memişoğlu konuşmasının başında, toplumun sağlık okuryazarlığı oranının artırılmasında medya mensuplarının üstlendiği görevin çok önemli olduğunu belirterek “Biz sizleri sağlıkçı olarak kabul ediyoruz. Biz, sağlık muhabirlerini sağlık ordusunun bir neferi olarak görüyoruz ve esasında sağlık okuryazarlığını, sağlığın toplumsal olarak gelişimini, aynı zamanda bu konudaki sağlığın bilgilerini sizler vasıtasıyla bütün toplum öğreniyor. Emeğiniz çok büyük. Hepinize teşekkür ediyorum. Çünkü sahada olan sizlersiniz. Sizin yaptığınız haberler çok kişiyi etkiliyor. Öyle olunca da hem toplumun sağlığının gelişimini hem de bizim daha da gelişimimizi sağlıyorsunuz. Başta size teşekkür ediyorum. Bizler hepimiz bu millete, topluma hizmet eden insanlarız. Amacımız daha iyi sağlık sistemi kurmak, daha iyi bir ülke oluşturmak. Onun için de elimizden geleni yapıyoruz. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğündeyken de sağlık muhabiri arkadaşlarımızla her zaman iletişime açık olduk. Bu konuda elimizden geldiğince Bakanlıkta da aynı açık ve şeffaf iletişimi kurmak isteriz. Maalesef bazen dezenformasyon oluyor, yanlış algılar oluyor. İyi bir iletişim, iyi bir haberleşme yolu kurmak kesinlikle bizim için değerli. Sizler bizim için değerlisiniz. Biz sizi medyadaki sağlık elçileri olarak görüyoruz. Onun için her konuda her zaman iletişim hâlinde olmayı isteriz.” dedi.
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun konuşmasındaki ve toplantının soru cevap bölümündeki detaylar şöyle:
YAKLAŞIMIMIZ: ÖNCE İNSAN, İNSANIN İYİLİĞİ
“Türkiye de dâhil insanlara ‘Mutluluğun olmazsa olmazı en çok nedir?’ diye sorduklarında ilk parametre sağlık, biliyorsunuz, yani yüzde 65-70 üzerinde insanlar, olmazsa olmazı sağlık olarak tanımlıyorlar hayatlarında. Onun için biz de bu mutluluk kaynağının sağlık olduğunun bilinciyle hareket etmek zorundayız. İnsan hayatıyla ilişkiliyiz. İnsanın rengine, cinsine, fikrine bakmıyoruz sağlık hizmeti sunarken, herkese eşit ve insan olduğu için hizmet ediyoruz. Yaklaşımımız: Önce insan, insanın iyiliği diyoruz, toplumun iyiliği diyoruz, medeniyetin iyiliği diyoruz ve dünyanın iyiliği diyoruz. Bugün maalesef dünya biraz kötülük medeniyetinin, kötülüğün hâkim olduğu, birbirlerini insanların katlettiği, naklen yayınlarda 45 bin kişinin öldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Biz iyilik tarafı olarak bunu düzeltmek için daha çok çalışmamız, birlikte hareket etmemiz, iyi tarafın bir arada hareket etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Onun için sağlıkla ilgili de daha iyisini nasıl yaparız konusunda çalışıyoruz. Hep beraber daha iyisini yapacağız.”
TOPLUMA BUNLARIN ZARARLARINI ANLATMAMIZ GEREKİYOR
“Benim önceliğim koruyucu hekimlik, birinci basamak. Bunu özellikle her seferinde söylüyorum. İnsanların hasta olmadan, sağlığını kaybetmeden kendisine bakmasının ve bedenine bakmasının, sağlıklı kalmasının yönetimini oluşturmak zorundayız. Yani bu konuda sağlığı kaybetmeden Sağlık Bakanlığı olarak çalışmamız lazım. Biz hastalık bakanlığı değiliz diyoruz hep. Biz sağlık bakanlığıysak önce koruyucu hekimliği, koruyucu sağlık kültürünü insanlara öğretmemiz lazım. Burada önemli sağlık çalışanı sizlersiniz. Çünkü toplumun sağlık okuryazarlığını artıracak haberleri yapacak ve onları bilinçlendirecek sizlersiniz. Biz bunları üretirken veya bunları desteklerken sizlerin yardımı olmadan toplumun sağlık okuryazarlığı oranını artırmayı veya sağlıkla ilgili kendilerine bakması gerektiğini öğretemeyiz. Onun için bu sorumluluk sadece bizde değil, sizlerde de var. Çünkü bugün baktığımız zaman Türkiye’nin en büyük sorunlarının obezite, kilo olduğunu görüyoruz, bağımlılık olduğunu görüyoruz. Bu sadece sigara, madde bağımlılığı değil. Bugün en önemli bağımlılıklardan bir tanesinin dijital bağımlılık olduğunu biliyoruz. Bunun yanında doğurganlık oranının düşük olması, yaşamın hareketsiz olması, sedanter yaşam olması, şehirleşen, çok kısa sürede, belki 30-40 yılda şehirleşen bir toplumun yeme alışkanlıklarının, besleme alışkanlıklarının değişmeden, yaşam tarzının değişmesinden kaynaklanan özellikle hareketsizlik ve kilo sorunumuzun olduğunu hepimiz biliyoruz. Kilo ne demek? Baktığınız zaman inmeden eklem hastalığına, kalp hastalığına, her şeyin esas sebeplerinden bir tanesi. Ayrıca maalesef Türkiye’de sigara kullanım oranı çok yüksek, özellikle genç kadınlarımız ve çocuklarımız son zamanlarda sigara konusunda maalesef daha fazla kullanır oldular. Sigara akciğer kanserinden KOAH’a kadar her türlü hastalığa etki eden bir madde. Bu nedenle bizlerin topluma bunların zararlarını anlatmamız gerekiyor. Bunun yanında doğurganlık oranı diyoruz, toplum eleştiriyor bazen, ‘Bize neden karışıyorsunuz.’ diye ama baktığınız zaman çocuksuz olmaz. Ailede kardeş de önemli. İnsan kardeşle gelişiyor. Paylaşıyorsunuz, mücadele ediyorsunuz, birbirinizi destekliyorsunuz. Lakin biz bu konuda sadece kardeş tarafından bakmıyoruz. Bir de Türkiye’nin yenilenebilir dediğimiz nüfusunun azalmaması gerekiyor. Nüfus artış hızı 1,5 demek bu nüfusun azaldığı, yaşlanmasını bırakın azaldığı demek. Bu konuda toplumu bilinçlendirmemiz lazım. Normal Doğum Eylem Planı hazırladık, biliyorsunuz. Ama bunu topluma anlatmamız gerekiyor. Hekiminden, hastasına, gebesinden, aile bütününe işin normalinin doğum olduğunu, diğerinin ameliyat olduğunu hep beraber anlatmamız gerekiyor. İşte bu tür özellikle koruyucu dediğimiz, hastalanmadan sağlığı koruyacak politikalarımızın sizler tarafından da desteklenmesini ve çok fazla topluma bu konuda mesaj verilmesini arzu ediyoruz.”
BUNU AİLE HEKİMİNİN BAŞARISI OLARAK GÖRÜYORUZ
“Biz aile hekimliği ile ilgili de aile hekimliği destekleyeceğiz dedik başından beri. Çünkü aile hekimliği toplumun ilk başvuracağı ve en yakınındaki sağlık elçimiz, sağlık hizmeti sunduğumuz kapı. Onun için de aile hekimlikleriyle ilgili bir mevzuat, yönetmelik değişikliği yaptık. Bunun yanında 2025 senesinde yaklaşık bin tane hedefimiz yeni Aile Sağlığı Merkezi yapmak, onlara kurumsal kimlikle daha iyi hizmet verecek altyapı oluşturmak. Sağlıklı Hayat Merkezi hedefimiz de var, 100’ün üzerinde yapmak istiyoruz 2025 senesinde. Koruyucu hekimlik, temel sağlığın en önemli unsurudur. Mevzuatla ilgili de bazen dezenformasyon olabiliyor, yanlış algılar da olabiliyor. Burada şunu söylüyoruz, aile hekimine kayıtlı nüfusu 3 bin 500’e düşürerek hekimin kendisine kayıtlı kişilerin sağlıkla ilgili bütün parametrelerini takip etmesini, özellikle yaşlı grubu, şeker hastası, tansiyon hastası gibi grupları takip etmesini istiyoruz. Yanlış anlaşılma olmasın, biz aile hekimlerinin maaşlarını kesmiyoruz. Biz aile hekimlerine kendi nüfusunun sağlığına göre daha çok teşvik vermeye çalışıyoruz. Ve kendi nüfusunun hastalanmamasının temininde etkin rol almasını istiyoruz. Bu nedenle de biz kendisiyle kıyaslıyoruz aile hekimini. Eğer nüfusu, kendi sorumlu olduğu nüfusu bir önceki döneme göre daha sağlıklıysa bunu aile hekiminin başarısı olarak görüyoruz. Çünkü kendi sorumlu olduğu bölgedeki insanlar, kendilerine bakarsa, hastalanmazsa bunu sağlayacak kişinin aile hekimi olduğunu görüyoruz ve kişinin kendi sorumluluğunun olduğunu biliyoruz. Onun için bu konuda biz aile hekimlerine güveniyoruz, gelirlerinin de artacağını biliyoruz. Çalışan ve çalışmayan arasındaki farkın da net olmasını istiyoruz. Onun için teşvik vereceğiz, ilave vereceğiz, ücret vereceğiz aile hekimlerine. Bu konuda dezenformasyon olmasını arzu etmiyoruz.”
YEDİ KAT FARKI 2,5 KAT FARKA DÜŞÜRDÜK
“Randevu konusunda bazı branşlarda sıkıntılar olduğunu biliyoruz, bunları en kısa zamanda çözeceğiz. Bugün yeni atama ve yer değiştirme yönetmeliği (Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik) yayımladık. Biliyorsunuz Türkiye’de hekim dağılımında 2002 senesinde en gelişmiş bölge ile gelişmemiş bölge arasında yedi kat fark vardı. Gelişmiş bölgelerimizde yedi kat fazla sağlık personeli vardı. Şu anda 2,5 kat farka düşürdük. Bunu daha aza düşürmek için böyle bir yönetmelik yayımladık.”
BAKANLIĞIMIZIN HİZMETLERİNİ KOMPLE CHECK-UP YAPIYORUZ
“Biz, Bakanlığımızın hizmetlerini komple check-up yapıyoruz. Yani denetleme usullerimizi, sağlık hizmetlerimizi yeniden yapılandırma aşamasındayız. Bu konuda malum yenidoğanla ilgili bir denetleme ve değerlenme bilimsel komisyonu oluşturduk. Tüm branşlarda bunu yapacağız: Acil, erişkin yoğunbakım, onkoloji gibi. Hizmet alanlarımızı kontrol ederek işleyişi daha etkin hâle nasıl getiririz konusunda çalışıyoruz.”
SAĞLIK BİLİMİNİ DE BİLGİSİNİ DE ÜRETMEK İSTİYORUZ
“Özellikle sağlık turizmi konusunda biraz daha etkin olmak için USHAŞ üzerinden, USHAŞ'ı yeniden yapılandırarak ve USHAŞ'ı daha etkin hâle getirerek sağlık hizmetlerimizi büyütmeyi amaçlıyoruz sağlık turizminde. Sağlık hizmetinde özellikle kamu tarafının biraz daha gelişmesi gerektiğini düşünüyoruz bu konuda. Koruyucu ve temel sağlık hizmetlerinin yanında benim en önemsediğim şey, bu konuda sizin desteğinizi de istiyoruz çünkü bu konuda katetmemiz gereken çok uzun bir yol var, yapmamız gereken işler var, biz sadece sağlık hizmetini sunan, sağlık hizmetini iyi yapan bir ülke olmak istemiyoruz, biz sağlık hizmetini sunarken sağlık bilimini de bilgisini de üretmek istiyoruz. Şu anda Türkiye’nin sağlık çalışanları özellikle hekim grubu gerçekten dünyanın medarıiftiharı olarak görülüyor, bizim dünyadaki medarıiftiharımız; bilgi anlamında, çalışkanlık anlamında. Bunun da toplum tarafından bilinmesi lazım. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Sağlık hizmetleri son 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inanılmaz gelişti. Ve dünyada COVID-19’da gördük, depremde de gördük ki sizler sağlık hizmetlerinin dünyaya rol model olan bir ülkesinde yaşıyorsunuz. Bunu yapan sağlık çalışanları ve hekim grubu, sağlık sistemimiz. Çok istisnai insanlıktan nasibini almamışların, üstelik de yakalanarak cezaevinde olanların, bunu bir buçuk milyon sağlık çalışanlarımızın hakkını yememesini istiyorum. Baktığınız zaman, bebek ölümlerinde bin canlı doğumda 35’lerden 7,1'e düşürülmüş İstanbul için, Türkiye için 9,2'ye düşürülmüş. Prematüre 37 haftanın altında doğan bebeklerimizin yaşam şansı yüzde 95’in üzerinde çıkartılmış bir sağlık sisteminden, sağlık çalışanlarından bahsediyoruz. Yaşam süresini 78 yaşına çıkartmış bir sağlık sisteminden, sağlık çalışanlarından bahsediyoruz. Bunun kötülenmesine veya birkaç tane nasipsiz sebebiyle örselenmesine hep beraber izin vermememiz lazım. Birkaç kişinin kusuru, caniliği bu kadar büyük hizmetleri, Avrupa ile dünyadan daha iyi olan hizmetleri ve çalışanları töhmet altında bırakmaması gerekir. Bunu başaracak sizlersiniz, bizleriz, sorumluluk sahibi insanlar.”
SONUÇTA BİZ ONLAR İÇİN DE BURADAYIZ
“Ben sahayı dolaşıyorum. Dört ayda 28 ilimize gittim. Sahadaki arkadaşlarımızın, sağlık sistemindeki çalışanlarımızın, üniversite dâhil, özel sektörü dâhil sorunları dinledik, toplantı yaptık, yerinde gördük. Genel anlamda arkadaşlarımızın taleplerini aldık. Çünkü sonuçta biz onlar için de buradayız. Onlarla hizmet sunmak, onlara destek vermek, onlarla beraber çalışmak için buradayız, sorunları yerine tespit ederek daha etkin çözmeye çalışıyoruz.”
BU KONUDA BİR EKOSİSTEM OLUŞTURUYORUZ
“Üretmemiz lazım, bilim üretmemiz lazım. Bu konuda bir ekosistem oluşturuyoruz. Bunu özellikle takip etmenizi ve bilim insanlarımızı motive etmenizi istiyorum sizden. Çünkü üretmemiz lazım. Üretmemiz için de bilim insanlarını, finansı ve devleti bir araya getirmemiz lazım. Bakın, bilim yapmayacağız sadece, bilim üretmemiz gerekir. Bilim malzemesi üretmemiz gerekir, ilaç üretmemiz gerekir. Onun için biz TÜSEB’i bu konuda bu ekosistemi oluşturacak şekilde dizayn ediyoruz. Üreten sağlık demek, esasında gelecekteki 10 sene sonraki, 20 sene sonraki sağlık ekosisteminin en önemli parçası olsun istiyoruz. USHAŞ’ı da yeniden yapılandırıyoruz. Bu iki konu bizim için önemli. Nasıl temel sağlık ve koruyucu sağlık diyorsak en az onun kadar da üreten sağlık ve sağlık teknolojisini, bilimini Türkiye’de üretir hâle getirmemiz gerekir.”
AİLE HEKİMLERİNE YÜZDE 10 KONTENJAN
“Esasen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız bu konuda bir organizasyonla bize de sordular, tabii görüş verdik. İsteğe bağlı raporlar, malum bunlar ikinci ve üçüncü basamakta fiyatlandırmayla yapılıyor. Yani hastaneye gittiğiniz zaman bu raporları ücretli alıyorsunuz. Aile hekimleri bu raporları, ikinci ve üçüncü basamaktaki fiyatlandırması nasılsa onlardan daha ucuza verebilsin istediğimiz için uygunluk verdik. Bu fiyatlandırılmayan bir rapor değil, onu bilmenizi istiyorum. Sadece aile hekimliğinde yapılacaksa ondan da ücret alınmasını istiyoruz. Ücretler de aile hekimliğine ve aile sağlığı merkezlerinin fiziki yapısının düzeltilmesine harcanacak. Yani yeni bir ücret alınıyormuş gibi algılanmasın. Zaten ikinci ve üçüncü basamakta isteğe bağlı raporlar ücretlidir. Bu raporların aile hekimleri tarafından da verilmesini, verilirken ikinci ve üçüncü basamaktan belirli miktarda daha az alınmasını istiyoruz. Aile hekimliğiyle, birinci basamakla ikinci basamakla entegrasyonu sağlamak istiyoruz. Aile hekimliğinde çözülecek veya tedavi edilecek bir hastalığın ikinci ve üçüncü basamağa gitmeden çözülmesini arzu ediyoruz. Doğru yerde, doğru zamanda, etkin tedaviyi yapacak şekilde organizasyon yapmaya çalışıyoruz. Hasta eğer aile hekimliğinde tedavi edilecekse onun acil servise veya ikinci üçüncü basamağa gitmesine gerek olmasın. Aile hekimiyle şöyle bir yetki açıyoruz. Diyoruz ki sen kendi hastalarına randevu alabilirsin. Ve bütün hastanelerde yüzde 10 kontenjanı, MHRS kontenjanını bir gün önceki mesai bitimine kadar aile hekimine açıyoruz. Böylece aile hekimlerini kendi hastaları için hastanelerden randevu alabilir hâle getiriyoruz. Böylece entegrasyonu sağlayacağız. Önümüzdeki sene itibarıyla karşılıklı haberleşmeyi sağlayacak bir yapıyı inşa edeceğiz. Çünkü ikinci üçüncü basamakla, birinci basamağın entegrasyonu ve birbiriyle haberleşmesi çok önemli.”
İNSAN SAĞLIĞINA FAYDASI OLACAK HER TÜRLÜ UYGULAMAYI YAPILABİLİR HÂLE GETİRMEK İÇİN UĞRAŞIYORUZ
Aile hekimlerine yönelik geleneksel ve tamamlayıcı tıp eğitimlerine yönelik soruya yanıt veren Sağlık Bakanı Memişoğlu, “Bu konuda ikincil mevzuatın olması lazım. İkincil mevzuatını çıkaracağız. İkincil mevzuatla birlikte eğitimleri de artıracağız. Bu konuda bir sıkıntı olmayacak. Geleneksel tıpla şu andaki tıbbın entegre olarak çalışması taraftarı olan bir mantıkla yaklaşıyoruz. İnsan sağlığına faydası olacak her türlü uygulamayı yapılabilir hâle getirmek için uğraşıyoruz. Bu konuda aile hekimlerinin daha etkin olması için böyle bir mevzuat çıkarıyoruz. Bunun ikincil mevzuatları da kanundan sonra çıkacaktır. Nasıl çalışılacak, nasıl bir sistem kurulacak bunlara bakacağız.” diye konuştu.
UYGULAMALAR AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİNİ DAHA ETKİN HÂLE GETİRECEK
“Çıkacak olan yönetmelikler ve kanun ile temel sağlık hizmetlerinin, birinci basamak sağlık hizmetlerinin öncelikli olması için uğraşıyoruz. Aile hekimlerimizin kaygılarını anlıyorum. 5-6 ay geçtikten sonra çok daha iyi yerlerde olacağımızı düşünüyoruz. Uygulamadan sonra uygulamanın faydalı ve sıkıntılı yönlerini de görmüş olacağız. Öngörümüz, bu uygulamalar aile hekimliği sistemini daha etkin hâle getirecek ve sistemin odağına koyacak. Uygulamadan sonra gerekli takipleri yaparak iyi yönde revizelere de gidebiliriz.”
AİLE HEKİMİNE KENDİ NÜFUSUNDAKİ SAĞLIK SORUMLULUĞUNU VERİYORUZ
“İlaç yazamıyoruz şeklindeki dezenformasyonlara da cevap vermek istiyorum. Bir dönem içinde kendi hasta grubuna yazılan ilaç miktarı, önceki dönemde yazılan ilaç miktarı ile aynıysa veya daha azsa aile hekimine teşvik veriyoruz. Bir dönem önceye kıyasla kayıtlı nüfusun hastaneye gidiş sayısı aynıysa veya daha azsa bu aile hekiminin o nüfusu daha sağlıklı hâle getirdiği anlamına gelir. Bu noktada teşvik ve ek ödeme veriyoruz. Üstelik bu teşviki iki kat artırdık. Aile hekimine kendi nüfusundaki sağlık sorumluluğunu veriyoruz. Nüfusunu sağlıklı tutan aile hekimleri başarılı olmuş demektir. Hiçbir hekimin tedavi işleyişine müdahale etmeyiz ve ilaç yazmasına engel olmayız. ‘Biz ilaç yazamıyoruz, Bakanlık yasakladı’ deme niyetinin hoş olmadığını düşünüyorum.”
KAMU HASTANELERİ VE SAĞLIK TURİZMİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDECEK
“Ekim ayından bu yana İl Sağlık Müdürlerimizi, İlçe Sağlık Müdürlerimizi ve Başhekimlerimizi belli parametrelerle takip ediyoruz. Çalışan memnuniyeti, hasta memnuniyeti, müracaat oranları konularını elektronik sistem üzerinden değerlendiriyoruz. Yöneticileri bir önceki döneme göre kıyaslıyor, başarı endekslerini ölçüyoruz. Bu endeksleri kendileri de görebiliyor. Kamu hastaneleri ve sağlık turizmiyle ilgili çalışmalarımız devam edecek. Bazı mevzuat değişiklikleri yapacağız.”
BİRÇOK HUSUS DOĞURGANLIK ORANINI ETKİLİYOR
“Doğurganlık oranları konusunda sezaryenin bir ameliyat yöntemi olduğunu tekrar ediyor, bu konuda toplumumuzu bilgilendirmeye devam ediyoruz. Sosyoekonomik nedenler, şehirleşmenin etkileri ve ailenin küçülmesi gibi öne çıkan birçok husus doğurganlık oranını etkiliyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birlikte hep beraber bu konuyla mücadele ediyoruz. Primer sezaryen oranı Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı veriye göre 10 doğumdan yalnızca bir veya ikisinde olabilir. Ancak bizim primer sezaryen oranımız her iki doğumdan birinde olacak şekilde. Toplum sezaryeni bir doğum şekli olarak algılıyor.”
EBELERİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRACAK BİR MEVZUAT ÇALIŞMAMIZ DA VAR
“Ebelerimizi daha aktif hâle getirip hamilelikte, doğumda ve doğum sonrasında annenin daha çok desteklenmesi için çalışıyoruz. Annenin bu duygusal döneminde anneyi doğuma hazırlaması gereken kişi ebedir. Ebelerin etkinliğini artıracak bir mevzuat çalışmamız da var. Bu hafta veya önümüzdeki hafta yayımlanacaktır. Ebelerin etkin olmasını istiyoruz. Gebeliğin özellikle son üç ayında, annelik duygusunun daha yoğun yaşanmaya başladığı aşamada, ebelerin gebeleri doğuma hazırlamalarını istiyoruz. Yalnızca anne değil bebek açısından da normal doğumun önemli faydaları olduğunu söylüyoruz. Doğurganlık oranı ile ilgili Bakanlıklar olarak elimizden geleni yapıyoruz. Biliyorsunuz annelerin izin sayıları artırıldı. Ücretsiz izinler kaldırılarak ücretli izin hâline getirildi. Bunlarla ilgili çalışmalar devam ediyor. Annelere ve anne adaylarına doğumun fizyolojik bir olay olduğunu anlatmak için hep beraber çaba harcamalıyız. Sezaryen konusundaki toplumsal talebi de değiştirmemiz gerekiyor. Sezaryenin bir ameliyat olduğunu, doğum şekli olmadığını topluma anlatmamız lazım. Tıbbi olarak on doğumdan bir veya ikisinde ameliyat gerekebilir. Sekizinde ameliyat gerekmeyen fizyolojik bir olayda, birçok doğum sezaryenle gerçekleşiyorsa bu alanda bir sıkıntı var demektir.”
NORMAL DOĞUM KONUSUNDAKİ ÖNYARGILARI DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR
“Normal doğumu bütünsel olarak destekleyecek birçok parametreyi kullanmak zorundayız. Hastaneler, hekimler, anne adayları ve toplum ölçeğinde değerlendirmeler yaparak normal doğum konusundaki ön yargıları değiştirmemiz gerekiyor. Burada en duygusal olan anneler. Eğer anneleri iyi hazırlarsak, annelerin doğumla ilgili cesaretini artırırsak bu sorunların çözüleceğini düşünüyorum. Primer sezaryen oranının yüzde 20’nin üzerine çıktığı hastanelerle ilgili daha çok çalışacağız.”
ÖZEL HASTANELER MEVZUATINI TAMAMEN YENİLİYORUZ
“Özel hastaneler mevzuatını tamamen yeniliyoruz. Özel hastanelerde mevzuat açısından bazı değişikliklere ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerin tamamı aynı standartta hizmet vermek zorunda. Aynı bilimsel çalışma ile aynı şekilde tedavi etmek zorunda. Özel hastanelerde çok iyi örnekler, dünya çapında yapılan ameliyatlar var. Sezaryen oranları noktasında özel ve kamu ayrımı yapmıyoruz. Primer sezaryen oranları ile ilgili incelemelerimiz doğrultusunda 2025’te daha etkin olacak, anne adaylarının normal doğuma teşvik edilmesi için çaba harcayacağız. Ebelerle ilgili teşvik edici unsurlar da getirmeyi planlıyoruz.”
TÜRKİYE SAĞLIK ALANINDAKİ ÜRETİMİN ORTAĞI
“Bakanlığımızda Türk bilim insanı Dr. Özlem Türeci ile de görüştüm. Biz bu ülkede bilim insanını destekleyeceğiz. 10. Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nda yurt dışında çalışmış çok başarılı bilim insanlarıyla toplantı yaptım. Onlar buraya gelecekler. Yabancı yatırımcılara da buraya gelmelerini ve yatırım yapmalarını söylüyorum. Türkiye bir sağlık pazarı değil artık, Türkiye sağlık alanındaki üretimin ortağı. TÜSEB ile birlikte çalışıyoruz. Yabancı olup Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen veya Türk olup yurt dışında yatırım yapmak isteyen herkesi en iyi şekilde destekleyeceğiz. Bilimden bilim üretecek, sağlık alanında üretim yapacak, katma değer yaratacak herkesi destekleyeceğiz. Bilimden bilim üreterek finansal gelir elde edebilecek bir yapıyı oluşturacağız. Bilim yapmak değil bilim üretmekten bahsediyorum. Yeni bir söz söyleyeceğim, yeni bir şey üreteceğim, yeni bir şey buldum, iddiam var diyen herkesi yurt içi ve yurt dışında en iyi şekilde destekleyeceğiz.”
HEKİMLİK DUYGU VE ADANMIŞLIK MESLEĞİ
“Biz hekimler değerli ve hassas insanlarız. Çok çaba harcayarak zorlu bir süreçten geçiyoruz. Sonra da hayatımız boyunca 24 saat insanların iyiliği için uğraşıyoruz ve onlara karşı bir adanmışlığımız var. Bu meslek yalnızca materyalist bir meslek değil; manevi tarafı, hazzı, empati duygusunu geliştirme zorunluluğu da var. Başkasının derdiyle dertlenen bir yapımız var. Sanat yapıyoruz esasında. Hekimlerimizin değerli olmasını istiyorum; onlar da kendilerini değerli hissetmek istiyor. Biz iyi hekimlik yapan hekimlerimize sahip çıkacağız. Hastasına sahip çıkan, adanmışlık duygusu olan her hekimin arkasında duracağım. Bir Bakan olarak söylüyorum: İkinci ve üçüncü basamakta hastaya bakmak için değil, tedavi etmek ve hastayı sahiplenmek için çalışan hekimlerin arkasında duracağız. Hastaya bakmak için değil, tedavi etmek ve sahiplenmek için hekimlik yapacağız. Çok net söylüyorum. Hastasına sahip çıkan, onun derdiyle dertlenen, empati kuran tüm hekimlerimizin arkasındayım. Hekimler çok değerli. Hekimlik duygu ve adanmışlık mesleği.”
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, ayrıca aile diş hekimliği konusunda üç ilde pilot uygulama yapıldığını, göz ve plastik cerrahi gibi bazı branşlardaki sıkıntıları gidermek için çalışma yürütüleceğini ifade etti.
Toplantıya Sağlık Bakanlığından Halk Sağlığı Genel Müdürü Doç. Dr. Muhammed Emin Demirkol, Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Furkan Torlak, TÜSEB Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan, USHAŞ Genel Müdürü Behlül Ünver ve diğer yetkililer katıldı.
Kaynak: HABER7.COM