Sosyolog Doç. Dr. Adem Palabıyık, son günlerde gündemi meşgul eden Suriyeli göçmenler konusunda Avrupa’da pratik olan iki önemli politika ve modelin, kart sistemi ile birlikte uygulanabileceğini belirterek, “Ülkemiz, göçmenler için ‘Çoğulcu Göç Politikasını (ÇGP)’ ve ‘Tabakalı Vatandaşlık Modelini (TVM)’ uygulamalıdır” dedi.
Doç. Dr. Adem Palabıyık, gündeme ilişkin İHA’ya yaptığı açıklamada, bazı siyasi aktörlerin ‘Suriyelileri göndereceğiz’ gibi siyasi fiyaskolarla sonuçlanabilecek meta anlatıların reel-politik anlamda bir karşılığının olmadığını ifade etti. Palabıyık, “Suriyeli göçmenler konusu ülkemizin gündemini uzun süredir meşgul ediyor fakat bu konuda eleştiride bulunanlar probleme yönelik hiçbir öneri geliştirmiyorlar. Böyle bir siyasal aklın ülkemizi yönetmeye talip olması siyasal politikalar açısından büyük sorunlar oluşturabilir. Bir kere göç politikaları reel-politik olmalıdır. Aşamalı bir süreç içermelidir ve zamana yayılmalıdır. En önemlisi ise göçmenlerin geri döneceği alanlar güvence altına alınmalı ve göçmenler, düşman edilmeden rehabilite edilerek yerleştirilmelidir. Sosyolojik olgu olarak göç, göçmen, sığınmacı ve mülteci kavramları siyasal anlamda analiz edilmeli ve bu kavramlara göre kategorik göç aşamaları belirlenmelidir. Dikkat edilirse ne muhalefetin ne de göç adına konuşan insanların bu hususta hiçbir çözüm önerisi sunamadıkları görülmüştür. Ülkemizin izlediği göç politikası başta ötekileştiren bir bağlam içermediği için sonraki süreçler kolaylıkla kategorikleştirilebilir. Özellikle AB ülkelerin izlediği politikaların bazılar ülkemizde uygulanabilir. AB ülkelerin izlediği dışlayıcı ve etnik göç politikaları bir yana bırakılarak, çoğulcu ve tabakalı vatandaşlık modeli içeren bir göç politikası uygulanabilir" diye konuştu. “Kart Sistemli Göçmen (KSG) programı uygulanabilir”
Özellikle kart sistemli göçmen politikasının uygulanabileceğini sözlerine ekleyen Palabıyık, “Çoğulcu Göçmen Politikası (ÇGP) ve Tabakalı Vatandaşlık Modeli (TVM) ile birlikte uygulanabilecek olan Kart Sistemli Göçmen (KSG) politikası veya programı önemli oranda sorunların çözülmesi katkı sağlayacaktır. Çoğulcu modelin içeriği çeşitli AB ülkelerinden ötekileştirme içermeyen politikaların birleştirilmesidir. Mesela Almanya’nın tabakalı modeli ve kart sistemi, Kanada’nın vergilendirme sistemi, Avustralya’nın nitelikli göçmen politikası, Danimarka’nın Göç, Mülteci ve Entegrasyon Bakanlığı, İrlanda’nın Göçmen Topluluğu: Entegrasyon Stratejisi ve Çeşitlilik Yönetimi" adı altında yeni bir strateji belgesi, Hollanda’nın sınır dışı etme prosedürleri veya İngiltere’nin kurs veya sınav sistemi önemli noktalardır. Tabakalı Vatandaşlık Modeli ise hakların uygulanması milliyet, oturum süresi, statüler ve gelir seviyesine göre işlemektedir. Bu şartlar içinde geldiğiniz ülkenin yurttaşlık kartı ve kökeniniz önemlidir ve fark oluşturmaktadır. Tabakalı yurttaşlık uygulamaları; hakların belli göçmen gruplarla ilgili olarak genişletilmesi veya sınırlandırılması söz konusu olabilir. Son aşama ise Kart Sistemli Göçmen programıdır. Bu programa göre ise Beyaz ve Kırmızı kart sistemi uygulanabilir. Beyaz kart alabilmek için iyi derece de Türkçe bilmek gerekir ve çalışan kişiler başvuru hakkına sahip olabilir. Böylece kayıtlı istihdam artacaktır. Mesleği ve iş tecrübesi olan kişiler iş teklifi alamadan mavi karta başvuru yaparsa hükümetimiz tarafından 6 aylık iş arama vizesi verilebilir. Bulduğu iş sonucunda tekrar değerlendirilmeye alınabilir. İş bulamayanlar ise geçici olarak buldukları iş yerlerinden alacağı belgeler ile bir üre daha iş aramaya devam edebilir. Bu aşamayı geçen göçmenler ise Kırmızı kart aşaması başlayacaktır. Kırmızı kartı alabilmek için ikamet adresi zorunlu olmalı, çocuklar eğitime başlamış olmalı ve yukarıda bahsi geçen kurslarda başarı göstermiş olmalılar. Böylece vatandaşlığa başvuru yapılabilir. Elbette Beyaz ile Kırmızı kart süresi toplamda 6 yılı tamamladıktan sonra vatandaşlık süreci başlatılabilir. Bu tür bir uygulama modeli ile birlikte kayıt dışı göçmenliğin de önüne geçilebilir” dedi.