Son yıllarda yaşam alanlarından çıkarak yerleşim alanlarına girmeye başlayan ayılarla ilgili yaşanan olumsuzluklara dikkat çeken uzmanlar, ayı popülasyonunun kontrol altına alınması gerektiğine dikkat çekti. Konu ile ilgili konuşan Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin, iklim değişikliği sebebiyle ayıların kış uykusuna yatamadıklarını ve agresiflik gösterdikleri için insan-hayvan çatışmasının yaşandığını belirterek, "Ayılarda popülasyon kontrolünün yapılması gerekiyor” dedi.
Kastamonu’da son yıllarda ayı popülasyonundaki artış sonrası doğal yaşam alanlarında yiyecek bulmakta zorlanan başta boz ayılar, domuz gibi yaban hayvanları, yerleşim alanlarına kadar inerek bahçelere, arı kovanlarına ve hayvanlara zarar vermeye başladı. Kastamonu’da özellikle İnebolu, Cide ilçeleri başta olmak üzere sahil ilçelerinde ayılar, kent merkezlerine kadar inerek dolaşan ayıların sayısında ciddi artış yaşanmaya başladı. Son aylarda ayı saldırılarının artması sonucu iki kişi de yaralanarak hastanede tedavi altına alındı. Şehir merkezlerinde görülmeye başlayan ayılarla ilgili konuşan Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Yaban Hayatı Ekolojisi ve Yönetimi Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Özkan Evcin, ayı popülasyonunun kontrol altına alınması gerektiğine dikkat çekti. İklim değişikliği sebebiyle ayıların kış uykusuna yatamadıklarını ve agresiflik gösterdikleri için insan-hayvan çatışmasının yaşandığını söyleyen Evin, son yıllarda çok fazla sayıları artan ayıların popülasyonunun kontrol altına alınması gerektiğini belirtti. “İklim değişikliği ayıların kış uykusuna yatmasını engelledi, bu yüzden agresiflik gösteriyorlar”
İklim değişikliğinin yaban hayatını da olumsuz etkilediğini ifade eden Özkan Evcin, “İklim değişikliği aslında birçok biyolojik etmenin habitat bozulması süreci ile birlikte tehdit unsuru haline geldi. Bu süreçten insanlar gibi yaban hayvanlar da çok fazla etkilendi. Özellikle hepçil dediğimiz ayı, yaban domuzu gibi dediğimiz türler, insan ve yaban hayatına en çok maruz kalan türler, bunların aslında en önemli türleri oluyor. Bu çerçevede tabii ki iklim değişikliğinin getirdiği mevsim şartları, hayvanların bazı döngülerinde farklılıklara sebep oldu. Bu farklılıklar hayvanların normal davranışları dışında periyotların gerçekleşmesi, farklı zamanlarda gerçekleşmesi, bununla birlikte hayvanların göç davranışlarının değişmesi, doğumda davranışlarının değişmesi, bunlarla birlikte yuvalama davranışlarının değişmesi, bizim için aslında bu süreci olumsuz hale getirdi. Hayvanların bu çerçevede kendi davranış normallerinin dışına çıkması hayvanlarda doğal olarak agresiflik oluşturabiliyor” dedi. “Yiyecek bulamadığı için hayvan, insanların bulunduğu meskun alanlara kadar ilerledi”
Yiyecek bulamayan hayvanların insanların bulundukları ortamlara kadar indiklerini söyleyen Evcin, “Özellikle iklim değişikliğinin meydana getirmiş olduğu süreçten dolayı vejetasyonun açılmasında ötelenmeler oldu. Bu çerçevede normalde kış dinlenmesine yatan ayılar, uyuyamadılar. Kış dinlenmesine dahi geçemediler. Zaten normal zamanda da kış uykularına çok fazla geçmiyorlar. Kış uykusuna geçemedikleri için alanlarını da daraltamadılar. Biz, geçtiğimiz yıl Şubat-Mart aylarına kadar bu hayvanların hareket ettiğini gördük. Halen aktif olarak gezdiğini gördük, arkasından da birden bire havaların soğuması ve tekrar havaların açması hayvanlarında ve bunlarla beslendikleri, boz ayılarda şu anlamda ele almak gerekiyor. Boz ayılar besinlerinin büyük kısmını bitki kaynaklı tüketiyorlar. Tabii ki ette tüketiyorlar ama bu hayvanlar etçil oldukları için en kolay bitkisel kaynaklara erişebildikleri için meyve veya tohum gibi bu çerçevede hayvanlarda etrafta bir şeyler bulamadıkları için iklim değişikliğine dayalı olarak bu yüzden agresifleştiler. Daha fazla gerilmeye başladılar. Hayvanda etrafta yiyecek bulamadığı için doğal olarak insanların bulunduğu meskun alanlara kadar ilerledi” diye konuştu. “Ayı ile sürpriz bir karşılaşmadan kaçınmak için şarkı söyleyin”
İklim değişikliği sebebiyle insan-hayvan çatışmasının yaşandığını anlatan Evcin, “Bu yüzden yaban hayvanlarının ya da ayıların getirmiş olduğu insan-hayvan çatışmasının iklim değişikliğinin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. İnsan yaban hayatının aslında en önemli örneklerinden bir tanesi olan boz ayı, bu dönemlerde özellikle kış dönemine yakın zamanlarda hatta kış uykusuna yaklaştığı dönemde yağlanması ve kış dönemine geçmesi için çok fazla besin tüketiyor. Bu çerçevede besin tükettiği için hayvan çok fazla geziyor dağda. Özellikle sahada tek başımıza gezmememiz gerekiyor. Tek başımıza dolaşmamamız lazım. Eğer dolaşmamız gerekecekse sahada dolaşırken ses yapmaya dikkat etmemiz gerekiyor. Ani sürpriz karşılaşmadan uzak kalmamız gerekiyor. Bizim nasıl evimize yabancı birisi girdiği zaman hissediyorsak, ayının da evi orman oluyor. Doğal olarak bu çerçevede ormana girdiği zaman bir canlı, ayı bunu hissediyor. Eğer siz, ormana girdiğinizi ayıya hissettirirseniz sizin ormanda olduğunu hayvan bilirse nispeten sürpriz bir karşılaşmadan uzak kalmış olursunuz. Hayvanda sizden uzak durmak isteyecektir. Özellikle yaban hayvanları ile karşılaşmadan önce yani ormana giriyorsanız eğer mantar toplamak için ya da böğürtlen ya da kuşburnu toplamak için olabilir, bu niyetle ormana gidiyorsanız tek başınıza gitmemenizi öneriyoruz. Eğer gidiyorsanız da mutlaka gittiğiniz yerin bilgisini verin, buralarda bulunacağım diye konum bilgisi verin, yaban hayvanlarıyla sürpriz karşılaşmadan kaçırmak için mutlaka ses çıkartın ya da şarkı söyleyin, arkadaşınız ile telefon ile konuşabilirsiniz. O hayvan sizin oradaki varlığınızı bilsin ve en azından sizden uzak durulması gerektiğini hissetsin” şeklinde konuştu. “Yiyecek bulamadıkları için hayvanlar, ev atıklarına gelmeye başladı”
Yiyecek bulamayan hayvanların ev atıklarına gelmeye başladığını belirten Evcin, “Özellikle son zamanlarda Kastamonu’nun sahil kesimlerinde ayıların yerleşim yerlerine kadar indikleri konusunda çok fazla ihbar var, çok fazla ayılarla karşılaşıldığı söyleniyor. Eğer sizin sahanıza geliyorsa bu hayvan bununla ilgili tedbirler alınması gerekiyor. Örneğin yiyeceğiniz var ise ya da ev atıklarınız varsa, özellikle bu hayvanlar ev atıklarını tüketmeyi seviyorlar. Çünkü doğada istedikleri gibi yiyecek bulamadıkları için ev atıklarını daha çok tercih eder hale geldiler. Daha çok ayıları çöplerde son yıllarda görmeye başladık. Bu ormanda kolay kolay yiyecek bulamadıkları için artık bu hayvanları çöplerde görür hale geldik, atıklarınızı en azından kendi evinizden uzak, bulunmasını istemediğiniz yerlere götürerek belki bertaraf edebilirsiniz, kendi çöplerinizi meskun mahallere yakın yerlere atmamanız belki nispeten çöplerinizi daha uzak yerlere taşımanız, eğer orada kamp yapıyorsanız, kamp kurduğunuz ya da bulunduğunuz alanda yiyecek koku yapan maddeleri uzaklaştırmanızı öneriyoruz. Bununla ilgili bir şikayetiniz var ise bir önlem olarak ses çıkartan cihazlar olabilir, yine dikenli- elektrikli teller ya da çitler olabilir. En azından ayı saldırılarında bulunduğunuz mülkü koruma imkanımız mümkün olur” dedi. “Popülasyon kontrolünün yapılması gerekiyor”
İnsan-yaban hayatı çatışmasını çok önemsediklerini belirten Evcin, şöyle konuştu:
“Çünkü bazı hayvanlar çöplere ya da ev atıklarına alıştılarsa insana da çok rahat bir şekilde alışabiliyorlar. Çöplerle beslenen, çöp atıklarıyla beklenen, insan atıklarıyla beslenen, örneğin Ilgaz Dağı Milli Parkında atıklarla ya da çöplerle beslenen ayıları. Artvin’de yine çöplüklere baktığınız zaman çöplere ayıların indiğini görebiliyoruz. Bu da tabii ki hayvanların bir nevi sizlere kolay bir şekilde alışması anlamına geliyor. Bir süre sonra sizden ürkmemeye başlıyor, davranışları değişiyor. Bu açıdan bakıldığında bir popülasyon kontrolünün yapılması gerekiyor. Buna yapılmaması gerekiyor diyemiyoruz. Ayıların popülasyonu gerçekten çok fazla arttı, ayının doğada herhangi bir şekilde yırtıcısı yok. Şu anda besin zincirinin en üstünde bulunuyor. Bu çerçevede popülasyon kontrolünü de gerekli kurumların sağlaması lazım. Köpekler ayıları ürkütebiliyor. Köpeklerin bulunduğu yere ayılar gelmeyebiliyor. Fakat yine de aç kalan bir ayı için başka bir canlı çok fazla caydırıcı olamaz. Yaban hayvanları çoğu zaman aynı alanları kullanırlar. Kurtlar, ayılar, tilkiler, sansarlar, yaban domuzları gibi hayvanlar, bu hayvanlar birbirlerinin alanlarını mutlaka kullanırlar. Fakat aynı ava gitmezler ya da aynı ortamda çok fazla bulunmak istemezler. Biri kullanırken diğeri arkasından gelir, böyle olmazsa çatışma yaşanabilir. Hayvanlarda bunu istemiyorlar. Fakat istemediğimiz en büyük durum ise tabii ki insanlarla hayvanların çatışmaları. Özellikle Kastamonu gibi çok fazla orman köyü bulunan ve ormanlık alanda meskun mahallerin yakın olduğu yerlerde maalesef insan ve yaban hayatı çatışmaları özellikle iklim değişikliklerinin getirmiş olduğu olumsuzluklarla birlikte maalesef artarak devam ediyor.”