Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan ve yüzyıllar boyunca Türk, Ermeni ve Rumlar’ın bir arada yaşaması nedeniyle ‘Hoşgörü merkezi’ olarak nitelendirilen tarihi Süleymaniye mahallesi baharın renkleriyle şenlendi.
Türkiye’de adını değerli bir madenden alan tek il olan Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan ve kent merkezine 3 kilometre mesafede bulunan Süleymaniye mahallesi, bahar mevsimiyle birlikte yeşil ve beyaz renge büründü.
Çok sayıda tarihi eserin zamana direnerek ayakta durduğu mahallede, baharın renkleriyle bütünleşen tarihi yapılar sundukları görsel şölenle fotoğrafçıların ve ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor.
Şehre adını veren “Gümüş” madenlerinin yüzyıllar boyunca işletildiği mahallede tarihten bugüne miras kalan camisiz minareleriyle de göz dolduruyor.
Son dönemde yapılan çalışmalarla bölgenin ’Safranbolu’su olma yolunda hızla ilerleyen mahallede turizm potansiyelini artıracak butik otel ile ilgili çalışmalar hızla devam ediyor. “Kendinizi rahat ve dingin bir şekilde hissedebileceğiniz önemli bir alan”
Tarihi Süleymaniye mahallesinin kent merkezine olan yakınlığının çok önemli olduğunu vurgulayan Gümüşhane Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi İsmail Çalık, “Ben Süleymaniye Mahallesi’ni Gümüşhane’nin nefes aldığı yer olarak nitelendiriyorum. Çünkü Gümüşhane merkezine yakın kendinizi rahat ve dingin bir şekilde hissedebileceğiniz önemli bir alan. Bu alanda çiçekler, böcekler, ağaçlar özellikle bahar ayının gelmesiyle birlikte oldukça canlı. Bütün Gümüşhane halkını, bölge halkını, Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan kişileri buraya, bu eşsiz güzelliği görmeye davet ediyoruz” diye konuştu. “Bölgede turizm anlamında yapılabilecek birçok şey var”
Süleymaniye mahallesinin tarihi yapısından ve turizm potansiyelinden de bahseden Gümüşhane Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi İsmail Çalık, “Kanuni Sultan Süleyman’ın 1500’lü yıllarda Gümüşhane’ye gelip buradaki maden yataklarını ve burayı iskan etmesiyle gelişim gösteren bir bölge. Günümüzde bölgemizde tarihi alanlar mevcut. Bu tarihi alanlar içerisinde Rum okulları, camiler, Ermeni metropolitan kiliseleri ve benzeri birçok farklı tarihi alana ev sahipliği yapmakta. Bu bölgenin en önemli özgün özelliği, o dönemlerde 1500’lü yıllar ve sonraki dönemlerde Osmanlı’da üretilen paranın yüzde 6 veya yüzde 10’luk kısmının bu bölgede üretiliyor olması. Yine aynı zamanda bölgede barış içerisinde Rum, Ermeni ve Türkler’in yaşıyor olması. Bu özellikler bölgeye özgünlük kazandırmış oluyor. Günümüzde bu bölgede turizm anlamında yapılabilecek birçok şey var. Bölgede kış ve inanç turizmi potansiyeli ve kültür turizmi potansiyeli mevcut. Bölgenin ulaşılabilirlik problemini halletmek daha sonra bölgedeki tarihi alanların hızlıca restorasyonlarını özüne uygun bir şekilde bitirmek ve sonrasında kış turizmi ile entegre bir kültür ve inanç turizmi potansiyelini harekete geçirmek gerekiyor. Bölgenin özgün özelliklerini korumak oldukça önemli, bu özellikleri korurken sürdürülebilir turizm anlayışıyla hareket etmekte fayda var” dedi.