Dünya Sıralamasında Türkiye
2024 yılında açıklanan rapora göre, Türkiye doğurganlık oranında düşüşle dünyadaki 100 ülke arasında 10. sırada yer aldı. Türkiye, bu sıralamada özellikle genç nüfus oranındaki düşüş ve yaşlanan demografi nedeniyle alarm veriyor.
Türkiye’nin Genel Durumu
Türkiye'de 2001 yılında 2,38 olan toplam doğurganlık hızı, 2022 yılı itibarıyla 1,62’ye geriledi. Bu oran, nüfus yenilenme seviyesi olan 2,1’in oldukça altına düşmüş durumda. Birleşmiş Milletler verilerine göre, dünya ortalaması 2,4 iken, Türkiye bu seviyenin altında kalıyor.
İl Bazlı Gerilemenin Sebepleri
Doğurganlık oranlarındaki düşüş, iller arasında farklılık gösteriyor. Büyük şehirlerde yaşam maliyetlerinin yükselmesi, kadınların eğitim ve iş gücüne katılımındaki artış ve kentleşme gibi faktörler gerilemenin ana sebepleri arasında yer alıyor. Özellikle genç çiftler, ekonomik nedenlerle çocuk sahibi olmayı ertelemeyi tercih ediyor.
Gaziantep’in Durumu da iyi değil
Gaziantep, doğurganlık oranı bakımından Türkiye ortalamasının üzerinde yer alıyor. 2022 verilerine göre Gaziantep’in toplam doğurganlık hızı 2,29 olarak kaydedildi. Ancak bu oran, geçmiş yıllara kıyasla bir düşüşe işaret ediyor. Şehirdeki yüksek genç nüfus oranına rağmen, yaşam maliyetlerindeki artış ve modern yaşam tarzlarının etkisi bu düşüşte önemli bir rol oynuyor.
Neler Yapılabilir?
• Aile Dostu Politikalar: Çalışan ebeveynler için esnek çalışma saatleri, doğum izni ve çocuk bakım desteği gibi politikalar yaygınlaştırılmalı.
• Ekonomik Destekler: Ailelere yönelik maddi teşvikler ve çocuk başına vergi indirimi sağlanabilir.
• Eğitim ve Bilinçlendirme: Aile planlaması ve çocuk yetiştirme konusunda bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmeli.
• Yerel Destek Programları: Gaziantep gibi illerde genç çiftlere yönelik özel destek programları uygulanabilir.
Ulusal Güvenlik ve Gelecek meselsi.
Doğurganlık oranlarındaki düşüş, uzun vadede nüfusun yaşlanmasına ve çalışma çağındaki birey sayısının azalmasına yol açabilir. Bu durum, ekonomik büyümeyi ve sosyal güvenlik sistemlerini tehdit edebilir. Nüfus artış hızındaki azalma, aynı zamanda ulusal güvenlik açısından da bir tehdit unsuru olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, doğurganlık oranındaki düşüş, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması ve sosyal yapısı için kritik bir konu olmaya devam ediyor. Kapsamlı ve etkili politikaların uygulanması, bu sorunun çözümü için büyük önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Varoluşsal bir tehdit, felaket"
İstatistiklerin endişe verici olduğunun altını çizen Erdoğan, "Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felakettir." dedi.
"Nüfus millet olarak en büyük gücümüzdür, bunu korumak zorundayız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
Son yıllarda aileye yönelik tehditlerin giderek arttığını müşahede ediyoruz. Dünyanın birçok bölgesinde artık toplumlar yaşlanıyor. Yalnız yaşamayı tercih eden birey sayısı ve boşanma oranları artarken, evlilik oranları buna bağlı olarak hane başına düşen çocuk sayısı azalıyor. Evlilikler ve doğurganlık hızı azalırken tek ebeveynli ya da parçalanmış ailelerin sayısı günden güne çoğalıyor. 2023 yılı doğum istatistikleri endişe vericidir.
Nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altındayız. Bu, açık söylüyorum, Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felakettir. Açık söylüyorum bu Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir bir felakettir. Biz bu tabloyu gördüğümüz için sürekli 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyorduk. Maalesef zaman, öngörülerimizde bizi haklı çıkardı. En az 3 çocuk çağrımızın önemi bugün daha iyi anlaşılıyor. Nüfus millet olarak en büyük gücümüzdür, bunu korumak zorundayız. Önümüzdeki dönem bu konularda daha kararlı olacağız.