Ukrayna'nın Harkov kentinde öğrenim gören tıp fakültesi 1'nci sınıf öğrencisi Sultan Dikeç, Türkiye'nin girişimleriyle yurda döndü. Harkov'da bir televizyon kanalıyla yaptığı canlı bağlantıda, Rusya'nın saldırılarını anlatan Dikeç'in, bu sırada gerçekleşen patlamayla yaşadığı korku saniye saniye kameraya yansıdı.
Savaşla zor günler yaşayan Sultan Dikeç gibi diğer öğrenciler de Türkiye'nin girişimleriyle yurda dönüyor.Harkov'da 6 gün mahsur kalan Sultan Dikeç, bugün Şanlıurfa'daki baba evine geldi. Dikeç'in ailesiyle buluşmasında, duygusal anlar yaşandı. Türk bayraklarıyla Sultan'ı karşılayan Dikeç ailesi, kızlarını görünce gözyaşı döktü.
Bir el uzanıp bizi ateşin içinden çıkarttı
Bomba seslerini sürekli duyduklarını ancak savaşa ihtimal vermediklerini söyleyen Sultan Dikeç, "Ukrayna'da yaşadıklarımızı kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Oturup beklemekten başka elimizden bir şey gelmiyordu. O yüzden Ukrayna'da yaşadıkların diye açabileceğim bir parantez yok çünkü ben neredeyse 6 aydır Ukrayna'dayım ve şu anda aklımda kalan tek şey şu 5 günde bende bıraktığı izlenim. Endişe, korku, şüphe. Dışişleri Bakanlığından açıklama yapıldı. Tren garına gittik. Ondan sonra yaklaşık 30 saat süren tren yolculuğundan sonra Romanya sınırına gittik. Oradan da yaklaşık 18 saatlik otobüs yolculuğundan sonra Romanya'ya ulaştık. Daha sonra uçakla İstanbul'a geldik. Sevdiğim insanların yanına geldim çünkü ben o bomba sesini duyduktan sonra tamam, bitti dedim. Bizim artık buradan çıkışımız olamaz. Biz ölsek bize nasıl ulaşacaklar. Biz zaten artık o evreye geçmiştik. Biz artık kafamızda her şeyi bitirmiştik. Biz resmen ateşlerin içindeyken bir el uzandı bize, bizi tutup çıkarttı oradan. Biz cehennemin içinden kurtulduk sanki. Bu el Türkiye Cumhuriyetinden başkası değil. Cumhurbaşkanımız olmak üzere İçişleri ve Dışişleri bakanımıza emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Savaş hiçbir dinde, dilde, ırkta kavramı olmayan bir şey, kabul görmeyen bir şey. Anne babaları evlatlarından ayırdı, insanların yuvaları yıkıldı, insanlar evlerini barklarını bıraktı. İnsanlarda kapanmayan yaralar açtı. Biz de bir hedef uğruna oraya gitmiştik. Bizim de hayallerimiz vardı ama hayallerimiz Harkov'un enkazları altında kaldı” dedi.
Türkiye kendi vatandaşlarının yanı sıra yabancılara da sahip çıktı
Bazı medya organlarında çıkan Türkiye'nin vatandaşlarına sahip çıkmadığı yönündeki söylemlerin gerçeği yansıtmadığını belirten baba Mustafa Dikeç, “Bundan birkaç gün önce bazı basın kuruluşlarında çıkan haberler için söyleyeyim. Bazı basın organlarında Türkiye'nin oradaki Türklerle ilgilenmediği söylendi ama böyle bir şey yok. Bu savaştan 10 gün önce Kızıma ve kızıma benzer bir çok kişiye telefonla ulaşıldı. Şayet oradan Türkiye'ye gelmek isteyen varsa biz devlet olarak kendilerini getirelim. Ne kadar insan gelmek istiyorsa getirelim. Bizim gibi durumu iyi olan bazı inşalar çekip geldi. Orada kalan insanlar kim olursa olsun, Türk olsun, yabancı olsun Allah orada kalan insanlara yardım etsin, kurtarsın. Kızımla beraber gelen bin kişi var. Bunlardan 300- 400 tanesi yabancı. Bu devlet yabancı olanları da o savaşın içinden kurtarıp İstanbul'a getirdi. Onun için bu devlete saygı duyarım. Özellikle Tayyip Erdoğan ve beraberindeki insanlara teşekkür ederim” dedi.
Türkiye'nin yaptığı bizi gururlandırdı
Türkiye'nin yabancı uyruklu insanları da oradan kurtardığını söyleyen Sultan Dikeç, “Biz trende yaklaşık bin 500 kişiydik. Bunların 300-400 tanesi yabancı uyruklu vatandaşlardı. Onlar da bizimle beraber İstanbul'a geldiler. Beni en çok mutlu eden kendi vatanıma gelmem değildi. Tabii ki ben de bundan onur duydum, guru duydum, çok mutlu oldum, gözlerim doldu ama dönüp baktığımda zaten burası benim evim, benim ülkem, benim toprağım ama o insanların daha fazla yardıma ihtiyaçları vardı. Yardım eli sadece bize değil, diğer insanlara da uzandı. Onların gözlerindeki mutluluk beni daha çok mutlu etti” ifadelerine yer verdi.
Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın
Kızına kavuşmanın mutluluğunu ifade eden anne Serap Dikeç, "Sanki kızımız yeni dünyaya gelmiş, yani yeni bir kız çocuğu sahibi olmuş gibi, yani kelimelerle telaffuz edemiyoruz. Allah hiçbir anne ve babaya evlat acısı yaşatmasın” diye konuştu.