Türkiye’de 36 yıl içerisinde 30 bin 293 HIV pozitif kişi tespit edildiğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Bekir Uygun, “Ülkemizde 1985 yılından 31 Aralık 2021 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 30 bin 293 HIV pozitif kişi ve 2 bin 83 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların yüzde 81,2’si erkek, yüzde 18,8’i kadın olup, yüzde 16’sı yabancı uyrukludur” dedi.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV farkındalığını artırmak için 1988’de 1 Aralık Dünya AIDS Günü ilan edildiğini söyleyen Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Bekir Uygun, AIDS hastalığı ve korunma yolları hakkında açıklamalarda bulundu. Türkiye’de olan HIV ve AIDS vakalarına değinen Dr. Bekir Uygun, “HIV, insan ümmin yetmezlik virüsü, yani hastalığın etkeni olan virüstür. AIDS ise hastalığın adıdır. Ülkemizde 1985 yılından 31 Aralık 2021 tarihine kadar doğrulama testi pozitif tespit edilerek bildirimi yapılan 30 bin 293 HIV pozitif kişi ve 2 bin 83 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların yüzde 81,2’si erkek, yüzde 18,8’i kadın olup, yüzde 16’sı yabancı uyrukludur. Tüm dünyada her yıl görülen yeni vaka sayısının 2010’dan beri yüzde 30 azalmasına rağmen Türkiye’nin de içinde olduğu Doğu Avrupa ve Orta Asya’da vaka sayıları artmaktadır” diye konuştu. “5-15 yıl sonra hastalık gelişebilir”
HIV bulaşan her kişide AIDS sendromunun gelişmeyebileceğini dile getiren Dr. Uygun, “HIV (insan bağışıklık yetmezliği virüsü), kan ve korumasız cinsel temas yolu ile bulaşan ve vücudun çeşitli dokularına yerleşebilen ancak esas etkilerini bağışıklık sistemi üzerinde gösteren bir virüstür. HIV, temel olarak beyaz kan hücrelerini yok ederek bağışıklık sistemini baskılar ve vücudu fırsatçı enfeksiyonlara ve kanserlere karşı savunmasız bırakır. Fakat HIV bulaşan her kişide hemen AIDS (kazanılmış bağışıklık yetersizliği sendromu) gelişmeyebilir veya 5-15 yıl gibi uzun zaman sonra gelişebilir” şeklinde konuştu. “Emzirme esnasında yüzde 20-30 oranında anneden bebeğe virüs geçebilir”
Emzirme esnasında anneden bebeğe virüs geçebileceğinin altını çizen Uzm. Dr. Uygun, şu bilgileri paylaştı:
“HIV, insandan insana bulaşmaktadır. Virüs, kan ve korumasız cinsel temasla bulaşmaktadır. Ülkemizde kan ve doku naklinde 1987 yılından bu yana bağışçılardan test yapılmadan kan ve doku örnekleri alınmadığı için vakaların yüzde 90’ı cinsel yolla bulaşmaktadır. HIV pozitif bireylerin kan, sperm, vajina salgısı ve anne sütünde virüs bulunur. Hem kadın hem erkekten bulaşabilir. Bir kez korumasız cinsel ilişki bulaşıcılık için yeterlidir. Gebelik sırasında HIV taşıyıcısı olan anne hamilelik süresince, doğum sırasında ve doğum sonrası dönemde bebeğe virüsü geçirebilir. Emzirme esnasında yüzde 20-30 oranında anneden bebeğe geçebilir.” “İlaç tedavisi en geç 72 saatte başlamalı”
Görülebilecek belirtilerden bahseden Uzm. Dr. Uygun, “Virüsün vücuda girmesinden sonraki birkaç haftada kişide hiçbir belirti olmayacağı gibi ilk 2-4 haftada ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı ve deride döküntü ile seyreden grip benzeri şikayetler de ortaya çıkabilir. Birkaç hafta süren bu dönemden sonra HIV taşıyıcıları herhangi bir belirti olmadan ortalama 8-10 yıl sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürebilirler. İleri dönemde HIV taşıyıcısı kişilerin bağışıklık sistemleri giderek zayıflar. Hastalık sadece kan tahlili ile saptanabilir. Test en erken bulaşma olduktan 3 hafta sonra yapılmalıdır. Şüpheli temastan hemen sonra kişileri hastalıktan koruyabilecek ilaç tedavisinin en geç 72 saatte başlaması gerektiği için kişilerin hekime müracaat etmeleri hem kendileri hem de çevreleri için önemlidir” ifadelerini kullandı. “Jilet, manikür ve pedikür aletlerine dikkat”
Virüsten korunma yollarını anlatan Uzm. Dr. Uygun, “HIV testleri antikor ölçülerek yapıldığı için 90. güne kadar testlerin pozitifleşmesi gecikebileceğinden kişilerin bulaştırıcı olabileceği unutulmamalıdır. Hastalıktan korunmak için cinsel ilişki sırasında mutlaka prezervatif kullanılmalı, tek eşlilik tercih edilmeli, HIV pozitif virüs taşıyan, taşıdığından şüphe edilen kişiyle cinsel temastan önce veya sonrasında proflaktik ilaç kullanılması gerekmektedir. Berber ve kuaförlerdeki jilet, manikür ve pedikür aletlerinin dezenfekte edilmiş olmasından emin olunmalıdır” diyerek sözlerini noktaladı.