Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Yükseköğretim sistemimizin ülkemizdeki büyüklüğü, iktisadi gelişmede oynadığı rol, beşerî sermayemizin artırılmasındaki görev ve sorumluklarımız göz önünde bulundurularak, sivil Anayasa çalışmalarında Yükseköğretim Kurulumuzun kurumsal yapısının ve kapasitesinin gözden geçirilmesi ihtiyacının bulunduğunu yüksek tensiplerinize arz ederim” dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen 2023-2024 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde konuştu. Özvar, üniversitelerin bilim ve teknoloji alanında üstlendikleri rollerle bir ülkenin ekonomik ve sosyal refahının artırılmasında hayati öneme sahip kurumlar olduğunu belirterek, “Üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve topluma hizmet alanlarında verimli ve nitelikli çıktılar üretebilmeleri, tatlı bir rekabet içinde olmalarına bağlıdır. Bir üniversitenin rekabette öne çıkabilmesi diğer üniversitelerden farklılaşmasıyla mümkündür. Farklılaşma için de kurumun güçlü yanlarını öne çıkarması, zayıf yönlerini iyileştirmesi gerekir. Bu amaçla yükseköğretim kurumlarımız, ürettikleri her türlü bilgi ve veriye hâkim olmalıdır. Biz bunu Büyük Veri Projesi olarak tanımlıyoruz. Bu bakış açısından hareketle Yükseköğretim Kurulu olarak, Türkiye Yüzyılında vizyonumuz; kalite odaklı ve akademik performansa dayalı yönetim anlayışını benimseyen, çeşitliliği ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu insan gücü profili ile üniversite-sektör iş birliği modellerini destekleyen; nihayet ulusal, bölgesel ve küresel sorunlara duyarlı, evrensel düzeyde geleceğe yön veren yenilikçi ve rekabetçi bir yükseköğretim sistemi oluşturmaktır” diye konuştu. “Yükseköğretim öğrencilerinin yaklaşık yüzde 15’i depremlerden etkilenmiştir”
Deprem sırasında, bölgedeki 18 üniversitede öğrenim görmekte olan öğrenci sayısı 400 binin üzerinde olduğunu hatırlatan YÖK Başkanı Özvar, “Ayrıca aileleri deprem bölgesinde yaşayan, farklı illerde üniversite hayatlarına devam eden öğrencilerle birlikte 700 bini aşkın öğrencimiz, diğer bir ifadeyle ülkemiz örgün yükseköğretim öğrencilerinin yaklaşık yüzde 15’i depremlerden etkilenmiştir. Deprem bölgesindeki büyük yıkımı ortadan kaldırmak ve yaraları sarmak amacıyla Zât-ı Devletlerinin liderliğinde devlet-millet birlikteliğiyle ülke çapında büyük bir seferberlik başlatılmış ve ilk andan itibaren sıkıntıların giderilmesi için devletimiz bütün imkânlarıyla gerekli her türlü tedbiri almıştır” ifadesini kullandı. “198 ülkeden 340 bine yakın uluslararası öğrenciye üniversitelerimizde öğrenim görme imkanı sağlamıştır”
Son yıllarda yükseköğretim sisteminin Türkiye’de ve dünyada meydana gelen erişim beklentilerine çarpıcı bir gelişme kaydettiğini ifade eden Özvar, şunları kaydetti:
“2022 yılında üniversiteye başvuran aday sayısı 3 milyon 243 bin civarındayken, 2023 yılı itibarıyla bu sayı yüzde 9’luk bir artışla 3 milyon 527 bine yükselmiştir. Açıköğretim programlarıyla birlikte bir milyonun biraz üzerinde olan kontenjanlarımız bu yıl yüzde 99,8 gibi çok yüksek bir doluluk oranına ulaşmıştır. Bu artış, yükseköğretime olan talebin çarpıcı bir örneğidir ve küresel ölçekte diğer ülkelerdeki örneklerle de benzerlik göstermektedir. Türkiye’de yükseköğretime artan erişim talebi bugün yeterince karşılanıyorsa bu, Zât-ı Devletlerinin iradesiyle son 21 yılda kurulan üniversitelerle mümkün olmuştur. Yükseköğretim kapasitemizin artışı, sadece ülke vatandaşlarımızın erişimini kolaylaştırmamış, aynı zamanda 198 ülkeden 340 bine yakın uluslararası öğrenciye üniversitelerimizde öğrenim görme imkânı sağlamıştır. UNESCO İstatistik Enstitüsü verilerine göre, 2000 yılında tüm dünyada eğitim gören uluslararası öğrencilerin sadece yüzde 0,83’ü Türkiye’de eğitim almaktaydı. Ancak güncel verilere göre, tüm dünyadaki uluslararası öğrencilerin yüzde 2,9’u Türkiye’de eğitim görmektedir. Bu büyük artışta başta Zât-ı Devletleri olmak üzere, tüm kurumlarımıza ve tüm üniversitelerimize emekleri için teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki, önümüzdeki yıllarda uluslararası öğrencilerin Türkiye’ye olan ilgisi artarak devam edecektir. Yaptığımız hesaplamalar, UNESCO verilerinin önümüzdeki yıl güncellenmesi durumunda, Türkiye’nin dünyada en çok uluslararası öğrenciye sahip olan ilk 10 ülkeden biri olacağını göstermektedir." “Toplumsal uyum süreçlerinin sorunsuz bir şekilde ilerlemesi son derece kritik bir öneme sahiptir”
Uluslararası öğrencilere ev sahipliği yapan ülkelerin büyük bir zenginlik kaynağına sahip olduğunu belirten Özvar, “Onlar sadece ekonomik anlamda katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda ülkeler arası iş birliği ve kültürel etkileşim için de son derece önemlidirler. Bu nedenle, bu öğrencilerin misafir ülkedeki toplumsal uyum süreçlerinin sorunsuz bir şekilde ilerlemesi son derece kritik bir öneme sahiptir. Ülkemizde eğitim gören uluslararası öğrencilerin ve üniversitelerimizde çalışan akademisyenlerin memnuniyeti arttıkça, ülkemizin yükseköğretim kurumları daha fazla tercih edilir hale gelecek ve uluslararasılaşma ivme kazanacaktır. Bu bakımdan eğitimden sağlığa, güvenlikten diplomasiye kadar hepimize önemli ödevler düşmektedir. Yükseköğretim Kurulu olarak, bu konuda ilgili Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla eşgüdüm halinde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz” ifadelerini kullandı. “Dünya Üniversite Sıralamasına bu yıl 75 üniversitemiz girme başarısı göstermiştir”
Önümüzdeki süreçte KKTC ve kültür coğrafyası olmak üzere dünya genelinde yükseköğretimde kalite kültürünü görünür kılmak istediklerini belirten YÖK Başkanı Erol Özvar, şunları söyledi:
“Yükseköğretim Kurulu ve üniversiteler olarak kalite odaklı yaklaşımımızın ve çalışmalarımızın meyvelerini vermeye başladığını da memnuniyetle müşahede ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde dünyanın saygın uluslararası bir derecelendirme kuruluşu tarafından yapılan 2024 Dünya Üniversite Sıralaması sonuçlarına göre; geçtiğimiz yıl Türkiye’den 61 üniversitemizin girdiği Dünya Üniversite Sıralaması’na bu yıl 75 üniversitemiz girme başarısı göstermiştir. Türkiye’den sıralamaya giren üniversite sayısı 2018’e göre üç kattan fazla artış göstermiştir. Türkiye’nin uluslararası bir yüksek öğrenim merkezi olarak hızlı yükselişinin ve Türk üniversitelerinin dünya sahnesine çıkma ve kendilerini dünyanın en iyi üniversiteleriyle kıyaslama arzusunun dikkate değer bir işareti olarak görülmektedir. Toplam 108 ayrı ülkeden 1904 üniversitenin sıralandığı listede ilk kez 3 üniversitemizin birden ilk 351-400 üniversite arasına girmesi, bir üniversitemizin 501-600 bandında yer alması; ilk bine giren 11 Türk yükseköğretim kurumu dışında 24 üniversitemizin de 1001-1500 diliminde konumlanmasını, hülasa dikkate değer sayıda üniversitemizin sıralamada yer bulması ve üst sıralara doğru yükselmesini sevindirici ve heyecan verici bir gelişme olarak görüyoruz. Belki bu yılki en çarpıcı başarımız 2006 yılı sonrasında kurulan üniversitelerimizden 18’inin sıralamalar içinde yer almasıdır. Bu üniversitelerimizi tebrik ediyoruz.” “Ülkemizin her alanda gelişme kaydetmesi sürecine katkımızı sunmakta kararlıyız”
Yükseköğretim Kurulunun her bakımından güçlendirilmesi için gayret gösterdiklerini ifade eden Özvar, “Türkiye Yüzyılı’nda, Yükseköğretim Kurulu ve kurumları olarak bilimsel araştırma ve nitelikli akademik personel yetiştirerek, uluslararası iş birliğimizi daha ileri noktalara taşıyarak, ülkemizin her alanda gelişme kaydetmesi sürecine katkımızı sunmakta kararlıyız. Zât-ı Devletlerinin iradesinde yürütülen sivil Anayasa hazırlanması sürecinin, Yükseköğretim Kurulunun kurumsal yapısının ve kapasitesinin, rekabet ettiğimiz ülkelerdeki muhatap kurumlara benzer şekilde, çağın gereklerine uygun bir hale getirilmesi bakımından önemli bir imkan sunacağını değerlendirmekteyiz. Yükseköğretim sistemimizin ülkemizdeki büyüklüğü, iktisadi gelişmede oynadığı rol, beşerî sermayemizin artırılmasındaki görev ve sorumluklarımız göz önünde bulundurularak, sivil Anayasa çalışmalarında Yükseköğretim Kurulumuzun kurumsal yapısının ve kapasitesinin gözden geçirilmesi ihtiyacının bulunduğunu yüksek tensiplerinize arz ederim” dedi.