İnsan canından vazgeçer mi!…
Bile bile uyarıldığı halde ölüme gülerek gider mi?..
Bir insan bunları hangi şartlarda yapar!..
İdealleri varsa, vatan canından kıymetli, millet ise atan kalbiyse bunu yapar.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü hürmetine Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, kentteki bildik bilmedik, gördük göremedik ama yasaların müsaadesiyle bu sektörde var olan 400 civarında gazeteciyle bir otelde kahvaltıda bir araya geldi.
Gelmeyenlerde vardı!..
Onlarda katılsaydı herhalde sayı 500 olurdu.
Basındaki Sayısal çoğunluğumuzun, neden ve niçinlerini, nitelik muhabbetini tartışmak istemiyorum.
Fatma başkan zaten söyledi, 20 yıl önce iki elin parmakları kadardık, bugün gelinen noktada büyük bir aile olduk dedi.
Kara trenden nasıl hızlı trene geçildiğini, ekolojik yatırımlardan, dijital dönüşüme, ulaşımdan, tarıma, kentsel dönüşüme, Kuzeyşehir ve Güneyşehir toplu konut projesine kadar, köprülü kavşaklardan millet bahçesine birçok konuda yaptıklarını anlattı.
Heyecan duyduğu metro projesinden bahsetti.
20 yıllık siyasi hayatında 6 yıllık başkanlığı döneminde emek verdiği projeleri 30 dakika da özetledi.
ilk defa bir itirafta bulundu.
Yollar ve köprülü kavşaklarla bazı yatırmaları devlet yapıyor diyenlere ilkkez cevap verdi.
Devlet yapıyor ama Devlete iş yaptırmanın kolay olmadığını anlattı.
Kamil Ocak Kapalı spor salonunun temelini attıklarını söyledi.
Siyasete girdiği günden beri yakınen tanıdığım, takip ettiğim, Makamları değişsede bulunduğu her makamda güçlü yapısıyla Gaziantep’e hizmet eden Fatma Başkanı eskisi gibi heyecanlı görmedim.
Oluruna bırakmış bazı şeyleri.
İngiliz kuvvetlerinin Antep’i işgal ettiklerinde onların yaptıklarını halka anlatmak için korkmayan ve her şartta inadına görevini yapan vatansever gazeteci Hüseyin Cemil bey aklıma geldi.
Benzer yanları varmı diye kafamdan geçirdim.
Cemil bey vatanın bekası için milletine hizmet ederken, Fatma Başkan, milletin refahı için hizmet ediyor.
Cemil bey uyarıldığı halde davasından dönmüyor.
Vatanı için canını ortaya koyuyor.
Fatma Şahin Başkan, zaman ve şartlar değişsede görevimiz aynı diyerek hizmete devam ediyor.
Fatma Şahin başkan herşey ile mücadele ediyor.
Kendisiyle bile.
Yenilmemek için sürekli yenileniyor.
Aynı durumu medya sektörüne de tavsiye ediyor.
Seviyorum Fatma Başkanı…
Kutluyorum ekibini.
Başarılar diliyorum.
**
Gelelim Antep müdafaasında işgalci İngilizlerin korkulu rüyası olan gazeteci Hüseyin Cemil beye.
Hikayesi çok önemli.
Mehmet Fatih Bozkurt hocadan aldığım bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum.
Gazetecilik nasıl yapılmış ve yapılıyormuş bir okuyalım;
*Cemil bey bu gazeteyi kapat!..
“İstanbul’da Darülfünununda Edebiyat bölümünde yüksek tahsilini tamamlamış olan Hüseyin Cemil (Göğüş), fikir ve dimağı genç, yüksek bilgi ve ülküye sahip bir kimseydi.
Mütarekeden bir müddet evvel hastalanarak hava değişimi ile İstanbul’dan Antep’e dönmüş, daha sonra İngilizlerin Antep'e gelmelerine, memleketin vaziyetine ve Ermenilerin taşkınlıklarına karşı, kendisi gibi vatansever dostlarıyla müzakere ederek, bir gazete çıkarılması gerekli görülmüş ve memleket namına Hüseyin Cemil Bey'in imtiyazı altında “Ayıntab Haberleri" adıyla bir gazete çıkarılmaya başlanmıştı.
Sivil halka ve güvenlik güçlerine karşı silahlı eylemlerde bulunan örgüt üyeleri ve bu örgütlere çeşitli biçimlerde destek sağlamları sebebiyle Anadolu'nun çeşitli vilayetlerinden gönderilen Ermeniler
Antep’e döndüklerinde İngilizlerin de kendilerine yakın davranmasıyla büsbütün şımarmışlar.
Beğendikleri Türk evlerini, İngilizlere, kendi evleriymiş gibi gösteriyorlar, bu evlerin asıl sahibi olan Müslümanlar tarafından zorla alındığını iddia ederek bu aileyi evinden barkında zorla dışarı attırarak kendileri oturuyorlardı. Bu sebeple zavallı Türkler, evinden barkından olarak, dışarı atılıyordu.
Hüseyin Cemil, bu duruma ve haksız İngiliz işgaline karşı gazetesinde yazı yazıyordu.
Ve yine Kozanlı Mahallesi’nde Ermeni gençleri duvarlardan aşarak gece Türk evlerine girerler ve Türk kızlarını kaçırırlardı. Veya ırzlarına geçerlerdi.
Hüseyin Cemil, buna karşı da gazetesinde durumu protesto eden yazılar kaleme alıyordu.
Ermeniler, ölmüş bir Ermeni’yi kafası kesildiği halde bahçelere atarlar ve “Türkler kesti” diyerek, İngilizleri Türkler üzerine kışkırtırlardı. İşte Hüseyin Cemil Göğüş “Ayıntab Haberleri Gazetesi’nde bunlara karşı mücadele ederdi.
İngiliz işgal kuvvetleri komutanı bu gibi olayları yazan bu gazetecinin durdurulması için zamanın kaymakamına (Mutasarrıf Celal Kadri’ye) şikâyette bulunmuştur.
İngilizler Cemil Bey’in dayısı olan Seyyafzade Abdi Efendi’yi de araya koyarak “Bu gazeteyi kapatın” baskı yapıyorlardı.
Cemil Bey’in dayısı olan Seyyafzade Abdı Efendi ise
- “Cemil, bu gazeteyi kapat başın belaya girecek” diye onu uyarmıştı.
Bu tavsiyeler birkaç defa tekrar edilmişse de Hüseyin Cemil Bey, dayısına şöyle demişti.
- “DAYI BİZ BUGÜN DE GÖREVİMİZİ YAPMAZSAK NE İŞE YARAYAYACAĞIZ!
Hüseyin Cemil Bey, bu uyarılardan kısa bir sonra evine bile uğrayıp ailesi ile vedalaşmasına dahi izin verilmeden ve cebinde tek kuruşu olmadan İngilizlerin cemsesine bindirilerek Kolej’e götürülerek hapsedilmiş ve ertesi gün kimseye duyurulmadan Mısır’da Kınetre şehrindeki esir kampına gönderilmiştir.
Ayıntab Haberleri Gazetesi'ne ne oldu diye merak ediyorsanız?
Hüseyin Cemil Bey, 1 Nisan 1920’de İngiliz esaretinden kurtularak Antep’e dönmesinden itibaren savaş ortamında Ahmet Muhtar Göğüş’ün başyazarlığında kimi zaman günlük kimi zaman iki veya üç günde bir yayımlanarak gizlice dağıtılmıştır.
Halk üzerinde büyük bir etki yaratan gazete Ulusal Kurtuluş Savaşı programının ateşli bir savunucusu olmuştur.
Allah bütün şehit ve gazilerimize rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.
Hepsine minnettarız.
Bu100'den Bende Fatma başkan gibi görüyor ve düşünüyorum, Şartlar ve zaman değişsede görevimiz aynı...
10 Ocak Gazeteciler günümüz kutlu olsun.
Kalın Sağlıcakla,
Arif Kurt
11 Ocak 2023/ Gaziantep