Cennet mekan Necip Fazıl Kısakürek hangi duyguyla kaleme almış bilmiyorum ama, hislerini kaleme döken hadiselerin benzerlerinin yaşandığı bir süreçten geçiyoruz sanki.
Şu cümleye ve içindeki ruha bakarmısınız;
“Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!..”
Hay Maşallah, SüphanAllah…
Son Peygamber kılavuz…
Amenna…
Geçip giden bir ömrümüz var.
Zamanı durduramıyor, donduramıyoruz.
Sözüm meclisten dışarı ‘Maket tavşan peşinde koşan tazı’ gibiyiz.
Ha babam de babam koşuyoruz halen.
Canımız burnumuzda, nefes nefese kalmışız, yakalama ihtimali olmamasına rağmen koşuyoruz.
Hayat gibi, ölmeyecekmiş gibi yaşıyoruz…
İstiklal, istikbal, istikrar, geçim, seçim, kariyer, hedefler, planlar, sürprizler, hayal kırıklıkları, mucizeler, iyilikler, kötülükler, olmasını istemediklerimiz-istediklerimiz, direndiklerimiz, ertelediklerimiz, beklediklerimiz, hayal ettiklerimiz, kazançlarımız, kayıplarımız, sevinçlerimiz, korkularımız, korkar olduklarınız, yenilgi yenilgi büyüttüğümüz kişiliğimiz, kendimizle bile ters düşüşlerimiz, irademiz, kalbimizde olanlar, cüzdanımızda bulunanlar, elimizde kalanlar, mutluluklarımız, üzüntülerimiz, heyecanlarımız, sıkıntılarımız, gelmesini istediklerimiz, görmek istemediklerimiz, sevdiklerimiz, sevmediklerimiz, sevme ve sevilme ihtimali olanlarımız, kaçışlarımız, dik duruşlarımız, Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdarığlu, Muharrem İnce, Sinan Oğan, seçimlerimiz, tercihlerimiz, vaz geçişlerimiz velhasıl kelam geleceğimiz için koşmaya, çalışmaya devam ediyoruz.
Dedim ya yapay tavşan peşinden koşan tazı misali…
Kafada binbir soru koşmaya devam.
Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya şiiri ve türküsü bu hengâmeden dolayı bizlere iyi geliyor herhalde.
Ne diyor üstadım;
“İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,”
Hay Maşallah, SüphanAllah…
Pandemiydi, depremdi, sel felaketiydi, öncesi terör eylemleri, darbe girişimiydi, 2015’ten bu güne neler yaşadık bizler neler.
Ülke olarak AK Parti’nin 2002 yılında iktidara geldiği günden günümüze Tükiye’nin 100 yılda gördüğü müspet-menfi herşeyi 22 senede gördü bu fakir ve benim gibi olan fakirler.
Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi;
“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;”
Hay maşallah, SüphanAllah..
14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kaldı.
Meydanlar yalanla dolanla milleti aptal yerine koyarak propaganda yapan adayların söylemleri ile dolu.
Yalanları ve yaşananları temizlemeye daha deterjan üretilemedi.
14 Mayıs seçimleri Milleti kandırarak oyunu almak isteyenlerle, millete hakikatı sunarak çalışanların seçimi oldu bir nevi.
Bir yanda olgu, bir yanda algı.
Yalan algıya sığınmış, Olgu ise hakikate dayanmış yol almaya çalışıyor.
Onlar gibi olmayanı, dediklerine doğru demeyeni
diğer tarafta gören, yalan algısına katılmadığınız zaman söven, tehdit eden siyasi travestilere bir tavsiyem olacak buradan.
Hakikatlerden sapmayın.
Milleti kandırmayın.
Kandırarak oy verdirmekte kul hakkına girer, siyasetiniz için ahiretinizi bitirmeyin.
Milletin hal ve ahvalini talep ettiği herşeyi vereceğim, düzelteceğim, halledeceğim diyerek bozmayın.
Er meydanını şer meydanına çevirmeyin.
Partilerin durumuna gelince, kısa ve öz yazacağım.
AK Parti toparlamaya başladı.
CHP heyecanlı ve hareketli.
İYİ Parti ve MHP durağanlaştı.
HDP var, yok…
Yeniden Refahyol ve HÜDA Par iyi çalışıyor.
Genel başkanları Ümit Özdağ Gaziantep’ten aday ama Zafer Partisi etkisiz.
Deva, Gelecek, Saadet, BBP, DP, nerde bilen varsa anlatsın bana.
Erdoğan, havada, karada, denizde, gökyüzünde ve halen kalplerde her yerde.
Kılıçdaroğlu, eskisine göre daha çok dinleniyor takip ediliyor. Şıh uçmaz mürit uçurur formatında. Sempatikleşti.
Ve ben…
Ben ise gözlemlemeye, söylemeye, birileri sevinsin diye yanlışı değil, hakikati dile getirmeye devam ediyorum.
Necip Fazıl Kısakürek ne güzel demiş;
“Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!”
Amenna..
Kalın Sağlıcakla…
Arif Kurt
1 Mayıs 2023/ Gaziantep