12 Eylül darbesinin üzerinden geçen 43 yıla rağmen dönemin mağdurları yaşadıkları baskı dolu günleri unutamıyor. O yıllarda 17 yaşında lise öğrencisi olan Recep Küçükizsiz yaşadıklarını, “Beni idam edebilmek için yaşımı büyüttüler” sözleriyle özetliyor.
O yıllarda yönetimin askerler tarafından ele geçirilmesi sonrası birçok alanda kısıtlamaya gidilmiş, vatandaşların hak ve özgürlükleri üzerinde baskılar kurulmuş, işkenceler yapılmıştı. 1980 darbesinde Adana’da 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Recep Küçükizsiz ise o günleri, "Mahkemede yargılamam devam ederken yaş tespiti için beni Adli Tıp’a gönderdiler. İdam kararı çıkması için yaşımı büyüttüler ve hakkımda idam kararı çıkarttılar" sözleriyle özetliyor. “12 Eylül’ün zulüm sembolü olan askeri cezaevinde 7 yıldan fazla yattım”
Baskı dolu yıllarda işkencelere maruz kaldığını belirten Recep Küçükizsiz, “12 Eylül kanlı bir darbeydi. Binlerce insanı öldürdüler. Bu acıyı ne sağcısı ne solcusu millet olarak yaşadık. 12 Eylül’de 17 yaşındaydım. Lise öğrencisiydim. Bu olgunlaşması için beklenen ve her gün oluk oluk kanın aktığı, Türkiye genelinde her gün 50’nin üzerinden insanın öldüğü kan deryasında bizi de aldılar. Gerek jandarma da gerek poliste gördüğüm işkenceler neticesinde 64 gün boyunca korkunç travmaların etkisiyle perişan oldum. Daha sonra cezaevine gönderildim ve 12 Eylül’ün zulüm sembolü olan askeri cezaevinde 7 yıldan fazla yattım. Mamak cezaevindeki hayatımın hemen hemen tamamı hücrelerde geçti. Benimde 12 Eylül adaletinin simgesi olan bugünün askeri mahkemelerinde yaşım büyütülerek bana da idam cezası verdiler. Ölüm hücrelerinde yatmamın sebebi de buydu zaten. Cezaevlerinde gardiyanların işkenceleri, emniyette polis ve jandarmaların işkenceleri erken yaşta ölmelerine sebep oldu” dedi. “Mahkemenin ilerleyen safhalarında beni Adli Tıp’a yaşımı 18 yaptılar”
Küçükizsiz “İnsanlar aileleri de aldı, sakat kaldılar, psikolojik depresyonlarla, travmalarla bugüne kadar zor geldiler. Yanlış tahliye neticesinde cezaevinden serbest bırakıldım. Hemen yurtdışına çıktım, 25 yıl Almanya’da mülteci olarak yaşadım. Zaman aşımından dosyam düştükten sonra Türkiye’ye dönüş yaptım” dedi. “12 Eylül adaleti diye bir şey yok”
Sözlerine devam eden Küçükizsiz, “Türkiye korkunç bir şeyin içerisine yuvarlanıyordu. İnsanlar sabahleyin evlerinden çıkarken vedalaşıyorlardı. Çünkü gideceğimiz yerde sağ kalacağımızın garantisi yoktu. Sanki devletin düşmanı biziz, devleti yıkmak isteyen biziz, rejimi değiştirmek isteyen biziz, bir komünisti yargılarken bu Türkiye’de demokratik rejimi yıkacak yerine komünist rejimi kuracak, diye yargıladılar. Bizi yargılarken önce dediler ki bunlar aynı Hitler gibi faşist bir devlet kuracaklar dediler. 2 sene sonra mahkeme karar değiştirdi, dedi ki bunlar kanımız aksa da zafer İslam’ın, çağrımız İslam’da dirilişedir diye sloganlar atıyorlar, bunlar Türkiye’de şeriat devleti kuracaklar diye yargılamaya başladılar. Önce vallahi faşist değiliz abi diyorduk sonra bizim İslam devleti kurmak derdimiz yok sadece Müslümanız diyorduk. Dolayısıyla 12 Eylül adaleti diye bir şey yok” diye konuştu. “Erkekleri ayırdılar, bir gün boyunca hepsini dövdüler”
İdam kararı için yaşının büyütüldüğünü belirten Küçükizsiz, üzerime atfedilen suçlarla ilgili tarihte ben henüz 18 yaşında değildim. Ama mahkemenin ilerleyen safhalarında benim Adli Tıp’a yaşımı 18 yaptılar. Akabinde mahkeme bana 2 idam 1 müebbet cezası verdi” diye konuştu. Küçükizsiz, “Köydeyiz kısa bir süre sonra 12 Eylül’ün herkes silahları teslim etsin çağrısı yapıldı. Arkasından bütün köyü askerler sardı. Daha sonra tekrar köyü sardılar bu defa erkekleri ayırdılar. Bir gün boyunca hepsini dövdüler. İnsanlar kendileri hakkında onda da silah var denildiği için parayla silah alıp teslim etmek zorunda kaldılar. 10-20 kilometrede bir belirli yerlerde otobüs durdurulup insanlar aranıyor, ellerinde arama listesi falan yok. Benim hastam var Adana’ya gitmek mecburiyetindeyim diyen adamı dipçikle dövdüklerini biliyorum. 12 Eylül anarşi ve terörü değil binlerce masum insanı da zulümle inletti. Bugün hiç kimse 12 Eylül deyince hayırlı bir şey hatırlamıyor. O kadar ki çocuklarının ismini Eylül verenler o günü lanetlemek için verdiler” dedi.