15 Temmuz darbe girişiminde Boğaz Köprüsü’nde darbecilere karşı verdiği mücadele sırasında yaralanan Gazi Hakan Yılmaztürk, o karanlık geceyi ve yaşadıklarını anlatarak, “Yüzümdeki iz, o geceden kalan şeref nişanemdir” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 6 yıl geçti. O gece Boğaz Köprüsü’nde darbeci askerlere karşı verdiği mücadele esnasında hem yanağından hem de burnundan yaralanarak gazi olan Gazi Hakan Yılmaztürk, 15 Temmuz gecesini İhlas Haber Ajansı muhabirine anlattı. Aynı zamanda şehit yakını da olan Yılmaztürk, kuzeni Muhammet Ambar’ın köprüde şehit düştüğünü, arkadaşlarıyla birlikte şehitlere şahitlik ettikleri için kendileriyle gurur duyduklarını belirtti. “Bu gece meydanlarda olmayacağız da ne zaman olacağız dedik”
15 Temmuz darbe girişiminin olduğu geceyi anlatan gazi ve şehit yakını Yılmaztürk, “15 Temmuz, üzerinden 10 yıl da 100 yıl da geçse unutulmayacak. Milli birlik ve beraberliğimizin pekiştiği bir gün. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde darbelerin bittiği bir gün olarak da her zaman anılacaktır. O geceyi yaşayan bilir. İnsanın hayatında göremeyeceği sahnelerle doluydu. Ancak filmlerde olur derken kendimizi olayların içinde bulduk. O gün, normal bir gün gibi hayatımıza devam ediyorduk. Böyle bir olayın olduğunu duyduk ve hiç tereddüt etmeden yanımdaki 3 arkadaşımla birlikte bu gece meydanlarda olmayacağız da ne zaman olacağız dedik. Konu vatan, millet, bayrak, din olduğu zaman Türk milleti gerisini düşünmez. Önce Kısıklı’ya gittik. Orada kalabalık vardı ama olay yoktu. Köprünün sıkıntılı olduğunu duyunca tereddüt etmeden köprüye doğru gittik. Köprüye giderken silah seslerini duyduk. Türk milleti askerine her zaman bambaşka bakar; peygamber ocağı, Mehmetçik deriz. Kurulma sebebi Türk milletini korumak olan askerin halkına silah sıkması aklımızdan bile geçmedi. Orada kalabalık vardı. Halk orada toplanmış ama elinde silah, sopa, taş yok. Sadece bayrak ve dilinde tekbir var. Bu halde insanların üzerine yaylım ateşi açtılar. Biz oraya vardığımızda bunların Türk askeri olması imkansız, şerefli Türk ordusunun üniformasını çalmış hainler dedik” şeklinde anlattı. “Biz tamamen geleceğimizi kurtarmak için oradaydık”
Yaralandığı anla ilgili de Yılmaztürk, “Kurşun yanağımdan girip burnumdan çıktı. Oradaki sivil vatandaşlar düşene hep yardım ediyordu. Beni yaralı halimle ateş hattından aldılar, hastaneye yetiştirdiler. Hiç kimsenin içinde bir korku olduğunu düşünmüyorum, çünkü bambaşka bir ruh vardı orada. Siper alacağımız bir yer de yoktu. En fazla çöküyorduk, ateş biraz durunca ilerliyorduk. Biz tamamen geleceğimizi kurtarmak için oradaydık. Cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Bu bayrağın altında yaşamaya her zaman devam edeceğiz” dedi. “Benim yüzümdeki iz, o geceye dair şeref nişanemdir”
Hamit adını sildirip Gazi adını aldığı serüvenini de anlatan Gazi Hakan Yılmaztürk, “Hamit olarak beni kimse bilmezdi. Yakın akrabalarım bile bende iki isim olduğunu bilmiyordu. Gazilik unvanına nail olunca herkes bana ‘Gazi’ diye hitap etmeye başladı. Ben de mahkemeye başvurdum. Hem unvanımda hem de ismimde Gazi Hakan adını ömrüm boyunca şerefle taşıyacağım. Benim yüzümdeki iz, o geceye dair şeref nişanemdir. İzi ameliyatla yok edeceklerini, estetik yapabileceklerini söylediler. Üzerine trilyonlar da verseniz ben bu izi asla kaldırmam dedim. Bu iz benim için teselli ikramiyesi. Kaldı ki benim zaten üzüntüm var. Keşke o gece bir uzvumu vatan için verebilseydim. Bir parçamı vatana verebilseydim ama veremedik, bir parça kanımızdan gitti. O gecenin gerçek kahramanları şehadet şerbetine koşan aziz şehitlerimizdir. Benim kuzenim Muhammet Ambar da köprüde şehit oldu. Şehitlere şahitlik ettiğimiz için kendimizle gurur duyuyoruz” dedi.