Kocaeli'nin İzmit ilçesinde yaşayan 55 yaşındaki Yasemin Temel Çiftçi, henüz iki yaşındayken çocuk felci geçirdi. Engeli sebebiyle yürüyemeyen Çiftçi, en büyük desteği Kore gazisi babası Süleyman Temel'den gördü. Süleyman Temel, yürüyemeyen kızını eğitiminden geri kalmaması için 12 yıl boyunca sırtında taşıdı. Temel ailesinin hayatı, bir yerel gazete tarafından yapılan haberle değişti. Baba kızın yaşam hikayesini konu alan haber, Almanya'ya kadar ulaştı. Almanya'da yaşayan Türk doktor yapılan haberi okudu ve aileye yardım etmek istedi. Almanya'da görev yapan Türk doktor sayesinde ameliyat edilen Yasemin Çiftçi, bir sene süren tedavinin ardından kendi ayaklarının üzerinde durabildi. Eğitimini de tamamlayan Çiftçi, özel bir şirkette insan kaynakları uzmanı olarak çalıştıktan sonra emekli oldu. Yasemin Çiftçi, 2 sene önce yazdığı "Omuzlarda Yeşeren Umutlar" isimli kitabında, babasının fedakarlığını anlattı.
Tedavi için 4 bin 900 kilometre yol katederek Afrika'dan Trabzon'a geldi
2 YAŞINDA ÇOCUK FELCİ GEÇİRDİ
İki yaşında çocuk felci geçirdiğini anlatan Yasemin Çiftçi, "Geçirdiğim çocuk felcinden dolayı birçok sıkıntılar yaşadım, yaşamadım diyemem. Fakat bir o kadar da şanslıydım ki mükemmel bir babaya sahiptim. Babam hep kız çocuklarının erkek çocuklarından daha değerli olduğunu söyler ve savunurdu. 12 yaşına kadar babamın omuzlarındaydım, ilkokulu o şekilde bitirdim. Mezun olduğumda babam yılın babası seçildi. Babam beni omuzlarına alıp okula kaydettirmeye götürdüğünde, okul müdürü hiç bir engelli çocuğun eğitim almasını sağlayacak bir ortamın olmadığı için beni okula almadı. Tabii ki babam pes etmedi. Milli Eğitim Bakanlığına başvuruda bulunarak okula kaydımı yaptırdı" dedi.
12 YAŞINDAYKEN HABERİ YAPILDI
Yerel bir gazetede çalışan muhabir Ahmet Serimer tarafından haberinin yapıldığını ve o haberin Almanya'ya kadar ulaştığını belirten Çiftçi, şu ifadeleri kullandı:
"Haberimiz yapıldığında ben 12 yaşındaydım. O haberden sonra Türk bir doktor haberin yayınlandığı gazeteyi arayarak, 'Ben bu kız çocuğuna nasıl ulaşabilirim? Yardımcı olmak istiyorum' demiş. Doktor Kocaeli'ye geldi ve biz Ahmet ağabeyin vesilesiyle doktorla görüştük ve ardından tedavi süreci başladı. 1 yıl süren zorlu tedavi sürecinden sonra ayağa kalktım, yürümeye başladım. Lise çağına geldiğimde ise ailevi sebeplerden dolayı eğitimime ara vermek zorunda kaldım. Eğitim yarım kalmasını istemediğim için ticaret lisesine yazıldım. Mezun olduktan sonra iş hayatına atıldım. Çalışırken Açıköğretim Fakültesini bitirdim"
BABAMIN YAPTIĞI FEDAKARLIKLARI ANLATIYOR
2 yıl önce babasıyla hikayesini anlatan kitap yazmaya karar veren Çiftçi, "Yazı yazmayı seviyorum, sanırım bu yönümü babamdan almışım, çok güzel şiir yazardı. Babam özellikle milli bayramlara çağırılırdı, yüksek sesle şiir okurdu. Babamı kaybettikten sonra kitabı babamın anılarını yaşatmak için yazdım. Kitabım babamın yaptığı fedakarlıkları anlatıyor. Bütün kardeşlerimin bana çok desteği oldu. Bana engelli olduğumu hissettirmediler. Hatta babam çalıştığı sıralar evdeki kardeşler beni sırtlarına alıp okula götürüyorlardı. Bu durumdan da hiçbir zaman şikayetçi olmadılar. Hiçbir zaman içime kapanık olmadım. Kendimi diğer çocuklardan farklı görmedim. Okulda beden eğitimi derslerine katılamıyordum. Beden eğitimi dersinde katılan çocukları izlerdim. Okuma bayramlarında şiirler okudum. Pikniklere gittim, sosyal etkinliklere katıldım" şeklinde konuştu.
KİTABIN GELİRİNİN BİR KISMI SMA'LI ÇOCUKLARA
"Omuzlarda Yeşeren Umutlar" isimli kitabında eğitimin de önemini anlattığını kaydeden Çiftçi, "Eğer babam Milli Eğitim Bakanlığına gidip, okula benim kaydımı yaptırmasaydı şuan bu durumda olmazdım. Çünkü ben eğitimimi tamamladım, özel bir şirkette insan kaynakları uzmanı olarak çalışıp emekli oldum. Kendi ekmeğimi kazandım ve kendi ayaklarım üzerinde durdum. Babamın omuzlarında okula gidip gelirken benim umutlarımda yeşermiş oldu. Pandemi döneminde hepimiz evlerdeyiz. Sosyal medyada gezinirken canlı yayınlara katıldım. Kitabımın gelirinin bir kısmını SMA hastası çocuklara gönderiyorum" sözlerine ekledi.