AFAD gönüllüsü Mehmet Turgut Tayuzak, 9 katlı binanın enkazından çıkardığı mesai arkadaşı ve ailesi ile buluştu. Buluşmada duygu dolu anlar yaşandı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen ve birçok binanın yıkıma uğradığı Diyarbakır’da, yürekleri ısıtan bir olay yaşandı. 4 yıldır AFAD gönüllüsü olarak eğitim alan Mehmet Turgut Tayuzak, depremin ilk anından itibaren enkaz çalışmalarında yerini aldı. Hisami Apartmanı’nda enkaz çalışmalarına katılan Tayuzak, mesai arkadaşının enkaz altında olduğunu öğrendi. Enkaz çalışmaları devam ederken güvenlik üniformasına rastlayan Tayuzak, umutlanarak arkadaşına ulaşmaya çalıştı. 3 buçuk saatlik çalışmanın ardından Gülşen Figen ve ailesine ulaşan Tayuzak, onları enkazın altından çıkarmayı başardı. Gülşen ve ailesi yaralı şekilde kurtarılırken, ağabeylerinden şu ana kadar bir haber alınamadı. "Ölümü kabullendim"
Enkazın altında geçirdiği 8 saatin kendisine 1 saat gibi geldiğini belirten Gülşen Figen, "Ben gerçekten bu oyunun başrolü olduğuma inanamıyorum. Benim başıma geldi diye düşünüyorum ama kabullenemiyorum. Ayakta durabiliyor olmamın sebebi bunların bana bir rüya gibi geliyor olması. Hep uyanacağım ve her şey eskisi gibi devam edecek diye düşünüyorum. Evde 5 kişiydik, benim bulunduğum oda da 3 kişiydik, annem deprem anında kendi odasından bizim odamıza geldi. Her şey 30 saniye içinde oldu. Bir anda tavan aşağı düştü, biz de aşağı düştük ve bacağımda büyük bir acı hissettim. 8 saat enkaz altında kaldık ama bize 1 saat gibi geldi. Normalde bende panik atak var ama enkaz altında çok sakindim, kurtarılmayı bekledim. Dolap bize yaşam alanı oluşturdu. Enkaz altında çok şey düşünmedim, hissetmedim; uyumak istiyordum, rüya gördüğümü düşünüyordum. Bacağımın ağrısı çok fazlaydı, birisinin beni bu ağrıdan kurtarmasını istiyordum. Yeğenim ağzımı kapatmıştı, nefes alamıyordum, ileri gitmesini istedim ancak yeğenim annemizin boğulduğunu söyleyince bir şey demedim ve ölümü kabullendim. Biz altıncı kattaydık, üzerimizde 3 kat daha vardı. Annem Feride Figen, ben Gülşen Figen, kız kardeşim Dilan Figen, yeğenim Hacı Figen ve ağabeyim Fırat Figen ile beraber evimizde 5 kişiydik. Ağabeyim şu anda kayıp, cenazesine ulaşamıyoruz. Annemden DNA aldılar ancak hala bulamadılar. Ağabeyim kesin öldü ancak onun cenazesi bulunsun istiyorum. Ben enkazda yaralandım, sol bacağım ve omzumda kırıklar var. Annem de aynı şekilde sol bacağından yaralandı" dedi. "Enkaz altından gelen her bir ses insanın bütün yorgunluğunu alıyor"
Mehmet Turgut Tayuzak, "Enkazın altından bir can sağ çıktığında biz de hayata tutunuyoruz" diyerek, "Binanın etrafında ses kontrolü yaparken oradan ses geldiğini söylediler. Ardından dehliz açmaya başladık, biz dehlizi açarken önüme bir yatak çıktı. Önüme çıkan engelleri atarken elime bir güvenlik üniforması çıktı. Sonra seslendim ’Gülşen sen misin?’ diyerek. Biz o binada göreve başladığımızda Gülşen’in de orada olduğunu söylediler. Gülşen mesai arkadaşımdı ancak onunla bir kere konuşmuştuk, başka konuşmamız olmamıştı. Üniforma üzerinde Dicle Üniversitesinin logosunu görünce Gülşen olduğuna daha da emin oldum. Onlara ulaştığımızda anne, yeğen ve iki kız kardeş yatağın yanına uzanmış şekildeydiler. Üzerlerine tahta düşmüştü, o tahtalar kolon duvarını tutan raflardı. Kolon ve tavan arasına başları sıkışmıştı. AFAD ekibiyle beraber oradan yavaş yavaş çekerek aldık. Güzel bir duygu, bunu bana yaşatan da AFAD oldu, 4 yıldır eğitim alıyorum. Eğitimlerin karşılığı olarak böylesi güzel bir şeyin olması çok güzeldi. Enkaz altından gelen her bir ses insanın bütün yorgunluğunu alıyor. Bizi hayata tutunduruyor. Milyonda bir denilecek bir ses bile olsa biz oraya yöneliyoruz" şeklinde konuştu.
AFAD gönüllüsü Mehmet Turgut Tayuzak’ın enkaz altından kurtardığı mesai arkadaşı Gülşen Figen ve ailesi ile buluşması duygu dolu anların yaşanmasına neden oldu.