Deprem bölgesindeki afetzedelerin kendilerini psikolojik anlamda güvende hissetme ihtiyacı olduğunu söyleyen Uzman Psikiyatrist Dr. Shafiga Ünal, “Bu süreçte depremzedelere doğru bilgi sağlamak önemlidir. Görüntüler veya sözel bilgiler güvenilir kaynaktan gelmiyorsa aktarılan bilgi amaca ters etki oluşturma riski taşır” dedi.
Tüm Türkiye’nin hatta Dünyanın gündeminde olan 6 Şubat depremlerinden sonra yaralar sarılmaya devam ediyor. Depremden sağ kurutulanlar için oluşturulan yaşam alanlarında fiziki şartların sağlanmasının yanı sıra uzmanlar psikolojik anlamda hassas davranılması gerektiği konusunda hem fikir. Bu anlamda Türkiye Psikiyatri Derneği Ruhsal Travma ve Afet Çalışma Birimi tarafından hazırlanan metin üzerinden görüşlerini bildiren Psikiyatrist Shafiga Ünal, “doğru bilgi” aktarımına dikkat çekti.
Öncelikli olarak sözlerine depremi yaşayan kişilerde yaşanabilecek duygu durumlarından başlayan Medicine Hospital’dan Psikiyatrist Shafiga Ünal, “Bir afet sonrası afeti yaşayan, şahit olan, duyan kişilerde hoş olmayan duygular ve bedensel tepkiler yaşanır. Özellikle deprem gibi ağır afet yaşadığımız bu günlerde şaşkınlık, korku, çaresizlik, suçluluk, kaygı, şok, şaşkınlık, dini inançlara değişiklik, kendine ve başkalarına güvenmeme şeklinde duygular ortaya çıkabilir. Afetten etkilenen kişilerle afet sonrasında ortaya çıkan ilk duygusal tepkilerin ağırlığını azaltmakta Psikolojik İlk Yardımın yararlı olduğu uzmanlarca onaylanmıştır. İnsanların bir-birine güvenmesi ve bir- biri ile geliştirdiği bağ, kendine yeterli olabilme ve umut duygularını pekiştirilmesi önemsenmektedir” dedi. “Yardım ve hizmetlerin hızlı ulaşması güveni pekiştirir”
Gelen yardım ve hizmetlerin güven ortamının oluşmasında etkili olduğunu da aktaran Shafiga Ünal, “Afetlerin ardından hükümetler ve yardım birlikleri genel toplum ve mağdurların stres veren zorluklarını azaltmada önemli bir rol oynar. Gıda, giysi, barınak ve benzer temel ihtiyaç kaynaklarının adil şekilde dağıtılması, sağlık bakım hizmetlerine hızla ulaşılması güveni pekiştirir, sonucu olumlu yansır. Toplumun iyiliği için her zaman etik ilkelere uygun davranmamız gerekmektedir” dedi. “Doğru ve detaylı bilgi önemli”
Süreç boyunca halihazırda mağdur olan kişilerin her türlü hassasiyetlerine karşı dikkatli olunması gerektiğinin altını çizen Ünal, doğru ve detaylı bilgilendirme yapılmasının son derece önemli olduğunu söyledi. Ünal açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Bu süreçte depremzedelere doğru bilgi sağlamak, duygularını aktarmak istediklerinde onları dinlemek, şefkatli ve dostane yaklaşmak, yakın arkadaşları ve sevdikleri ile iletişim kurmalarında yardım etmek, mümkünse diğer aile üyeleri veya yakınları ile aynı ortama getirmek, sonraki dönemle alakalı ilgili ve yardımcı olmak, devlet ve diğer yardım organizasyonlarına yönlendirmek, ulaşım konusunda detaylı bilgi vermek önemlidir.
Kişileri öykülerini anlatmaya ve kişisel detaylara girmeye zorlamamak, ‘her şey iyi olacak’ veya ‘en azından sen hayattasın’ gibi basit güvenceler vermemek, hissedecekleri ve yapacakları şeyleri dikte etmemek, onların kişisel davranışları veya inancalarından dolayı bu olayı yaşadıklarını söylememek, tutulamayacak sözler vermemek, var olan servis ve kurtarma aktivitelerini uluorta eleştirmemek çok önemlidir.” “Durum dramatize edilerek aktarılmamalı”
Yaşanan afet ile ilgili görüntülerin dramatize edilerek depremzedelerle paylaşılmaması gerektiği konusunda da uyarılarda bulunan Ünal, “Medya şiddet ve travma haberlerini detaylı bir biçimde aktarabilmekte ve görsel materyalleri özellikle sık kullanmaktadır. Bu durumun dramatize edilerek görsel öğeler eşliğinde sunulması, mağdurlar ve yakınları üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Görüntüler veya sözel bilgiler güvenilir kaynaktan gelmiyorsa aktarılan bilgi amaca ters etki oluşturma riski taşır. Bazı ağır örseleyici görüntülerde sözel bilgi aktarmak daha doğru olur” dedi. “Suçlu arama eğiliminde olunur”
“Afet ve travmalardan sonra insanlar bir suçlu arama eğiliminde olabilirler. Söylentilerden yola çıkarak tek kişiyi veya grubu suçlamamaya ve dedikodulara karşı dikkatli olmaya özen göstermemiz gerekmektedir” diyen Ünal tavsiyelerini şu şekilde sonlandırdı:
“Kaygı ve buna bağlı hızlı soluma, çarpıntı, nefes almakta güçlük gibi belirtiler ortaya çıkabilir, bunlar kişinin tehlike altında hissettiğinde oluşabilen belirtilerdir. Yaşanılan olayı sizi dinleyebilen bir yakınınızla konuşmaktan çekinmemek, özellikle olayları tekrar tekrar ve gün boyunca izlemeyi kesmek önemlidir. Uykusuzluk, iştahsızlık, halsizlik, çaresizlik, umutsuzluk hisleri de olağandır. Bu nedenle sakinleştirici ilaç ve alkol kullanmamak gerekmektedir. Çok yoğun endişe hissedildiğinde gevşeme egzersizleri, nefes egzersizleri iyi gelebilir.”