Dünya Güreş Şampiyonası’nda bronz madalya kazanan milli güreşçi Yunus Emre Başar, aileden güreşçi olduklarını ve hedefinin de Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil etmek olduğunu söyledi.
Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da düzenlenen Büyükler Dünya Güreş Şampiyonası’nda grekoromen stil 77 kiloda Yunus Emre Başar, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları şampiyonu Hyeon-woo Kim’i yenerek, bronz madalya kazandı. Yunus Emre Başar ile Yunus’un babası Şakir Başar, basın mensuplarına madalya ile ilgili duygu ve düşüncelerini anlattı. Madalya ile Türkiye’ye döneceği için mutlu olduğunu söyleyen Yunus Emre Başar, "Geçen yıl da dünya şampiyonasına katılmıştım. Ufak bir talihsizlik yaşamıştık, yenilmiştim. Son iki senedir Avrupa Şampiyonası’nda final yapıyorum. Final müsabakalarında kaybetmem, ikincilik madalyası almam beni buraya daha bir hırslı getirmişti. Altın madalya almak için geldik ama maalesef olmadı. Ama yine elimiz boş dönmüyoruz. Üçüncülük madalyasını aldık. Buna da şükür diyebiliriz. Benim sıkletim 77 kilo zaten olimpik sıklet. Ara sıklet olduğu için birçok şampiyonların bulunduğu bir sıklet. Burada üçüncülük maçı yaptığım Güney Koreli, olimpiyat şampiyonu bir sporcuydu. Tabii ki bu sporcular seneye de Dünya Şampiyonası’nda olacaktır. Hedefimiz her sporcunun hayali olduğu gibi tabii ki olimpiyatlara gidip ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek. Bunu yapabilmek için de gelecek sene dünya şampiyonasında ilk 5’e girmem gerekiyor. Tabii ki hedefimiz şampiyonluk ama şampiyonluk dışında bir şey olursa ilk 5’e girip olimpiyata gitmem gerekiyor" diye konuştu. "’Baba’ diye bağırarak babama armağan ettim"
Bronz madalya maçını kazandıktan sonra zaferi salonda bulunan babası Şakir Başar’a armağan eden milli güreşçi, "Ben çocukken başladım spora. Benim ilk antrenörüm babam diyebilirim. Gerçekten biz çok yol kat ettik, çok çaba sarf ettik. Beraber başardığımız, yenildiğimiz zaman... Her şeye beraber ortak olduğumuz için babamın da burada olması, tribünde onun varlığını bilmem gerçekten beni çok mutlu ve onore etti. Tabii ki altın madalya alıp öyle armağan etmek isterdim ama üçüncülük madalyasını da ’Baba’ diye bağırarak babama armağan ettim.Tabii ki bu başarıların baş mimarı babam kadar annem de var burada. Annemin de büyük bir rolü var. Buradan anneme de çok teşekkür ediyorum. Her ne kadar baba diye bağırsam da kalbim her zaman anne diye bağırıyor" şeklinde konuştu.
Güreşe başlama hikayesini de anlatan başarılı güreşçi, "Güreşe başlamamı babam anlatsa daha güzel olur ama şöyle diyebilirim; anne karnında karar verilmiş gibi bir şey. Çünkü güreş sporu Başar ailesinde dedelerden, amcalardan geldiği için Hakkı Başar, Zafer Başar amcamdan, oradan Metehan Başar ağabeyimden bize doğru, yeni kuşağa doğru aktarıldığı için kuşaktan kuşağa gidiyor. Hepimizin içerisinde böyle bir sevgi var" dedi. Şakir Başar: "Yunus, 77 kiloda dünyanın en iyilerinden biri"
Babası Şakir Başar da Yunus Emre’nin çok küçük yaşta güreşe başladığını ifade ederek, "Gerçekten çok küçük yaşta başladı. Güreş aileden geldiği için bu spora devam etmek istedik. Kardeşim Zafer Başar da güreşçiydi, sakatlık geçirdi. O bizim içimizde biraz ukde bıraktı. Gerçekten uzun süreçli bir çalışmanın ürünü. Büyüklerde iki senedir üst üste final yaptık. Buraya da iyi hazırlandık ama bazı sakatlıklar yaşadı Yunus. Gerçekten çok zor şartlarda çıktı diyebilirim, hem ayağından hem de elinden. Sonuçta üçüncülük iyi derece. Şampiyonluk küçük nüanslarla gitti. Yunus’un da bahsettiği gibi önümüzdeki yıllarda bunu telafi edecek, 77 kiloda dünyanın en iyilerinden biri. Önümüzdeki sene olimpiyat vizesi alıp, Fransa’da yapılacak olimpiyata katılacağını umut ediyoruz ve çalışmalarımızı o yönde devam ettireceğiz. Çok disiplinli çalışıyor" diyerek sözlerini tamamladı.