AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Twitter hesabından paylaştığı ’FETÖ borsası’ iddialarına ilişkin suç duyurusunda bulunarak, 250 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Twitter hesabından paylaştığı FETÖ borsası iddialarıyla ilgili Davutoğlu hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ve 250 bin lira tutarında manevi tazminat davası açtığını duyurdu. Dava dilekçesinin detaylarını sosyal medya hesabından paylaşan Canikli, "Ahmet Davutoğlu’na açtığım manevi tazminat davasının kazanılması halinde, kazanılan tazminatın tamamı TSK Mehmetçik Vakfı’na bağışlanacaktır" ifadelerini kullandı.
Konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Ahmet Davutoğlu’nun iddia ettiği gibi TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketler üzerinden ne bir FETÖ borsası oluşması veya oluşturulması ve ne de bu şirketlerden herhangi bir yere rant aktarılması asla söz konusu değildir. Bu iddialarla ilgili olarak Ahmet Davutoğlu, iddialarını ispat edecek veya iddiaların doğru olduğuna karine teşkil edebilecek bir belge ve delil ile FETÖ borsasının nasıl oluştuğu, TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerden bir adreste Canikli tarafından kurdurulduğunu iddia ettiği 15 şirkete nasıl, ne zaman, hangi yöntem ya da yöntemlerle ve hangi tutarda kaynak aktarıldığı ve rant sağlandığı hususunda bilgi dahi ortaya koyamamaktadır. Bu nedenle Ahmet Davutoğlu’nun Canikli’ye yönelik yukarıda belirtilen iddiaları yalan ve iftiradan ibarettir" ifadelerine yer verildi.
Canikli, daha önce de benzer iddialar üzerinden Kılıçdaroğlu’na açtığı dava dilekçesinde belirttiği gibi bu dava dilekçesinde de, "Başbakan yardımcılığı yaptığı dönemde TMSF’nin kayyım olarak görevlendirilmesi sürecini ve bu süreçte şirketlerin üst düzey kamu görevlileri tarafından başarılı yönetilebilmesi için oluşturdukları denetim mekanizmasını izah etti" dedi.
Söz konusu dava dilekçesi şöyle:
“TMSF’den sorumlu bakan olarak görev yaptığı 24.05.2016-19.07.2017 tarihleri arasındaki başbakan yardımcılığı döneminde yönetim kurulu üyelikleri, grup şirketlerin sayısının fazlalığına göre 3 ile 11 kişiden oluşan kamu-özel sektör dengesi üzerine oturtulmuş, yönetim kurulu başkanları üst kamu görevlileri arasından görevlendirilmiş, özel sektörden atananlar yönetim kurulu başkanı yapılmamıştır. O dönemde kamuoyunda bu şirketlerin satılacağı şeklindeki spekülasyonun sonlandırılması ve TMSF’ye yol haritası oluşturmak üzere bu durum 680 Sayılı KHK’nın 81’inci maddesiyle yasal bir düzenlemeye kavuşturulmuş ve hükme bağlanmıştır. Buna göre TMSF’nin kayyım atandığı şirketler, TMSF’nin ilişkili olduğu bakanın atadığı yöneticiler tarafından ticari teamüllere uygun olarak ve basiretli tüccar gibi yönetileceklerdir. Ancak, bu şirketlerin mali durumu, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sorunları nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tespit edilmesi durumunda, şirketin yahut varlıklarının veya malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine TMSF’nin ilişkili olduğu bakan tarafından karar verileceği hüküm altına alınmış ve böylece TMSF’nin kayyum olarak atandığı şirketlerin satılmasının önü kapatılmış ve sistem kontrol altına alınmıştır. Oluşturulan bu yapının sonucu olarak kayyım atanan şirketlerin tamamı üretimlerini, istihdam kapasitelerini, karlılıklarını ve piyasa değerlerini artırmışlardır. Hiçbirisinin piyasa değeri ciddi ekonomik dalgalanmalara ve şoklara rağmen azalmamış, mali yapılarının bozulması nedeniyle herhangi bir iflas yaşanmamıştır. Ahmet Davutoğlu’nun Twitter hesabından yaptığı paylaşıma eklediği videoda yer alan, ekran fonunda görülen ve Koza Altın şirketinin yetkilileri tarafından imzalanan ve şirkete iş yapan bir yükleniciye hak ediş karşılığının ödenmesi talimatı olan belge. Koza Altın şirketinden yapılan ve müvekkilin şahsıyla ilişkilendirilmeye çalışılan bir soygunun belgesi olarak kamuoyuna sunulmaya çalışılmaktadır. Soygunun belgesi diye gösterilen belge, hak ediş karşılığı yapılan normal bir ödeme talimatıdır. Söz konusu ödeme, Akçadağ İnşaat şirketinin dekapaj işi için hak ediş (KDV dahil) karşılığında yapılmaktadır. Bu ödemeyle ilgili hak ediş belgesi ekte sunulmaktadır Özetle bu ödeme Koza Altına yapılan bir hizmetin karşılığıdır. Karşılıksız bir ödeme söz konusu değildir. Ödeme yapılan firma olan Akçadağ İnşaat firması, Koza Altın firmasının dekapaj işini yapan firmadır. Dekapaj işi ihalesi Koza Altın tarafından ve bu işi TMSF’den önce yapan firma dahil 14 firmadan teklif alınarak gerçekleştirilmiştir. En düşük teklifi Akçadağ İnşaat firması vermiştir. Hatta bu işi, daha önce yapan firmadan 47 milyon TL daha düşük teklif vererek Akçadağ İnşaat şirketi almıştır. Akçadağ İnşaat firmasına ihale edilen birim fiyat, Koza Altın firmasının Akın İpek tarafından yönetildiği dönemde yaptırılan dekapaj işinin fiyatından yüzde 12 oranında daha düşüktür. Yani, Akçadağ İnşaat dekapaj işini Koza Altın şirketinin Akın İpek tarafından yönetildiği dönemdeki fiyatın bile altında bir fiyatla ve 2 yıl sonra yapmaktadır. Bu durum Koza Altın firmasının menfaatlerinin nasıl hassasiyetle korunduğunun ve şirketin kaynaklarının hiçbir gerçek ve tüzel kişiye peşkeş çekilmediğinin çok açık bir delilidir. Akçadağ İnşaat firması, benzeri işleri devlete düşük fiyatla yaptığı için Koza Altın şirketi tarafından ihaleye davet edilmiştir. Müvekkilin TMSF ile ilişkili bakan olduğu dönemde Koza Altın firmasından hiçbir gerçek veya tüzel kişiye tek kuruş karşılığı olmayan para veya kaynak aktarılmamıştır. Koza Altın şirketi TMSF’ye geçtikten sonra sahipleri olan İpek ailesinden çok daha iyi yönetilmiş, bunun sonucu devralındığında 1,2 milyar lira olan bankadaki nakit varlığı bugün 8 milyar liranın üzerine çıkmıştır."
Dava dilekçesinde ’FETÖ borsası’ iddialarıyla ilgili de şu ifadelere yer verildi:
"Eğer davalı Ahmet Davutoğlu, FETÖ borsasından TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerden basiretli bir tüccar gibi ve ticari teamüllere göre yönetilmesi gerekenlerin satılmalarıyla ilgili iddiaları kastediyorsa, karşısına partisinin kurucularından ve üst düzey yöneticilerinden birisi ve o dönemde Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı görevinde bulunan Abdullah Güzeldülger çıkmaktadır. Boydak Holding şirketinin o dönemdeki yönetim kurulu tarafından satılacağı iddialarının yoğunlaşması ve bu konudaki istihbarı bilgilerin başbakan yardımcılığına ulaşması üzerine, o dönemdeki Boydak Yönetim Kurulu Başkanı olan Abdullah Güzeldülger başbakan yardımcılığı tarafından görevden alınmış; ayrıca yönetim kurullarının şirketleri satış yetkileri sınırlandırılmış, başbakan yardımcılığından izin şartına bağlanmıştır. Adı geçen kişi daha sonra bir televizyon programında Boydak Holding şirketinin yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde şirketi satmak istediklerini, ancak Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin engellediğini söyleyerek itirafta bulunarak şunları söylemiştir: ’Yöneteceğiniz yapılar milyar dolarlık yapılar. Bugün Boydak Grubu dediğiniz zaman Türkiye’nin ilk şirketleri arasında. Siz oraya atadığınız kayyımla bir risk alıyorsunuz. O şirketi çok kötü yönetip değerini düşürüp, 1 milyar dolara aldığın şirketi 500 milyon dolara düşürmek gibi bir riskle de karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu yapıları yönetmek oradaki memurların yapabileceği işler değil. Tecrübe gerektiren, bilgi gerektiren, piyasa deneyimi gerektiren görevler. Oralara yönetim kurullarına atama yaptığın zaman mecburen oradaki daire başkanlarından, uzmanlardan vs. yönetim kurulları oluşturuyorsunuz. Bu riski gördüğümüz için satış yönünde bir girişimde bulunduk ama Nurettin Canikli ve Binali Yıldırım tarafından çok kabul görmedi. O şirketleri yönetmek istediler’. Evet, aynen böyle diyor. Bu kişinin Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı olduğu dönemde, Boydak şirketlerini satmak için ciddi çaba sarf ettiği anlaşılıyor. Abdullah Güzeldülger’in itirafları o dönemde kapalı kapılar ardında Boydak şirketlerinin satışıyla ilgili pazarlıklar yapıldığı ve ciddi komisyon rakamlarının konuşulduğuna ilişkin istihbarı bilgileri doğrulamaktadır. Ahmet Davutoğlu, bu şirketlerin satışı yoluyla oluşturulmak istenen bir FETÖ borsasından bahsediyor ise, en yakınındakilerden birisi olan ve TMSF’nin kayyım olarak atandığı şirketlerden Boydak Holding şirketlerini satmak için girişimde bulunduğunu itiraf eden Abdullah Güzeldülger ile konuşmalı, onun üzerine gitmeli ve konunun yargıya aktarılmasını sağlamalıdır. Ahmet Davutoğlu, FETÖ borsası iddiası ile Canikli’ye hakaret etmiş ve iftira atmıştır. Ahmet Davutoğlu’nun bu paylaşımları, eleştiri hakkı ve ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilemez. Son olarak söz konusu açılan manevi tazminat davasında kazanılacak tazminatın tamamı TSK Mehmetçik Vakfı’na bağışlanacaktır."