Kanal 7 Medya Grubu Başkan Yardımcısı ve Ülke TV Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çelik'in annesi, AK Parti Antalya Milletvekili Senanur Çelik'in babaannesi Ümmühani Çelik, geçtiğimiz günlerde 110 yaşında vefat etmişti.
Mustafa Çelik'in annesi Ümmühani Çelik son yolculuğuna uğurlandı
Merhumenin cenazesi Antalya'nın Alanya ilçesi İspatli mahallesinde Gökçe Ali Camii'nden kaldırılarak,İsparlı mahalle mezarlığına defnedilmişti.
AK Parti Antalya Milletvekili Senanur Çelik, Facebook sayfasından duygusal bir paylaşım yaparak babaannesine bu sözlerle veda etti:
ALANYAMIZIN EN YAŞLI ASIRLIK ÇINARI CANIM BABAANNEME VEDA
"Bu dünya telaşı bana her zaman güneşin en tepeden vurduğu, herkesin sahip olduğu gölgenin birbirinin üzerine düştüğü telaşlı bir öğle vakti gibi gelir. Işık gözünüzü alır, eşyalar bazen gerçektir bazen serap, mesafeler bazen uzaktır bazen yakın. Öyle bir an gelir ki durup, sırtınızı bir çınara yaslayıp, ince şeyleri anlamak istersiniz. Soluklanmak, kim olduğunuzu hatırlamak, kalbinizi açıp baksalar oradan ne çıkacağını düşünmek arzusu kaplar ruhunuzu. İşte benim çınarım babaannemdi. Bu dünya telaşı içinde sürüklenirken tutunduğum ip, soluğum yetmez olduğunda içime dolan ılık bir Toros rüzgarıydı.
Hukuk okudum ben. Türkçenin labirentlerinde dolaştım. Ne var ki bu dilin güzelliği ile beni tanıştıran, türküleri ve manileriyle bu yörük kadınıydı. Biz modern zaman insanları için hayat karışık, meseleler girift, çareler geçicidir. Babaannem için ise her şey sarihtir. Anlamak, inanmak ve anlatmak, dupduru bir su gibi berraktır. Zira onun kelimeleri o suyun dibindeki inciler gibiydi. Onun konuşması karmakarışık gibi görünen meselelerin bir anda anlaşılması gibiydi. Hayat ne zaman üzerimize gelse, yüreğimizi hüzün kaplasa şöyle derdi; "Gam çekme, gök yere devrilse el kadarı da senin başına düşer."
Turnaların hikayelerini anlatırdı bize, göç yollarında deve kervanlarının ritmini hissederdik uzaklara bakışında. O hikayelerde, yörük türkülerinde, deyişlerinde bir söz geçer; "Ildızlara (yıldızlara) yürümek" diye. Hem sonsuza gitmeyi hem bir menzile ulaşma ülküsünü anlatır iki kelime ile. Hayat uzun bir yürüyüştür ve imanın mümkün kıldığı bir menzil vardır. Bu yörüklerin kalbine işli bir hakikattir. Tıpkı babaannem gibi. O yürüdü. Yoklukla, öksüz ve yetim olmanın burukluğuna boyun eğmeden yiğitçe mücadele ederek, dokuz evlat yetiştirmeye yürüdü. Merhametli, cömert ve hasbi olmaya yürüdü. Doğru söze ve güzel ahlaka yürüdü. Ildızlara (yıldızlara) yürüdü. Üzülse de kırılsa da kalbindeki şefkati bir an bile yitirmeden yürüdü. Ve bize miras olarak "yolu" bıraktı.
Baharda yayla çiçekleri açar. Uyanır tabiat. 110 yıllık ömründe her bahar yayla çiçekleri gibi yeniden açtı benim babaannem. Hep fesleğen koktu. Yüzündeki her çizgide bir hikâye, her bakışında başka bir hatıra vardı. Ona sarılmak benliğimdeki en masum yeri yeşertirdi. Dudaklarından göğe doğru fısıldadığı duaların bir mübarek hırka gibi omuzlarımda ağırlığını hissederdim.
Dünya hayatını tamamladı, hakka yürüdü babaannem. Omuzlarımda ince bir sızı kaldı…
Rabbim, babaannemi rahmetinle kuşat, mağfiretinle muamele eyle, mekanını cennet makamını ali eyle, peygamber efendimize komşu eyle, Cemalullahı görmekle şereflendir. Amin.
(Cenazemize katılan, zikirler, dualar ve hatimler bağışlayan, hayırlar yapan, telefon ederek, mesaj göndererek, ziyaret ederek başsağlığı dileklerinde bulunan, acımızı paylaşan tüm dostlarımıza babam Mustafa Çelik ve ailesi adına gönülden teşekkür ediyorum. Ahirete irtihal eden tüm büyüklerimiz için dualarda buluşmak dileğiyle...)"