MERSİN, (DHA) - Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz, Türkiye’nin ilk kez 1956 yılında bir NGS kurmak için proje geliştirme çalışmaları başlattığını ve 67 yıllık hayalin Akkuyu NGS ile gerçeğe dönüştüğünü söyledi. Cingöz, “Akkuyu NGS’nin açılış aşamasına gelmesinden gurur duyuyoruz. Böylece Türkiye gelecekte NGS’leri kurabilecek aşamaya gelebilecektir. Akkuyu NGS, Türk mühendisliğinin gelişimi ve Türk enerji sektörünün, NGS’lerde çalışacak mühendisler, teknikerler ve ara elemanlar yetiştirmesi bakımından okul vazifesi görecektir” dedi.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz, Türkiye’nin, ilk kez 1956 yılında, bir NGS kurmak için proje geliştirme çalışmaları başlattığını belirtti. Cingöz, o dönemde nükleer santral kurmak için Türkiye ile birlikte yola çıkan başta Güney Kore olmak üzere birçok ülkenin ve hatta Türkiye’den sonra bu çalışmaları başlatan ülkelerin NGS’ler ile binlerce kilovat saat elektrik ürettiğini vurguladı.
Güney Kore gibi bu ülkelerin de NGS inşa etmek için uluslararası ihalelere girdiğine işaret eden Cingöz, “Ne yazık ki 1956 yılından bu yana birçok siyasi oluşum ya da ‘çevresel bilinç’ adı altında NGS karşıtı girişimlerle uluslararası alandaki birçok karmaşık sebepler yüzünden Türkiye, NGS konusunda geç kalmıştır. Üstelik başbakanlık yapmış bazı siyasilerin dahi, NGS’ye karşı olduklarını açıklayarak, Türkiye’nin yaptığı bütün çalışmaları bir kenara atarak, tamamıyla sonlandırdıkları süreçler de görüldü” dedi.
“TÜRKİYE’NİN AKKUYU DIŞINDA YENİ NGS’LERE İHTİYACI VAR”
Akkuyu NGS’nin yapılmaya başlamasıyla birlikte Türk mühendisliğinin önemli mesafe kat ettiğini, Akkuyu’da görev alacak nükleer mühendislerin Rusya’da eğitim gördüğünü ve Rusya’nın Akkuyu’da çalışacak ara elamanlar da yetiştirdiğini belirten Cingöz, “Böylece Türkiye gelecekte NGS’leri kurabilecek aşamaya gelebilecektir. Akkuyu NGS, Türk mühendisliğinin gelişimi ve Türk enerji sektörünün, NGS’lerde çalışacak mühendisler, teknikerler ve ara elemanlar yetiştirmesi bakımından okul vazifesi görecektir. Türkiye’nin, Akkuyu’nun dışında Sinop ve İğneada’da yeni NGS’lere de acilen ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.
“AKKUYU NGS YÜZLERCE SANAYİ SEKTÖRÜNÜN ÖNÜNÜ AÇTI”
“Akkuyu NGS temelinin atıldığı günden bugüne kadar ara sektörde yüzlerce sanayi sektörünün önünü açtı” diyen Cingöz, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Akkuyu NGS, binlerce insana istihdam kapısı oldu. Bu yüzden Nükleer tesislerin ara tesislerle istihdama ve Türk ekonomisine olumlu katkıları olduğunu gören toplum daha fazla tesisin yapılmasını talep edecektir. Ayrıca Akkuyu NGS’nin, Türk dış politikasına ve Türk ekonomisine önemli katkıları vardır. Sonuçta Akkuyu NGS, ülkemizde ekonomik alanda birçok ara sektöre istihdam sağlaması bakımından önemli bir tesis görevi görmektedir.”
“NÜKLEER ENERJİ KESİNTİSİZ ENERJİ ELDE EDİLMESİ AÇISINDAN ÖNEMLİDİR”
Akkuyu NGS’nin, bütün yıl doğa koşullarından bağımsız tam kapasiteyle çalışarak, Türkiye’nin enerji açığı yaşamaması bakımından önemli bir tesis olduğunu vurgulayan Cingöz, şöyle devam etti:
“Zira hidroelektrik santrali, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi veya jeotermal enerji gibi diğer enerji kaynaklarının enerji üretiminde doğa koşulları ve mevsimsel koşullar önemlidir. Buna karşın, NGS, hiçbir doğa koşulundan etkilenmeden 24 saat tam kapasite çalışabilir. Dolayısıyla nükleer enerji, enerjinin kesintisiz olarak elde edilmesi açısından önemli bir sistemdir.”
Türkiye’nin güçlü bir ülke olmak istiyorsa NGS’lere ihtiyacı bulunduğunu ve bu açıdan bakıldığında nükleer enerjiye karşı çıkmayı doğru bulmadığını söyleyen Cingöz, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kamuoyunun nükleer enerjiye ilişkin olumsuz yaklaşımı ulusal ve uluslararası medyada yapılacak yayınlarla giderilmeye çalışılmalı. Uluslararası kamuoyu nükleer enerjiyi, geleceğin en önemli enerji kaynaklarından birisi olarak önemserken, toplumun, bilinçsizce nükleer enerji karşıtlığı anlamsızdır. Kamuoyunun nükleer enerjiye dünyada ne kadar önem verildiği konusunda bilinçlendirilmesi durumunda fikir değiştirerek, bu karşıt tutumdan vazgeçeceğine inanıyorum.”
ERGÜN: CUMHURİYETİMİZİN ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞLARINDAN BİRİ
Hacettepe Üniversitesi Nükleer Enerji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şule Ergün ise Akkuyu NGS’nin elektrik üretmeye başlamasıyla Türkiye’nin sadece enerji bağımsızlığı ve ülke ekonomisi değil, aynı zamanda dış politikasında daha güçlü bir konuma geleceğini belirterek, “Ülkemizin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu, sadece bir enerji kaynağı değil, teknoloji kültüründe de bir basamaktır. Akkuyu NGS Cumhuriyetimizin önemli kilometre taşlarından biridir. Ülkemizin Akkuyu NGS ile nükleer enerjide büyük bir atılım yapmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.
“BİR ÜLKENİN NÜKLEER SANTRALİNİN OLMASI GÜCÜNÜN GÖSTERGESİDİR”
Türkiye’nin, Akkuyu NGS’den sonra da yeni nükleer santrallerle de enerji karmasını çeşitlendirmesi kararını desteklediğini vurgulayan Prof. Dr. Ergün, “Akkuyu NGS ile açılan yol, Türkiye’nin ilk nükleer santraline kavuşması ve enerji bağımsızlığı yolunda ilk adımı atmış olması bakımından çok önemli. Yetkililerin de açıkladığı gibi, yeni nükleer santraller, yeni reaktörler ve küçük modüler reaktörlerle nükleerin payını artırmak doğru ve yerinde bir karar. Akkuyu NGS, bizi nükleer kulübe sokmanın yanı sıra elektrik üretimi konusunda diğer ülkelerden daha fazla geri kalmamızın da önüne geçecek. Bu anlamda önemli bir adım atıldığını düşünüyorum. Bir ülkenin nükleer santralinin olması gücünün göstergesidir” diye konuştu.
“NÜKLEER SANTRALDEN ELEKTRİK ÜRETİMİNDE SOMUT ADIM AKKUYU NGS İLE ATILDI”
Prof. Dr. Ergün, Türkiye’nin 1950’li yılların sonundan itibaren nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması için bilgi birikimini geliştirdiğini, kurumlar ve laboratuvarlar kurduğunu ve nükleer bilimin gelişmesine katkılarda bulunmuş kişiler yetiştirdiğini vurguladı. Türkiye’nin, 1956 yılında Atom Enerjisi Komisyonu (AEK) Genel Sekreterliğini kurarak, dünyada nükleer enerji alanında çalışmaları başlatan ilk ülkeler arasındaki yerini aldığını söyleyen Ergün, “Türkiye her ne kadar 1950’li yılların sonunda NGS kurmak için çalışmalara başlamış olsa da nükleer santralden elektrik üretmede somut adım Türkiye ve Rusya arasındaki anlaşmayla atıldı. Ve böylece Akkuyu’da, Türkiye’nin ilk nükleer santrali inşa edilmeye başladı” dedi.
Türkiye’nin enerji ihtiyacını sürdürülebilir ve güvenilir bir elektrik kaynağıyla üretmesi gerektiğinin altını çizen Ergün, şunları kaydetti:
“NGS’ler sadece elektrik üretim sistemleri değil, aynı zamanda teknoloji kültürünün önemli parçaları ve teknolojide ilerlemenin önemli basamaklarıdır. Bir ülkede yüksek enerjiye ihtiyaç duyan sanayi yatırımı yapmak isteyen bir yatırımcı o ülkede nükleer santral varsa bu konudaki kararını daha rahat alabilir. Nükleer teknolojiye dayalı teknoloji kültürü çok farklıdır ve A’dan Z’ye tüm bilim dallarını ilgilendirir. Ciddi anlamda kalite, bir ülkeye üst standartlarda iş yapmayı öğretir.”