DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Dünya Ekonomik Forumu'nda katılmak için gittiği Davos'ta İspanyol gazetesi El Pais'e konuştu.
Gazeteci Andrea Rizzi'nin sorularını yanıtlayan ve Türk demokrasisini "hasta" olarak tanımlayan Babacan, "Demokrasimiz hasta ama yaşıyor. Türkiye güçlü bir ülke, güçlü bir demokrasi geleneği var. Açık bir toplumumuz var. Gençliğimiz dünyanın farkında; Türkiye'nin bir demokrasi ve güçlü bir ekonomi olmasını istiyor. Bu başkanlık ve meclis seçimlerinin bir değişim anı olacağını umut ediyoruz. Türkiye'de demokrasinin bir kez daha galip gelmesi için ne gerekiyorsa yapacağız" dedi.
Entrevista con @alibabacan, exministro de Economía de Erdogan ahora líder de un partido de oposición que, con otros 5, construye una plataforma para derrotar al presidente en las elecciones de mayo, tras 20 años en el poder y una clara erosión democráticahttps://t.co/e41w2HDU9t
— Andrea Rizzi (@and_rizzi) January 24, 2023"SEÇİM BÖLGELERİ İÇİN DE ORTAK ADAY BELİRLEYECEĞİZ"
Bariz bir zafere odaklandıklarını kaydeden ve altılı masanın bazı seçim bölgelerinde ortak aday belirleyeceğini belirten Babacan, "Altılı masada önceliklerimiz ve açık bir takvimimiz var. İlki, parlamenter sisteme dönüş konusunda bir anayasa reformu paketi sunmaktı. Bunu kasım ayında, koalisyon içinde yüzde 100 bir konsensüsle sunduk. Şimdi ikinci aşamadayız. Bu aşamada iki husus üstüne çalışıyoruz. Ortak bir hükümet programı ve ülkeyi nasıl yöneteceğimize dair bir çerçeve. Bunlardan ilki ekonomi, eğitim, sağlık politikaları, dış politika vesaireyi ne şekilde oturtacağımıza ilişkin. İkincisi ise hükümet biçimine ilişkin. Anayasa bütün yetkileri cumhurbaşkanına veriyor ama biz, cumhurbaşkanımızın bu yetkileri destek veren partilerle istişare halinde kullanmasını istiyoruz. Bu çerçeveyi ayrıntılarıyla saptamak istiyoruz ki seçimlerden sonra herhangi bir kafa karışıklığı olmasın. Üçüncü aşama ise, ortak cumhurbaşkanı adayını ve bazı seçim bölgeleri için ortak adayları belirlemek" ifadelerini kullandı.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA SORUSUNA YANIT
Röportajda dış politikayı da değerlendiren Babacan, "Muhalefet seçimi kazanırsa; dış politikada, özellikle de Rusya ile ilişkiler ile İsveç ve Finlandiya'nın NATO adaylığı konusunda nasıl konum alacak?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Altı partiden oluşan grup olarak AB üyeliğini desteklediğimizi ve NATO yanlısı olduğumuzu beyan ettik. Daha sonra, daha somut konularda, örneğin İsveç ve Finlandiya'nın üyeliği konusunda; hükümetin güvenlik konusunda bildiği şeylere bizim erişimimiz yok, bu yüzden de müzakerelerin detaylarını bilmiyoruz, iktidara geldiğimizde bu bilgilere göre hareket edeceğiz. Elbette PKK bir terör örgütüdür. Dikkatli olmamız gerek ve NATO'daki müttefiklerimizin güvenlik konusundaki endişelerimiz hakkında dikkatli olmalarını arzu ederiz.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş bizi son derece kaygılandırıyor çünkü ikisi de yakın komşumuz ve uzun bir zamandan beri ikisiyle de ilişkilerimiz var, bunun içinde önemli ticari ve yatırım ilişkileri de var. Bizim önceliğimiz savaşı bir an önce bitirmek olacak. Türkiye'nin her ikisiyle de konuşabilmek gibi istisnai bir durumu var. Bu konum akıllı bir şekilde kullanılırsa iyi sonuçlar ortaya çıkarabilir."
"TÜRKİYE'NİN EKONOMİK POTANSİYELİ VAR"
Babacan, ekonomiyle ilgili soruya, "11 yıl boyunca Türk ekonomisinin başındaydım. Türkiye'nin güçlü bir ekonomisi var. Pandemiyi, savaşı, enerji krizini atlattık, ülke hala ayakta. Daha iyi bir politikayla, Türkiye'nin çok daha iyi bir performans gösterme potansiyeli var. Akılcı bir ekonomi programıyla, özgürlükler, insan hakları, hukukun üstünlüğü çerçevesinde gerçekleşecek reformlarla Türkiye'ye büyük bir ivme kazandırılabilir" sözleriyle karşılık verdi.